Kore Yarımadası’nda son dönemlerde artan gerilimin geldiği son nokta karışılıklı nükleer restleşme oldu. ABD Başkan’ı Donald Trump’ın açıklamaları sonrası Kuzey Kore’den gelen tehdit ile Dünya iki ülke arasında nükleer savaş çıkma olasılığını tartışmaya başladı.
Yazıyı okumaya başlamadan önce buradan krizin tarihsel ve güncel incelemesini okumanız tavsiye edilir.
Kuzey Kore’nin Nükleer Programı
1990’lardan beri nükleer silah geliştirme çabalarını devam ettiren Kuzey Kore, 2006 yılında yaptığı ilk başarılı nükleer silah denemesini takiben nükleer silah sahibi ülkeler arasına ismini yazdırdı. 2006’dan günümüze kadar farklı nükleer testler yapan Kuzey Kore’nin, iddia ettiği gibi nükleer ve termonükleer savaş başlıklarına sahip olduğu kabul edilmekte. 2016 itibariyle 10 civarında nükleer savaş başlığı olduğu tahmin edilen Kuzey Kore’nin, 2017 Ağustos itibariyle 60 civarında nükleer savaş başlığına sahip olduğu ifade edilmekte.
Kuzey Kore’nin son dönemlerde yapmış olduğu başarılı balistik füze denemelerinin sonucunda ABD anakarasına saldırı yapma kapasitesine ulaştığı ve balistik füzelere yerleştirilebilecek seviyede minyatürleştirilmiş nükleer başlıkları elde ettiği Kuzey Kore rejimi ve uluslararası araştırma kuruluşları tarafından onaylandı.
Kuzey Kore’nin Balistik Füzeleri
Kuzey Kore, 2016 ve 2017 yıllarında gerçekleştirdiği bir çok füze denemesi sonucunda uluslararası toplum tarafından şiddetle kınandı ve Birleşmiş Millletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından ağır yaptırımlara maruz kaldı. KN-15 ve Hwasong-12 gibi orta menzilli balistik füzeler (IRBM) ve KN-14 kıtalararası balistik füzeleri (ICBM) ile uzun menzilli saldırı kapasitesine ulaşan Kuzey Kore, ABD tarafından küresel ve ulusal güvenliğe büyük bir tehdit olarak görülmekte.
KN-14 füzesinin saldırı kapasitesinin New York kentine kadar ulaştığını iddia eden Kuzey Kore, herhangi bir provakasyon ya da önleyici saldırı durumunda ABD’yi nükleer silahlarla vurmakla tehdit etmesinin yanında, Pasifik’teki ABD askeri üslerinin de hedefte olduğunu belirtiyor. Özellikle Guam’daki ABD Hava Kuvvetleri Üssü iki ülke arasındaki son restleşmeyi takiben Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA) tarafından hedef olarak gösterildi.
Mevcut retorik ve artan gerilim
İki ülke arasında artan gerilim ve karşılıklı restleşmeler uzun zamandır görülmekteydi. Retoriğin gün geçtikçe şiddetlenmesi ve tehditlerin ciddiyeti uluslararası toplumu da konu hakkında adım atmaya itiyor. BMGK’nın 6 Ağustos 2017 tarihli 2371 sayılı kararı ile Kuzey Kore’ye yaptırımların ağırlaştırılması bütün üyeler tarafından oy birliğiyle kabul edildi.
Bu yaptırımların sonucu olarak Kuzey Kore ekonomisinin 1 milyar Dolar zarar göreceği tahmin ediliyor. Çin ve Rusya’nın da Kuzey Kore’ye karşı tavır almasının dahi rejimi nükleer programından vazgeçtirmediği, ülkenin tüm hızıyla nükleer silah geliştirmeye devam edeceği Kim Jong Un tarafından geçtiğimiz günlerde ifade edilmişti.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ağustos’ta Kuzey Kore’yi “Dünya’nın daha önce görmediği bir ateş ve gazap” ile tehdit etmesi sonrası retoriğin daha da şiddetlenmesi ABD medyası ve küresel medya tarafından “nükleer savaş ihtimali” şeklinde yorumlandı. Bu tehdit sonrası KCNA tarafından ABD’nin Pasifik Guam üssüne saldırı planının Ağustos ortasında hazır olacağı bildirildi.
Tehdidin ardından ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Guam üssünü ziyaret ederek Kuzey Kore’nin saldırı tehdidinin önemsiz olduğunu ve Amerikalıların huzur içinde uyuyabileceklerini açıkladı. Tillerson’un açıklamalarına rağmen ABD’nin Hawaii eyaleti ve ABD’ye bağlı Guam’da nükleer saldırı ihtimaline karşı sivil savunma eğitimlerinin başladığı ve vatandaşların herhangi bir ihtimali göz önünde bulundurarak kendi hazırlıklarını yaptıkları gözlemlendi.
Guam ve bölgedeki diğer ABD üslerinde hazırlıkların üst düzeyde olduğu, ABD Hava Kuvvetleri’nin emir gelmesi durumunda Kuzey Kore’yi vurmaya hazır olduğu Pentagon tarafından paylaşılan fotoğraflar ve videolar tarafından ifade edildi.
Nükleer savaş ihtimali
Kuzey Kore’nin ABD’yi uzun zamandır nükleer savaş ile tehdit ettiği bilinen bir gerçek. ABD ise Kuzey Kore tarafından herhangi bir provakasyon ya da saldırının şiddetli ve misli bir şekilde karışılık bulacağını defalarca belirtmesi gerilimi daha da arttırmakta.
Güney Kore ve ABD arasındaki askeri tatbikatların Kuzey Kore tarafından açık bir tehdit olarak görülmesi ve her tatbikatın öncesi ve sonrasında Kuzey Kore’nin nükleer silah tehdidini yenilemesi tehdidin ciddiyetini düşürmekte. Ancak Kuzey Kore’nin artan balistik kabiliyetleri ve nükleer başlıkları minyatürleştirmesi Pentagon tarafından ciddi bir risk olarak görülmekte.
ABD’nin Kuzey Kore kabiliyetlerini etkisiz hale getirmek için “önleyici saldırı” yapma ihtimali uzun zamandır uluslararası medya tarafından tartışılmakta ve bu ihtimal sonucunda Kuzey Kore’nin nasıl bir cevap vereceği bilinmemekte. Retoriğin şiddetlenmesi ve Kuzey Kore’nin KCNA üzerinden Guam’a saldırı planı hazırladığını açıklaması karşılığında ABD’nin nasıl bir reaksiyon göstereceği belirsiz.
ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin nükleer kapasitesini güçlendirmenin Başkan olarak verdiği ilk emir olduğunu ve ülkesinin her türlü tehdide misliyle cevap verebileceğini belirtmesi tartışmaları güçlendirmekte. Umuyoruz ki kriz diplomatik bir şekilde aşılabilir ve Dünya 72 yıl sonra tekrar nükleer silahların insanlar üzerinde kullanıldığına şahit olmak zorunda kalmaz.