Eğitim sistemi: Kapitalist mi sosyalist mi?

Türkiye’nin nasıl bir eğitim sistemi olmalıdır? Ülke insanın sömürüldüğü kapitalist bir eğitim sistemi mi; yoksa tüm ailelerin gönül rahatlığı ile çocuğunu okuttuğu sosyalist bir eğitim sistemi mi?

Eğitim sistemi: Kapitalist mi sosyalist mi?

Çocukları olan çocuklarını; çocuğu olmayanlar da çocukluğunu hatırlasın, o yıllara dönsün kısa süreliğine…

Ailenin durumu yerindeyse bir sıkıntı yok. Çocuğunun beslenme çantasına koyar biraz ekmek, yanında bir meyve suyu, biraz salam, yumurta, yanına bir muz ve biraz da ceviz veya fındık…


Ya bunlar yoksa?..

Bir küçük ekmek, bir yumurta; varsa üç dört tane de zeytin…

Okulda tebeşir bittiği zaman tebeşir parası…

Okulda odun kömür bittiği için odun kömür parası…

Çocuğa dergi verileceği zaman dergi parası…

Yazılı yapılırdı, yazılı parası…

Yani eğitim için, okumak için akla gelen her şey para idi…

Eğitim siteminin çarpık yapısı bunu doğuruyordu ve biz de, maalesef bu çarpık yapıda büyüdük!

Bugün yaşanan, o günlerden farklı mıdır? Kesinlikle hayır!

Eğer bir devlet sosyal bir devlet ise gereği nedir? Çocuğu yüzde yüz parasız okutmalıdır. Yani kısacası “parasız eğitim” olmalıdır!

Devlet bugün; gelir vergisi başta olmak üzere, ne için kesildiği belli olmayan TRT vergisi, ÖTV vergisi gibi abuk sabuk vergi çeşitlendirmesi ile halkını sömürüyor! Bu vergileri neden alıyor? Sadece yol, köprü için mi? Hayır! Halkının olduğu her yere çeşitli şekillerde hizmet götürmek için!


Bunu sadece AKP iktidarına indirgememek gerekir. Bu, Türkiye’de sistem sorunu; AKP de bu sistemi devam ettiren bir iktidar…

AKP bir ara kaş yapayım derken, az kalsın göz çıkartıyordu! Nereye, nasıl yaptığı belli olmayan ihale sistemi ile bir şirkete ihaleyi verdi. Okulda çocuklara ücretsiz süt verdi ve çocuklar zehirlendi…

Eğitim sistemi AKP iktidarıyla da çözümlenmedi; aksine daha da büyüdü. Eğitim sistemi sorunu kronikleşmiştir…

İktidar, bugün üniversite öğrencilerine verdiği geri ödemeli kredinin miktarını arttırdığı için övünüyor! Halbuki sonrasından hiç söz etmiyor!

Öğrenci kredisini kullanıyor; ancak 4 yıl sonra diğer bir kronikleşmiş sorun olan işsizlikle karşı karşıya kalıp aylarca hatta yıllarca anne babasının verdiği üç kuruşla arkadaşlarıyla ancak dışarıda bir çay içebiliyor! Bir taraftan da o devletten aldığı geri ödemeli kredi başlıyor ve beyaz eşya fiyatına endekslenmiş olan kredi borcu karşısına çıkıyor, ödeyemiyor, faizi ile borç büyüyor ve o borcu da aile sağdan soldan kısarak ödemeye çalışıyor!

Sonra da bu durum iktidarın övündüğü hale dönüşüyor! Halbuki verdikleri öğrenim kredisi de ülkenin aşılmaz olan enflasyona kurban gidiyor!

Libya’nın devrik lideri diktatör (!)  Kaddafi döneminde eğitim bedavaydı. Sadece bu mu? Yurtdışına giden öğrencilere geri ödemesiz 1.650 Euro burs veriyordu…

Kapitalist Türkiye, diktatör (!) Kaddafi’nin Libya’sı kadar olmadı, olamadı!

Bakın, geçtiğimiz günlerde Gaziantep’te bir trafik kazası meydana geldi. Kazada hayatını kaybeden 19 yaşındaki Aysel Çelik tıp fakültesini kazanmıştı. Ailenin durumu iyi olmadığı için de, baba Mehmet Çelik kızını okula gönderebilmek için 15 bin lira bankadan kredi çekmişti…

Bugün her ikisi de hayatta değil. Kim bilir yaşasaydılar nasıl hayaller kuracaklardı…

İktidarın, bugün övündüğü eğitim sistemi tam bir kapitalist sistemdir! Bu, hem ilköğretimde böyle hem de yüksek öğrenim de…


Eğitim sistemi ile övünmek istiyorlarsa (!) diktatör Kaddafi’nin eğitimci sistemi gibi sosyalist bir zemine kavuşturmalıdır!..

Batı bizi fena halde kıskanıyor!


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…