Yargı tarafsız ve bağımsızmış! Themis’in gözü açılmış!

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör geçtiğimiz günlerde şöyle dedi: “Ben Danıştay Başkanı olarak sizi temin ederim ki yargı şimdiye kadar hiç bu kadar tarafsız ve bağımsız olmamıştı”. Peki gerçekten öyle mi bir bakalım…

Themis’in gözü açılmış!

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör geçtiğimiz günlerde şöyle dedi: “Ben Danıştay Başkanı olarak sizi temin ederim ki yargı şimdiye kadar hiç bu kadar tarafsız ve bağımsız olmamıştı”.

Peki AKP döneminde gerçekten böyle mi olmuştu? Madem, Güngör böyle demiş, biz de bir bakalım öyle miymiş!..


Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde (2003 yılında) 8 yaşındaki Meki Ayaz adındaki bir çocuğa araç çarptı ve maalesef çocuk hayatını kaybetti. 2005 yılında bilirkişi kararını açıkladı ve ‘Aile, çocuğu büyütmek için yapılacak masraftan kurtuldu’ dedi…

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok “AKP’nin kendi dünya görüşüne yakın 4 bin hakim ve savcı atayıp, gelecek 20 senede iktidarını güvenceye almak istediğini” açıkladı. Yıllar sonra bu kez 2010 referandumu yapıldı. Referandumda “anam mezardan çıksa”, “babam mezardan çıksa” denilerek bu millete “evet” dedirttiler. Sonra baktık ki FETÖ yargıda “bingo” yapmış!..

Yıllar önce Maliye Bakanı’nın oturduğu villanın kaçak olduğu ortaya çıktı. Villaların olduğu yer SİT alanıydı. Yargıya göre bu noktaya bina dikilemezdi. Ama dikilmişti!

Bu ilk miydi sanki AKP döneminde?

Yıllar sonra Atatürk Orman Çiftliği‘ne Ak Saray’ın inşaatı başladı. Tabii, muhalefet de yargıda aldı soluğu… Danıştay karar verdi ve ‘burası SİT alanı’ dedi. Ancak kim takar yargıyı!..

1993 yılında Sivas Madımak’ta 33 aydın yakıldı. 2012 yılında dava düştü ve dönemin başbakanı karara “hayırlı olsun” dedi. Alevilerin yüreği bu ifadeden sonra cız etti! İşin ilginç tarafı ise İnterpol tarafından aranan olayın en önemli ismi Cafer Erçakmak, aydınların yandığı otele sadece 500 metre uzaklıktaki bir evde 2011 yılında kalp krizinden ölmüştü…

2015 yılının Mart ayında dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala anayasa ilgili tartışma yaşanırken şu anki anayasa için “Bu anayasanın kötü bir anayasa olduğunu söylememize engel bir durum yok, olsa da tanımıyoruz” dedi.

Can Dündar ve Erdem Gül serbest kalıp dışarı çıktığında bu kez devletin en tepesinden bir açıklama geldi: “Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımıyorum!”. Halbuki aynı kişi Ergenekon Davası sırasında “Bırakın mahkeme görevini yapsın! Mahkemeye neden güvenmiyorsunuz?” demişti. Güven duyulan hakimler daha sonra FETÖ’cü çıkmıştı!

Başından sonuna kadar kepazelik olan Ergenekon ve Balyoz davalarında karar veren FETÖ’nün hakimleri bağımsız mıydı acaba? Bunu Zerrin Güngör’e sormak gerekir!


Van Yüzüncü Rektörü Yücel Aşkın bir dönem resmen “kaçakçı” ilan edildi… Aşkın ile ilgili açılacak davanın hakimi davanın açılmasını doğru bulmadığını ifade etti ve duruşmaya çıkacağı gün görevden alındı!

2007 yılında “bağımsız mahkeme” Hrant Dink cinayetini Ergenekon Davası’na bağladı. “Ergenekoncular yaptı” dedi. Olmadı; yıllar geçti, devir değişti bu kez “bağımsız yargı”, “Cinayeti FETÖ işledi” dedi…

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu “Bizim dönemimizde faili meçhul olmayacak” dedi. Sahi Tahir Elçi‘yi kim vurdu?! “Bağımsız yargı” acaba bu cinayeti neden hala ortaya çıkaramadı?! Şöyle sorsak daha iyi olur: Yargı Tahir Elçi’nin öldürüldüğünün farkında mı?!

Güngör’ün bahsettiği “bağımsız ve tarafsız” yargı yıllar önce Ahmet Şık’ın “FETÖ” ile ilgili kitabına yasak koydu. Şimdi bazıları çıkar der ki, “O hakimler FETÖ’cüydü”. 16 Nisan referandumundan hemen önce  Sabahattin Önkibar’ın “Devlet Bahçeli” ile ilgili kitabını yasaklayan zihniyet de mi FETÖ’cüydü?!

Bağımsız yargı, Öcalan posterlerine neden soruşturma başlatmadı?

“Çözüm Süreci” denen süreçte Habur’da 7 dakikalık seyyar mahkemeler kuruldu; İstanbul Kazlıçeşme’de Öcalan posterleri açıldı. “Bağımsız yargı” acaba bu dönemlerde neden soruşturma açmadı ya da açamadı?! Acaba Abdullah Gül’ün dediği mi oluyordu?! “Güzel günler mi yaşanıyordu” o günlerde?..

Hatırlanacağı üzere 2007 yılında Dağlıca’ya PKK baskını olmuştu. Bu baskında 12 asker şehit edilmiş, 8 asker de kaçırılmıştı. Kaçırılan askerler o gün DTP milletvekili olan Aysel Tuğluk ve Fatma Kurtulan‘a PKK’nın kalesi olan Kuzey Irak’ta teslim edilmişlerdi. O günlerde bu milletvekillerine herhangi bir şey yapıldı mı?! Yapılamazdı! Çünkü, yavaş yavaş Oslo’ya gidilecek, Habur gerçekleşecekti! “Bağımsız yargı” o dönemde bunlara neden ses çıkarmadı, çıkaramadı?!

Çay toplama seansları

Yargıçların çay toplaması (çay toplarken bağımsız başkan Zerrin Hanım da buradaydı) mevzusuna hiç girmiyorum bile!..

Daha size Danıştay Başkanı’nın iddia ettiği gibi AKP döneminin yargısının nasıl “bağımsız ve tarafsız” olduğuna yönelik onlarca örnek yazabilirim…

Bu arada Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu‘nun daha önceki yıllarda 1. derece Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kadrosuna alındığını; damadı Volkan Hatinoğlu‘nun ise Saray’ın inşaatını yapan şirkette çalıştığını bugün bilmeyen de yoktur herhalde?!..


Şunu anladım ki, Themis’in gözü açılmış artık!

Numan Kurtulmuş: “Yargı Cumhurbaşkanlığına bağlıdır”


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…