Atatürk: Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz!

“Efendiler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” 28 Ekim 1923, ulu önder Atatürk bir gün öncesinden böyle ilan ediyordu bu kutlu günü. On binlerce şehit, ondan kat ve kat fazla gazi, yokluk, hastalık, yorgunluk… Tüm bunlara rağmen pes etmeyen bir lider.

mustafa kemal atatürk 29 ekim cumhuriyet bayramı ne senden geçeriz ne eserinden

Sivas Kongresi’ni yaptığında görüldüğü yerde infaz kararı olan bir yiğit ve o yiğidi alkışla, coşkuyla karşılayan bir millet. Yüzyıllar boyunca kendini padişah himayesi olmadan yaşamı düşünmeyen bir milletin, küllerinden yeniden doğduğu gün.

Özgürlüğün, bağımsızlığın anlamını öğrendiği gün. Varını yoğunu ve hatta canını ortaya koyanların kurduğu mecliste Gazi Paşa’nın o güzel sesiyle ilan ettiği gün. Bu toprakların görüp görebileceği en büyük bayram!


Mustafa Kemal Atatürk’e cumhuriyet sorulduğunda, şöyle anlatır:

Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.  

Yıl 1925.

Milletin efendi olduğunu haykırır, Atatürk. Millettir, devleti de hükümeti de var eden. Ondan sebep eğer bir taraftan biri eğer çekinecek ise, kuşkusuz bu koltuk sahipleridir. Çünkü O, inanırdı milletine! Dişiyle, tırnağıyla kazıya kazıya, nice yiğitleri toprağa vererek kazanılmıştı cumhuriyet ve şüphesiz millet eserini koruyacaktı.

Düşünün o yılları. O acı, kan dolu yılları. Kadınıyla, erkeğiyle çoluğuyla çocuğuyla cephede koşturanları. Hatırlayın Mustafa Kemal’i, Fevzi Çakmak’ı, İsmet İnönü’yü, Kazım Karabekir’i, Kara Fatma’yı, Onbaşı Ayşe’yi, Halime Çavuşu, Şerife Bacıyı, Gördesli Makbule’yi ve daha nicelerini… Ve şimdi öyle çok da geriye değil, hatırladınız mı içimiz kan ağlarken daha toprağa toprak olan yiğitler defnedilmemişken, o can pahasına kurulan mecliste milletvekillerine kıyak için kalktı eller! Unutuldu meclisin önemi. Unutuldu Gazi Paşa, unutuldu milletin vekili olunduğu!

Dahası da vardı elbet. Tabelalar indi; üzerinde “Türkiye Cumhuriyeti” yazan.

Cumhuriyet değerleri bir bir elden çıkarılıverdi. Atatürk politikaları bir bir kullanılmaz oldu. Tarımın yerini, hayvancılığın yerini ithalat aldı. “Türk milleti çalışkandır” diyen Mustafa Kemal’in milleti, üretmeden hazır yemeğe alıştırılır oldu!


Sonra eğitim girdi işin içine.

İlim, irfan ordularından bahseden Başöğretmen unutuldu; her sene değişen sistemlerle sadece ezberleyen, neyi bildiği değil de neyi bilmediği mühim olan gençler yetiştirildi! Bir bir kırpıldı kitaplar, müfredatlar. Yeteri kadar yer verildiğinden bahsedildi, bu ülkenin kurucusundan! Değişik tarihçiler türedi; Ata’sına küfreden. Daha beteri değişik basın mensupları türedi; akli melekeleriyle ilgili sıkıntısı olanları  sağlıklı birey yerine koyan! Moda oldu, Atatürk’e küfretmek, cumhuriyete saldırmak.

29 Ekim Cumhuriyet bayramı

Sahi nerede bando takımları? Atlı süvariler nereden geçiş yapacak? Gökyüzünde salınacak mı F16’lar kırmızı beyaz dumanlar içinde? Gelincik tarlasına dönüşecek mi dört bir yan? Sokakları aşıp gelecek mi hürriyet coşkusu? Statlar dolacak mı hınca hınç? TRT verecek mi tüm bu güzelliği canlı canlı? Anıtkabir’de yüzümüz ak olacak mı? Sahip çıktık diyebilecek miyiz?

29 Ekim; en büyük bayramımız. Kimse gümüş tepside sunmadı bize, cumhuriyeti. Kimse hediye etmedi bize özgürlüğü! Biz, biz olduk, bir olduk ve hakkımızı aldık! O vakit, kutlamak için gerek yok önderliğe!

Bugün en büyük bayramımız. Bugün en tepede olmayacaksa Mustafa Kemal’in resmi, bugün her zamankinden daha coşkulu salınmayacaksa ay yıldız, bugün her zamankinden daha dik olmayacaksa bu baş, bu omuz ne gereği var yaşamanın.

Karanlığa inat güneş gibi doğan bir Ata’nın evlatlarıyız biz! Her dem gençliğe, çocuklara, geleceğe inanan bir Ata’nın evlatları… Şimdi sıra bizde! Yaktığı ateş içimizdeyse hala, o vakit yok edelim karanlığı. Gelincik tarlasına dönsün dört bir yan. Bu bayram hürriyet bayramı. Bu bayram yeniden dirilişimizin bayramı. Gün vefa borcunu ödeme günü… Ne senden geçeriz ne eserinden…


29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Atatürk’ün İsmet İnönü’ye yazdığı mektup


Elif Aver
Elif Aver; 1987 yılında İstanbul'da doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Özel sektörde mesleğini yapmakta, ayrıca TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesi. Yazmak, çizmek ve okumak çocukluğundan beri en büyük tutkusu. Ondan sebep söz yitene kalem bitene kadar yazanlardan.