Reza Zarrab’ın hapisteyken fal baktırdığı isim

Reza Zarrab’ın çalışanı Sinem Arslan’ın evinde yapılan aramada bulunan notlardan birinin Zarrab ile ilgili olduğu anlaşılan falcı yorumları dikkat çekmişti.

Reza Zarrab hapisteyken Şengül Boybaş fal baktırmış!

ABD’de itiraflarda bulunan Reza Zarrab’ın Türkiye’deki çalışanları gözaltına alınırken, ABD’de tutukluyken yolladığı ve eliyle yazdığı talimatlar bulunmuştu. Zarrab’ın çalışanı Sinem Arslan’ın evinde yapılan aramada bulunan notlardan birinin Zarrab ile ilgili olduğu anlaşılan falcı yorumları dikkat çekmişti.

Sinem Arslan, Zarrab’ın isteği ile görüştüğü falcının sözlerini kendisinin not alarak ABD’ye gönderdiğini anlatmıştı. Falcının, Zarrab ile ilgili “Klostrofobinin etkisiyle yanlış tercihler” ve “Hükümet sahip çıkmayabilir” gibi yorumlarda bulunduğu belirtilmişti.


Şengül Boybaş

Bu gelişmelerin ardından Reza Zarrab’ın falcısı merak konusu oldu. Odatv’nin haberine göre Reza Zarrab’ın falcısı, ünlülerin spiritüel danışmanı Şengül Boybaş

Etiler’deki ofisinde konuklarına fal bakan Şengül Boybaş, su ve tarot falına bakıyor.

Ünlüler, siyasetçiler, işadamları Şengül Boybaş‘ı oldukça ciddiye alıyor. Dünyaca ünlü top model Adriana Lima da, Şengül Boybaş’ı görmek için bir günlüğüne İstanbul’a gelmişti.

adriana lima şengül boybaş
Adriana Lima & Şengül Boybaş

Reza Zarrab’ın itirafları

Reza Zarrab (Rıza Sarraf), ABD’nin New York kentinde devam eden davada şimdiye kadar neleri itiraf etti, neler söyledi?

ABD’de “Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı delmek için kumpas kurmak”, “ABD’yi dolandırmak için kumpas kurmak”, “Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak”, “Bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurmak”, “Kara para aklamak” ve “Kara para aklamak için kumpas kurmak” gerekçeleriyle yargılanan Türkiye ve İran vatandaşı Reza Zarrab, suçunu kabul ederek savcılıkla anlaşma yaptı ve itirafçı oldu.

Peki tanık sandalyesine oturan Reza Zarrab hangi iddialarda bulundu, kimlerin adını verdi, hangi belgeleri ve tapeleri doğruladı? Evrensel’in yayınladığı habere göre Rıza Sarraf’ın şimdiye kadar yaptığı itiraf ve doğrulamalar:

Reza Zarrab: Gardiyana 45 bin dolar rüşvet verdim

Zarrab, verdiği rüşvetleri itiraf etmeye muhtemelen en küçük olanından başladı. Tutukluyken bir gardiyana rüşvet verdiğini kabul eden Zarrab “Bir memura bana alkol getirmesi ve cep telefonunu kullanmama izin vermesi için rüşvet verdim” ifadelerini kullandı. Devamı

“Türkiye’de hapisten çıkmak için rüşvet verdim”

Zarrab duruşmada Türkiye’deki hapishaneden çıkmak için ‘kısmen’ rüşvet verdiğini söyledi.

Davayı takip eden ABD’li gazeteci Katie Zavadski Twitter üzerinden duruşmadaki diyalogu aktardı. Sorgu bölümünde Zarrab şu yanıtları verdi:

Soru: Türkiye’de hiç hapse girdin mi?
Zarrab: Evet
Soru: Serbest bırakıldın mı?
Zarrab: Evet
Soru: Nasıl serbest kaldınız?
Zarrab: Avukatlarım geldi, konuştuk ve serbest bırakıldım.
Soru: Serbest bırakılmanla ilgili olarak herhangi bir ödeme yaptın mı?
Zarrab: Evet.
Soru: Bunlar rüşvet miydi?
Zarrab: Kısmen

“Egemen Bağış yardım etti”

Reza Zarrab, dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ın kendisine yardımını şöyle anlattı: “Aktif Bank bana İran’la iş yapacak müşterilerin, hesap açması için özel bir izin alınması gerektiğini söyledi. Egemen Bağış, Aktif Bank’ta hesap açmam için bana yardım etti.” Devamı


“Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon Euro rüşvet verdim”

reza zarrab zafer çağlayan rıza sarraf rüşvet

Zarrab itiraflarının devamında Halkbank ile çalışmaya başladığı süreci ve bu iş birliğindeki rolü karşılığı Zafer Çağlayan’a verdiği rüşveti anlattı:

“Halkbank ile ilişkim 2012 yılında başladı fakat bağlantılarım daha eskiye dayanıyordu. Eşim (Ebru Gündeş) Türkiye’de ünlü bir sanatçı olduğu için hep göz önünde olan bir kişiydim. Bu yüzden (Halkbank eski Genel Müdürü) Süleyman Aslan ile çalışmak için fazla görünürde olan biriydim. Aslan bu nedenle benimle çalışmak istemedi. Zafer Çağlayan’la daha önce ailece gittiğimiz bir balık restoranında hesap öderken tanıştık. Daha sonra yapılan bir görüşme de Çağlayan, Halkbank’ta hesap açılması için bir bakıp geri döneceğini söyledi. Yüzyüze toplantı yaptık. Ticaretin detayı hakkında bilgi aldık. Kâr marjlarını sordu. Çağlayan, yüzde 50-50 ortak olmak koşuluyla bu ticarete aracılık edebileceğini söyledi. Çağlayan’a 45 ila 50 milyon avro arasında bir rüşvet ödedim.”

“Zafer Çağlayan’a yüzde 50 ödeme yaptım, kol saati verdim”

Zarrab, Çağlayan’ın zaman zaman, şirketine ait hesap ekstrelerini bizzat kontrol ettiğini iddia etti. Zarrab, Zafer Çağlayan’a İran ticareti konusunda yüzde 50 ödeme yaptığını söyledi. Zarrab, Çağlayan’a yaptığı ödemelerden birinin “kol saati” olarak sunulduğunu anlattı.

2013’te gündeme gelen kol saati olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmadı. Reza Zarrab, Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ın da bu işlere dahil olmak istediğini iddia etti. Zarrab “Çağlayan’ın bilgisi olmadan hiçbir şey yapmayacaktım. Zaten biz de Çağlayan’dan hiçbir şeyi gizlemedik. Onun bilgisi dışında hiçbir şey yapmadık” dedi.

“Hakan Atilla ve Süleyman Aslan yaptırımların farkındaydı”

Reza Zarrab, Halkbank yöneticileri Hakan Atilla ve Süleyman Aslan’ın İran’a yönelik yaptırımların farkında olduklarını, buna karşın açık bularak ticareti organize ettiklerini öne sürdü. Zarrab’ın konuya ilişkin ifadeleri şöyle: “(Hakan Atilla için) Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu görünmesi için katkıda bulundu. Süleyman Aslan yaptırımların ne olduğunu ve hangi işlemlerin yaptırımları deleceğini biliyordu.”

 

bu ülkeyi 40 yıl düzeltemeyeceğiz

“Muammer Güler’in oğlundan yardım istedim”

Reza Zarrab, İran’la iş yaptığı için Çin’de sorun yaşadığını ve dönemin İçişleri bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’den yardım istediğini söyledi. Barış Güler bu sırada Zarrab’a danışmanlık yapıyordu.  Zarrab, Muammer Güler’in Çin bankalarına referans mektubu yazması için oğlu Barış Güler’e 100 bin dolar verdiğini söyledi. Zaten Muammer Güler’in fotoğrafı dosyaya delil olarak girdi.

“Ahmedinecad ile bağlantım vardı”

Babası Hüseyin Zarrab’ın eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ile bağlantısı bilinen Reza Zarrab, kendisinin de Ahmedinecad ile bağlantısı olduğunu kabul etti.

Zarrab, duruşmada altın ticaretini şema üzerinden anlattı: “Ticaret önce İran’ın Türkiye’ye ham petrol ve gaz satmasıyla başlıyor. İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) petrolün satışını Tüpraş’a, gazınkini Botaş’a yapardı. Onlar da NIOC’ye para borçlu olurdu. İran, dış borçlarını Türkiye ve Dubai üzerinden en az 10 işlemle ödüyordu.” Zarrab, Halkbank’a gelen paranın çıkışının avro olduğunu ve Denizbank’a ise Türk Lirası olarak geldiğini ifade etti. Zarrab daha sonra Türkiye’deki şirketi Royal Group’tan aldığı altının Dubai’deki şirketine gittiği belirtti. Altının satılıp nakde çevrilecek konuma geldiğini aktardı. Zarrab, İran’ın altına ihtiyacı olmadığını, ülkenin borçlarını ödemek adına altını nakde çevirmeye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Dubai’de yapılan işlemler aracılığıyla İran’ın uluslararası borçlarının ödenmesi amaçlanıyordu.

“Süleyman Aslan da Zafer Çağlayan gibi para istiyor”

Zarrab “Süleyman Aslan’a sürekli uyarı geliyordu. Amerika’dan, ABD’nin İran’la ilgili işlemlerden duyduğu kaygılarla ilgili uyarılardı. Aslan’ın ‘içim rahat değil’ demesini ‘para istiyor’ şeklinde yorumladım ve bankadan çıkıp Abdullah Happani’yi (yardımcısı) aradım. ‘Tıpkı Zafer Çağlayan gibi bu da para istiyor’ dedim.”

Reza Zarrab Dubai’deki, şirketi üzerinden yapılan hayali gıda ticaretini Süleyman Aslan’la birlikte nasıl kılıfına uydurduklarını anlattı.

“Halkbank’a en fazla yüzde 1 komisyon ödedim”

Reza Zarrab, Halkbank’ta altın ve gıda ticareti için ödediği en yüksek komisyonun yüzde 1 olduğunu söyledi.

“Beyefendi, Başkan Obama’yı arayacak”


Duruşmaya Zarrab hapishanedeyken yapılmış telefon kayıtları da delil olarak girdi. Ses kayıtlarında, İbrahim, Mevlüt, Bekir gibi isimler geçiyor ve bu isimlerin Zarrab’ın avukatları ile Zarrab’ı kurtarmak için diyaloga geçtiği anlaşılıyor. Zarrab ile bir kişi arasında geçen konuşmada, ‘Beyefendi’nin Başkan Obama’yı arayacağı’ bilgisi yer alıyor.

Reza Zarrab'ın tanık olduğu mahkemede gülme krizleri

Rıza Sarraf’ın tanık olduğu mahkemede gülme krizleri


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.