Bu memlekette her dönem kullanılan ama giderek artan biçimde daha sık kullanılmaya başlanan bir aşağılama ve ötekileştirme ifadesi olan “sen kimsin” ifadesi devlet erkanından vatandaşa kadar, herkesin herkese, gücü yetenin gücü yettiğine yönelik kullandığı bir ifade tarzıdır.
İlkel bir ifadedir. Gücü ve güçlü olmayı içinde barındırır.
Kötücüldür. Güçlü olmayı muktedir olmakla ilişkilendirir.
Eşitlikçi değildir. Hor görür, yargılar, aşağılar.
Bu coğrafya ve bu ülke ne yazık ki ta başından beri devletin herhangi bir yerinde olanın, devletin herhangi bir yerinde olmayana veya daha alt kademesinde olana,
Parası olanın olmayana,
Özetle güçlü olanın güçsüz olana yönelik en sık kullandığı aşağılayıcı ifadedir…
Örneğin:
Koca eşine,
Öğretmen öğrenciye,
Patron işçiye,
Veli çocuğuna,
Devlet erkanı ise herkese; Kızdığında, altından kalkamadığı soru veya durumda, sıkıştığında hemen ilk kullanacağı ifade “sen kimsin” ifadesidir.
Sen kimsin?
Bir aşağılama tutumu ve davranışı olarak bakıldığında ve iyi incelendiğinde gelişmemişliği içinde barındırır. Bu gelişmemişlik kişisel gibi dursa da esasında toplumsal ve asıl olarak da sistem/düzen ve onun getirdiği ilişkiler ile ilgili bir gelişmemişliğin yansımasından başka bir şey değildir.
Hesap sorulamazlığın ve eleştirilemezliğin en somut göstergelerinden birisidir.
Uygar bir yaşam ve eşitliğe dayalı toplumsal ilişkilerde bu ifade asla kullanılmaz ve kullanılamaz… Sen kimsin ifadesinin kullanıldığı hiçbir toplumsal düzen uygar ve eşitliğe dayalı değildir.
Haddini bildirme gereği ve gerekliliği zaten başlı başına ilkellik temelli bir davranıştır..
Had bildirilmez…
Haddini bilmek diye bir şey olmaz çünkü.. İlkeler, kurallar, kanunlar, yasalar vardır ve insanlar bunlara göre davranmayı öğrenirler ve/veya öğretilir…
Bunların işlemediği veya işletilmediği toplumsal yapılarda herkes herkese gücü ölçüsünde haddini bildirir.
Türkiye bir haddini bildirmeler ülkesidir. Ve böyle olma oranı giderek tavan yapmış durumdadır.
Neden? Çünkü güçlülerin haklı olduğu bir toplumsal işleyişin egemenliği gelebileceği en son noktaya taşınmıştır.
Sessiz kalmak, boyun eğmek, onaylamak ya da güçlü olmak haddinizin bildirilmemesi için var olan seçeneklerdir. Aksi bir durumda “sen kimsin” diye bir ifade ile başlayan ve bunun çeşitli yöntemleri ile ifade edildiği bir durumla karşılaşma olasılığı neredeyse yüzde yüzdür…
Kullanan herkese yazıklar olsun demek yetmez. Çünkü salt bireysel nedenleri olan bir tavır değildir.
Kullandıranlara kolay gelsin demek hiç ahlaki ve mücadeleci bir yaklaşım değildir. Biçare insanın çaresi olmanın yolları bellidir.
Her uygar insanın mücadele etmesi gereken bir konudur bu “sen kimsin” meselesi. Meselesi diyoruz, çünkü bu ifade artık sadece bir ifade değil, bir meseledir. Çünkü hem ilkelliktir, hem toplumsal nedensellikleri ve çözümleri olan sınıfsal bir problematiktir.