Donald Trump, Kasım başında Jerome Powell’ı Fed başkanı olarak aday gösterdi. Eğer senatonun da onayı alınırsa Powell, Janet Yellen’ın yerine Şubat 2018’de 4 senelik Fed başkanlığı koltuğuna oturacak.
Jerome Powell aslen hukukçu. Powell’ın ekonomi eğitimi olmamasına karşın Wall Street geçmişi var ve 2012 den beri Fed’de yönetici olarak görev yapıyor. Ancak Powell’ın ekonomi doktorası olmaması bir çok kişi tarafından şüpheyle de karşılanmakta. Global finansal sistemi böylesine etkisi olan bir kurumun başına ekonomi konusunda daha uzman birinin getirilmesinde ısrarcı olanlar var.
Fed başkanlarının son derece kaliteli, uzman personelleri var elbette ancak birçok seçenek arasından Trump’ın neden Powell’ın seçildiği net değil. İş dünyası geçmişi, regülasyon ve para politikasının ekonomide yarattığı etkiyi iyi bilmesinden dolayı Trump’ın adaylığa takdim ettiği iddia edilmekte. Lakin Powell’ın Bernanke ve Yellen gibi mutabakata dayalı karar alma mekanizmasından yana olduğu biliniyor. Buna rağmen Powell’ın para politikası anlayışının yeterli olup olmadığı üzerinde de duruluyor. Bu anlamda Powell’ın enflasyonu para arzından ziyade yalnızca faiz oranlarıyla kontrol etme, makroekonomik stabilitenin sağlanması ve finansal aşırılıkların engellenmesi hususunda salt para politikasından ziyade regülasyona bağlı kalınması gerektiği fikirlerine yönelik eleştiriler mevcut.
Jerome Powell’ın faiz politikası nasıl olur?
Powell’ın yönetimde ani bir sıkılaştırmaya gitmeyeceği, Janet Yellen’ın faiz oranlarını düşük tutmaya yatkın politikasına sadık kalması bekleniyor. Bu, Fed politikalarının devamlılığı ve kredibilitesi için çok önemli. Powell, Yellen’ın potansiyel büyüme ve düşük enflasyon oranları karşısında faiz oranlarını yükseltmenin pek mümkün olmadığı fikrini desteklemişti. 4,5 trilyon dolar Fed bilançosunun istikrarlı bir şekilde düzenleneceği, değişimin aşama aşama yapılacağı ve bu sayede devamlılığın sağlanacağı öngörülüyor.
Fed, ekonominin tam istihdam seviyelerinde olduğunu düşünüyor
Aynı zamanda bir süre daha sıkı para politikasına devam etmeyi planlıyor gibi. Ancak Powell sıkılaştırma politikası takip edecek olursa bunu dikkatli yapmak zorunda kalabilir. Çünkü düşük enflasyon oranları Fed’in faiz oranlarını normalleştirme politikalarını zorlaştırmakta. Diğer yandan günümüz düşük faiz oranları ile birlikte borsada ciddi yükselişler görüldü, yatırımcıların risk iştahı ise inanılmaz yüksek seviyelerde.
Zaten düşük seviyelerde olan faiz oranlarında olduğumuz bir dönemde, düşük büyüme oranlarına geçişte Fed’in genişlemeci politikasına geçişinin nasıl olacağı büyük önem taşımakta. Böylesine düşük faiz oranlarıyla beraber devasa bilanço ve Trump’ın vergi indirimi politikalarıyla muhtemelen daha da artacak olan borçlanmadan dolayı Powell’ın zorlu bir dönem geçireceği öngörülüyor. Dolayısıyla ekonominin normalleştirilmesi konusunda nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu.
Eğer Kongre yüksek bir vergi indirimi konusunda uzlaşmaya varırsa, bu tüketici harcamalarını arttırır. Yüksek istihdam oranları da dikkate alınacak olursa tüketici harcamalarındaki artış enflasyon oranını yükseltir. Bir diğer mesele de, eğer Fed verimlilikte artış görürse, o durumda uzun vadeli büyüme oranı beklentisini artıracaktır. Kısa vadede, faiz arttırımı yavaş olursa bunun işe yarayacağı, ancak uzun vadede nötr faizin artırılması için daha hızlı verimlilik artışı gerektiği tartışılmakta.
Kimi ekonomistler Powell’ın yalnızca makroekonomik stabilitenin sağlanması değil, aynı zamanda finansal piyasaların aşırılıklarını da engelleme inancının doğru olmadığı düşüncesinde. Buna binaen büyük ekonomik buhrana sebep olan hisse senedi piyasası balonunu durdurmaya yönelik Fed’in sıkılaştırma politikası örnek gösteriliyor. Bu nedenle de hem kongre hem de kamuyla daha sağlıklı bir iletişim içinde olmanın Fed’in LLR (son kredi mercii) ve finansal regülasyon açısından kendi konumunu belirlemesi için de esas olduğu iddia ediliyor.
Fed, Wall Street’in daima etkisi altındayken, Trump’ın bu seçimini tamamen politik olduğunu düşünenler var. Fed devasa bir ekonomik güç olan para arzını artırma olanağına sahip. Bununla kısa vadede istihdam yaratıp siyasi bir amaca hizmet edebilir. Fakat öte yandan Fed’in yaratabileceği güven eksikliği uzun vadede ekonomik performansı zayıflatabilir. Fed’in Kongre’ye olan hesap verebilirliği de göz önünde bulundurulunca şu günlerde husumet dolu olan (iki partili) bir Kongrenin Fed’in politikalarına nasıl bir etkisi olacağı ve Fed’in bağımsızlığı konuları tartışılmaya devam ediyor.