Dış politika böyle yönetilmez!

Hamas lideri Halid Meşal’i; Irak’ta hakkında idam kararı alınmış Tarık Haşimi’yi; PYD lideri Salih Müslim’i Ankara’da ağırlayacaksınız, sonra da Batı’yı ve Ortadoğu’daki bölge aktörlerini teröre destek vermekle suçlayacaksınız!..

Dış politika böyle yönetilmez!

Ülkenin iç sorunları bir dert; sınırlar ötesi ayrı bir dert…

Darbenin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen OHAL’le yönetilen bir Türkiye’ye hem Batı dünyasında hem de okyanus ötesinde güven problemi doğuruyor. Bu da, tabi iç politikaya yansıyor. Hukukun rayına oturtulamaması, ülke içerisinde “adalet” kavramının tartışılması uluslararası ekonomik çevrenin Türkiye üzerindeki saygınlığını da zedeliyor. Bu problemin devamı da, maalesef küresel yatırımcının Türkiye pazarına girmesini, yatırımın gelişmesine engel oluyor…


Hafızam yanıltmıyorsa, geçtiğimiz hafta Başbakan Binali Yıldırım Cuma namazı çıkışı Almanya ile son günlerde yaşanan gerginlik üzerine ‘tansiyonun düşürülmesine’ yönelik Alman hükumetine çağrıda bulundu…

Bu açıklama, ortamı yumuşatmak için gerçek anlamıyla bir başbakanın yapması gereken soft bir açıklama. Ancak, Başbakan Binali Yıldırım geçmişi çabuk unutuyor! 16 Nisan referandumundan hemen önce Hollanda ile olan münakaşada AKP iktidarının referandumda gerginlikten beslendiğini gördük; daha da ötesinde tansiyonu yükseltecek tavır sergilemesi söz konusu oldu…

AKP iktidarı hem iç politikada hem dış politikada yeterli samimiyete ulaşamamıştır. Gelgitleri, zigzagları, “u” dönüşleri 15 yıllık iktidarları döneminde daima olmuştur. AKP diplomatik dilden uzak, tabiri caizse “sokak ağzı” bir üslupla dış politikasını sürdürdü, sürdürmeye devam ediyor! Dış politikadaki duygusal yaklaşımları, dünyada artık evrensel bir ilke olan “ülke çıkarları”nı da tehlikeye atıyor…

erdoğan esad putin

Dış politikayı lokal bakış açısı ile değerlendirmeleri, Ortadoğu’da bölge aktörleri arasında bir konsensüsün oluşmasına engel olmakta; Türkiye’nin de “süper güçler” tarafından yalnızlaştırılmasına neden olmaktadır. Bunun en bariz örneğini, önce Irak’ta gördük; ardından da Suriye’de… Bölgede dağılmış, bölge aktörleri tarafından pazzılların birleştirilmesini bekleyen Irak Başbakanı Haydar İbadi dahi, arkasına ABD’yi de alarak Başika kampı konusunda Türkiye’ye “posta koydu”!

Türkiye, üzerine düşen politik çözümlemeden yoksun hareket ediyor, terazisi ile yanlış ölçümler yapıyor. AKP iktidarı, terör konusunda komşu ülkelere ders vermeye çalışıyor ama kendisinin o dersten kaldığını da görmüyor!

Ne diyor?


“Terörle aranıza mesafe koyun!” diyor. Haklı bir talep! Ancak ne samimi bir açıklama ne de olaya gerçekçi bir yaklaşım!..

Peki Türkiye terör örgütleri ile ya da terör örgütü liderleri ile arasına mesafe koyabiliyor mu?

Maalesef, hayır!

Bir general ve avukatın ölümünden suçlu bulunan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi‘ye Irak mahkemesi tarafından idam kararı alındı…

AKP iktidarı Haşimi’ye ne yaptı?

Ankara’da ağırladı, Haşimi’yi koruyup kolladı; yandaş kanallarında kendini övdürdü!

Dünya Hamas‘ı terör örgütü olarak görüyor; AKP iktidarı Hamas’ın siyasi kolunun lideri Halid Meşal‘i Ankara’da otelde ağırlıyor!

Bugün terörist örgüt dediğimiz PYD’nin lideri olan Salih Müslim‘i Ankara’da yine ağırladık, doyurduk, içirdik!


Siz teröre destek verip, sonra Batı’yı ya da Ortadoğu’yu coğrafyasını teröre destek vermekle suçlarsanız gülünç duruma düşersiniz! Uluslararası kamuoyu samimiyetinizi sorgular! O yüzden dış politika böyle yönetilmez, yönetilemez!

10 soruda Kerkük’te bayrak krizi nasıl oldu?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…