Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” dediği Kartal 2 istimbotu

Atatürk’ün İstanbul’un işgal edildiği 13 Kasım 1918 tarihinde güvertesinde “geldikleri gibi giderler” dediği gemi bulundu. 106 yaşındaki Kartal 2 isimli istimbot Tuzla Tersanesi’ne getirildi.

Atatürk'ün "geldikleri gibi giderler" sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu

Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’un işgali esnasında İstanbul Boğazı’nda üzerinde bulunduğu ve meşhur sözü “geldikleri gibi giderler” dediği gemi restorasyon için Tuzla Tersanesi’ne getirildi. 106 yaşındaki Kartal 2 isimli istimbotun restorasyonu hakkında bilgi verilmek için basın açıklaması yapıldı.

Kartal 2 istimbotu

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: “Kartal tabi Türk Tarihi’nin en sembol gemilerinden biri. Çünkü Atatürk’ün üzerinde ‘geldikleri gibi giderler’ sözünü sarf ettiği platform. Kartal esasında 106 yıldır bizimle berabermiş. Ama biz bunu farkında değildik. Maalesef Türk Denizcilik Kültürü’nde tarihimize mal olmuş gemilere pek sahip çıkamadık. Ama artık bulduğumuz zamanda pek bırakamıyoruz. 106 yaşındaki bu tekneyi en kısa zamanda seneye aynı gün bir müze gemi statüsünde İstanbul’un en güzel yerinde sergilemek Türk Halkı’na umut aşılamak için bir proje başlattık” dedi.


mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot

Bir Atatürk filmi yaptıklarını söyleyen yapımcı İbrahim Benli: “Senaryo çalışmaları sırasında gemiden haberdar olduk. Kartal 2 istimbotunu bulduğumuzda batık vaziyetteydi. Batık olduğu yerden çıkardık. Burada kızağa yerleştirdik. Restore edeceğiz. Ve İnşallah Türk Milleti’ni yüz yıllık o ‘geldikleri gibi giderler’ lafını yeninden hatırlanması için o sözün değerini unutulmaması için Deniz Kuvvetleri’ne hibe edeceğiz. Deniz Kuvvetleri’nin sorumluluğunda sergileyeceğiz” dedi.

mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot
Mustafa Kemal Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu

Kartal 2 isimli 106 yıllık gemi, yapılacak restorasyonun ardından Deniz Kuvvetleri’nin sorumluluğunda vatandaşların ziyaretine açılacak.

mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot
Mustafa Kemal Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu
mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot
Mustafa Kemal Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu
mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot
Mustafa Kemal Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu
mustafa kemal atatürk geldikleri gibi giderler kartal 2 gemi istimbot
Mustafa Kemal Atatürk’ün “geldikleri gibi giderler” sözünü söylediği Kartal 2 istimbotu

İstanbul’un işgali

İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak 13 Kasım 1918’de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul’a girdi. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 tarihinde resmi işgale dönüştü.

İtilaf Devletlerinin İstanbul’a gelişi

1 Kasım’da İttihat ve Terakki kendini lağvetti. 2 Kasım’da Enver, Talat, Cemal paşalar yurt dışına kaçtı. 6 Kasım’da Boğazlar silahsızlandırıldı. 7 Kasım’da işgal güçleri Çanakkale Boğazı’ndan geçti ve İstanbul’a ulaştı. 13 Kasım 1918’de Müttefikler’in 55 parçalık gemilerinden İstanbul’a 3500 asker çıkarıldı. İngiliz Albayı Muerpi İstanbul’a geldi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, bu güçleri takip etti. 465 yıllık başkente ilk kez yabancılar askeriyle giriyor, millet esaretle tanışıyordu.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler

23 Kasım 1918’de Ahmet İzzet Paşa yeni hükümeti kurdu.

9 Şubat’ta Hadisat gazetesinde Süleyman Nazif Kara Gün başlıklı bir yazı yazdı. Türk milletinin böyle bir işgali yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını söyledi. İtilaf Devletleri Türk halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için aşağıdaki bildiriyi yayınladılar:

1- İşgal geçicidir.
2- Padişahlığı ve halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir.
3- Azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır.
4- Herkes padişahlık makamının İstanbul’dan vereceği kararlara uyacaktır.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler

Paris Barış Konferansı

Paris Barış Konferansı, barış antlaşmasını hazırlamak amacıyla, İtilaf Devletleri arasında yapıldı. ABD Başkanı Wilson’un amacı, Milletler Cemiyeti’nin kurulmasını sağlamaktı. İngiltere ve Fransa ise Osmanlının iyi şekilde paylaşımını gerçekleştirecek yolu arama çabası içindeydiler. Barış konferansında ayrı ayrı ortaya çıkacak Ermeni, Kürt, Arap, Mezopotamya, Suriye ve Hicaz Devletleri problemi vardı. Barış Konferansı; bir taraftan Türkiye’yi, Fransa, İngiltere, Rusya ve İtalya arasında bölen gizli anlaşmalar, diğer taraftan da İngilizlerin Araplara verdiği taahhütler karşısında kaldı. İttihatçıların yargılanması için antlaşmaya hükümler yerleştirmek istediler.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler
İtilaf Kuvvetleri donanmaları İstanbul Boğazı’nda

İttihatçıların yargılanması

Bu arada İttihatçılar yargılandı, Mondros ve Malta’ya sürgüne gönderildi. Ordu, anlaşma hükümlerince terhis ediliyordu. Resmi ve sivil birçok yöneticiyi, askeri, aydını savaş suçlusu ilan ederek tutukladılar, sürgüne gönderdiler.

İstanbul’da milli kurtuluş hareketi başladı. Aynı zamanda Anadolu ve Trakya’da işgalcilere karşı Müdafaa-i Hukuk örgütleri kuruldu. Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları komutanlığından alınınca 13 Kasım’da İstanbul’a geldi. Bu, artık mütareke İstanbul’uydu. Pera Palas’da ve Şişli’de bir süre kaldı. Tevfik Paşa kabinesinin düşmesinden sonra 19 Kasım’da Vakit gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi: “Barışı kararlaştıracak hükümet Meclis-i Mebusan’dan çıkacaktır”. Oysa İstanbul’da yapacak bir şey kalmamıştı, Padişah meclisi feshetmişti. Yeni hükümeti Damat Ferit Paşa kurdu.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler
İstiklal Caddesi

Osmanlı Meclisinin Toplanması

Damat Ferit Paşa’nın istifası üzerine, 3 Ekim 1919’da kurulan Ali Rıza Paşa Kabinesinin göreve gelmesi, Müttefikler’i hiç memnun etmemişti. Bu kabinenin bazı üyelerinin milliyetçi eğilimleri, İstanbul’daki Müttefik temsilcilerinin bilmedikleri bir husus değildi. Bu üyelerin başında Harbiye Bakanı Cemal Paşa gelmekteydi. Cemal Paşa, Müttefikler’in, Mondros Mütarekesi gereğince, Anadolu’daki askerî kontrolleri konusunda çatışma durumuna girmekte gecikmedi.

Ali Rıza Paşa kabinesi, kurulur kurulmaz, 9 Ekim 1919’da yayınladığı bir kararname ile, Meclis-i Mebusan seçimlerinin yapılacağını açıklamıştı. Seçimler sonucunda, Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920’de ilk toplantısını yaptı. Bilindiği gibi, özellikle Atatürk’ün talimat ve telkinleri ile, yeni Meclis’te kuvvetli bir milliyetçi hava ortaya çıktığı gibi, Misak-ı Millî’yi de 28 Ocak’ta bu Meclis yayınlayacaktır.

Başka bir deyişle, Millî Hareket, Müttefikler’in gözleri önünde kendilerine meydan okumaktaydı ve daha da önemlisi, Müttefikler’in barış şartlarını hazırlamakta olduğu bir sırada, Türkler, kendilerinin kabul edebileceği barış şartlarını kendileri tespit ediyorlardı. Dahası, İstanbul Hükümeti, bütün bu olup bitenlere egemen olmaktan çok uzak bulunuyordu.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler

Misak-ı Millî’nin açıklanması

12 Ocak 1920’de toplanan Meclis-i Mebusan, 28 Ocak 1920 tarihindeki gizli oturumunda “Ahd-i Millî” olarak Misak-ı Millî kararlarını aldı ve kararlar bütün mebuslar tarafından imzalandı. 17 Şubat 1920 tarihli oturumunda da bu kararın basında yayınlanması ve bütün yabancı parlamentolara bildirilmesi kararlaştırıldı.

Üç Müttefik Yüksek Komiseri adına Fransız Yüksek Komiserliğince Sadrazam Ali Rıza Paşa’ya 20 Ocak 1920’de verilen bir nota ile, sadece Harbiye Bakanı Cemal Paşa’nın değil, Genelkurmay Başkanı Cevdet Paşa’nın da istifası istendi. Ertesi günü Paşaların istifası Yüksek Komiserlere bildirildi.


İtilaf Devletlerinin İstanbul’u ablukaya alması

15 Mart’ta gelişmelerin istedikleri gibi gitmediği üzerine Yüksek komiserler ve işgal polisi şehri ablukaya aldı. İtilaf devletleri İstanbul’u işgal edince bütün devlet binalarını ve karakolları denetim altına aldılar. Meclisi basarak milletvekillerinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmını sürgüne gönderdiler. Bir kısmı da kaçarak Anadolu’ya geçip, bağımsızlık mücadelesine katıldılar.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler

15 Mart 1920’de işgal devletleri Letafet Apartmanı katliamında 8 Türk’ü şehit ettiler. Türk milleti mitinglere başladı. Halide Edip Adıvar’ın kurtuluş mitingi büyük yankı uyandırdı. Mustafa Kemal Paşa, meclisin dağıtılacağını, geçici işgalin tamamen hakimiyete dönüşeceğini anlayarak, Ankara’da yeni bir başkent, yeni bir meclisle kurtuluşu hem cephede hem diplomaside sürdürüyordu.

16 Mart 1920 sabah 05.45 sularında İngiliz askerleri araca bindirilmiş iki birlik halinde Beyazıt Direklerarasında bulunan Şehzadebaşı 10. Kafkas Tümenine bağlı karargâh birliği karakoluna geldiler. Bir araç asker dış güvenliği aldı, diğerleri koğuşunu bastılar. Askerlerin uyuduğu koğuşa giren İngiliz askerleri mızıka ve karargâh bölüğü erlerinden beşini ateş açarak öldürdü, onunu yaraladı.

Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın evi basıldı. Harbiye Nezâreti ablukaya alındı ve İngiliz General Shuttleworth Harbiye Nezâreti’nin kontrolünü eline aldı.

Meclis-i Mebusan basıldı mebuslardan Albay Kara Vasıf Bey ve Rauf Bey İngiliz askerleri tarafından tutuklandı.

Telgrafçı Hamdi Bey kendisini tehlikeye atarak İngilizlerin telgrafhaneyi bastığı ana kadar Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa dikkatine telgraflarla gelişmeleri bildirdi.

istanbul'un işgali kurtuluşu ingilizler

Sevr Antlaşmasına giden yol

18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı’nda Müttefikler Ermenistan, Suriye, Irak, Filistin, Arabistan’ın Osmanlı’dan ayrılmasını kararlaştırdılar. Yunanistan ise, Bandırma civarından Akdeniz bölgesi Kalkan’a çizilecek bir çizginin batısında kalan toprakları istiyordu.

10 Ağustos 1920’deki anlaşma Sevr’de yapıldı. Sevr, Karahisar mebusu Nebil Efendi’nin dediği gibi “Boşuna yorulmuşlar, Türkiye’yi yok diyeydiler, daha iyi ederlerdi” dedirten ve Türkleri yok etmeyi amaçlayan yüzlerce maddeden oluşan bir antlaşmaydı. Antlaşmayı Sadrazam Damat Ferit ile birlikte 4 kişi imzaladı.

İstanbul’un kurtuluşu

Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesinden sonra Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu İtilaf Devletleri kontrolündeki tarafsız bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bunun üzerine Müttefik kuvvetlerde bulunan Fransız ve İtalyan birlikleri derhal geri çekildi. Çanakkale’de bulunan İngiliz birlikleri General Harrington’un emriyle savunma pozisyonu aldı.

gazi mustafa kemal paşa atatürk

İngiltere, Ankara Hükûmeti ile anlaşma yolları aramaya başladı. Ankara Hükûmeti İstanbul ve Çanakkale boğazlarının denetimini istedi. İngiltere başbakanı Lloyd George bu istekleri reddetti. Birliklere savaş pozisyonu alması emrini verdi. Fakat Harrington ateş açılmaması emrini verdi. Türk birlikleri, İngiliz direnişi ile karşılaşmadan tarafsız bölgeye girerek Çanakkale Boğazı’na doğru ilerlemeye başladı. Türklerle savaşılmasını istemeyen Winston Churchill’in başını çektiği bir grup bakan istifa etti.

Diğer taraftan İzmir’in Kurtuluşu’ndan sonra Damat Ferit Paşa 21 Eylül 1922’de ülkeden kaçtı. Mudanya Mütarekesi gereği Trakya topraklarının teslimi yapılırken Türkiye’yi temsil edecek kişi olarak Mustafa Kemal Paşa’nın isteği ile Refet Paşa; İstanbul komutanı olarak da Millî Müdafaa Umumi Katibi Selahattin Adil Paşa görevlendirildi.

Refet Paşa, 19 Ekim tarihinde TBMM Muhafız Grubu’ndan 100 kişilik bir kuvvetle Gülnihal vapuru ile Mudanya’dan ayrılıp İstanbul’a geldi. Ardından “İstanbul Komutanı” sıfatıyla Selahattin Adil Paşa, 81. Alay ile İstanbul’a geldi. Refet Paşa ve Selahattin Adil Paşa’nın İstanbul’a gelmesine rağmen işgal sonlanmadı. Çünkü mütarekeye göre işgal kuvvetleri barış antlaşması imzalanmasından hemen sonra İstanbul’u boşaltacaktı.

Lozan Barış Antlaşması

24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra, 23 Ağustos 1923’ten itibaren İtilaf kuvvetleri İstanbul’dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği ise 4 Ekim 1923 günü Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti.


6 Ekim 1923’te ise Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu İstanbul’a girdi ve işgal resmen sona erdi. İstanbul’un işgali, 4 yıl 10 ay 23 gün sürdü. Her yılın 6 Ekim’i böylece İstanbul’un kurtuluş günü olarak belirlendi ve kutlanmaya başlandı.

Mustafa Kemal’in Çanakkale karargahı 101 yıl sonra bulundu


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.