Çin’deki yüksek borç oranı sistemsel bir kırılganlığı artırıyor. Çünkü birçok kurumun birbirine borçlu olduğu bir durumda, birinin borcunu ödeyememe hali bütün bir sistemi riske sokuyor.
Çin’in kurumsal sektörü büyük bir borç yükü altında ve büyümenin durması halinde bu durum özellikle büyük bankaları iflasa götürebilir. Bununla birlikte ülkenin finansal sektöründe fazla borçlanmadan dolayı hisse fiyatları çöküşü konusunda da resmi makamlardan uyarılar yapıldı.
Borç krizi
Uzun bir süredir, özellikle birçok yabancı yatırımcı, Çin’in bir borç krizi yaşayacağını düşünüyor. Bunun da dünyanın geri kalanına bir deflasyonist baskıya sebep olması bekleniyor. Ancak kısa vadedeki enflasyonist beklenti, finansal piyasalarda bir süre daha fiyatların yukarı yönlü hareket edeceği inancını güçlendiriyor. Fakat hükümet borçlanma oranlarının düşürülmesi konusunda başarısız olursa veya iflaslara izin verirse, bu piyasalarda paniğe sebep olabilir ve nakit talebini artırabilir.
Çin’de hükümet katı bütçe sınırlamalarına tabi değil ve sorunlu borçlanmalar çok fazla takip edilmiyor.
Çin’in ekonomisindeki problemin ana kaynağını oluşturan borçlanma ve yatırımların yanlış tahsis edilmesi sonucu ülkede büyüme konusunda eski performans mevcut değil. Heba edilen yatırımlarıın ciddi boyutlarda olduğu düşünenler, GSYH’daki büyümedeki yükselişin aslında refah artışında aynı yükselişe sebep olmadığını da iddia ediyor. Bunun da sebebinin esasında şüpheli alacakların yükünden kaynaklandığı belirtiliyor. Dolayısıyla şüpheli alacaklar dahil edildiğinde aslında GSYH’daki büyüklüğün mevcut rakamın oldukça altında kaldığı düşünülüyor.
Çin’deki arz yönlü reform girişimleri sürüyor
Kurumsal borçlanma bir miktar azalsa da hane halkı borçlanması ve diğer borçlanma türlerinde artış görülüyor. Bu da yüksek borçlanmanın ekonominin her alanına yayılması dolayısıyla ciddi bir endişe yaratıyor.
Zengin ekonomilerdeki varlık fiyatlarının yüksekliği ve kar oranlarının azlığı, Çin’i devasa piyasası ve yüksek getirileriyle halen daha çekici bir piyasa kılıyor. Bu açıdan bakılacak olduğunda ülkeye yabancı yatırımın artması konut talebini düşürüp yükselen ev fiyatlarını azaltıcı etki yapabilir. Çünkü Çin’de yatırımlara gitmesi gereken kredilerin birçoğu konut alımlarına (büyük miktarda kullanılmayan boş konutlar da mevcut) gidiyor.
Öte yandan artan yabancı yatırımlar likidite krizi riskini ve de kurumsal sektördeki iflas olasılığını da azaltacaktır. Zira Çin hükümetinin halen daha birçok şirketi kurtarması gerekiyor. Bu nedenle de yabancı yatırımcıların dikkatli olması gerektiği düşünülmekte. En nihayetinde, en azından bu borç yükü ciddi bir şekilde hafifleyene kadar, Çin’li otoritelerden küreselleşme yanlısı politikalarını destekleyen açıklamalar duymak oldukça muhtemel gibi görünüyor.