20 Mart Dünya Mutluluk Günü oysa ülke olarak giderek mutsuzlaşıyoruz! Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı 2016 yılında yüzde 61,3 iken 2017 yılında bu oran yüzde 58’e düştü.
Peki neden mutlu olamıyoruz? Mutlu olmanın sadece dış faktörlere bağlı olmadığını söyleyen Uzm. Psk. Selin Pekşen’e göre mutsuzluğu azaltmak; bireyin sorun çözme becerilerine, sorunlara karşı mücadeleci tavrına ve pozitif bakış açısını her daim korumasına bağlı.
20 Mart tüm dünyada Mutluluk Günü olarak kutlanıyor. Peki, gerçekten mutlu muyuz ya da mutluluk salt bizimle ilgili bir his mi? Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son araştırmasına göre, Türkiye giderek mutsuzlaşıyor. Yalnızca bireysel sorunlar değil yaşanan toplumsal sorunların da kişilerin hayatına yön verdiğine dikkat çeken Uzm. Psk. Selin Pekşen, sanılanın aksine mutlu olmanın yalnızca dış etkenlere bağlı olmadığını, mutsuzluğu azaltmak için sorunlara karşı mücadeleci bir yaklaşım içinde olmanın ve pozitif bakış açısının çok önemli olduğunu vurguluyor.
Pozitif duyguların harekete geçmesine izin verin!
Mutluluğu insanların hissetmek için çabaladığı, pek çok davranışın ardında yatan temel duygulardan biri olarak tanımlayan Uzm. Psk. Selin Pekşen, aile ilişkileri, çalışma koşulları, finansal sorunlar, sağlık sorunları vb. gibi pek çok durumun insanlar üzerinde stres oluşturduğunu, bu stresin de olumlu duyguların hissedilmesinin önüne geçtiğini belirtiyor.
Uzm. Psk. Selin Pekşen’e göre, iş yaşamında problemler yaşayan bir kişi tüm yaşantısının çekilmez bir hal aldığını düşündükçe daha da mutsuz oluyor ve kendisini iyi hissettirecek davranışları yapmayı erteliyor. Bu erteleme ise olumlu duyguların harekete geçmesini engelliyor.
İnsan hayatının doğumdan ölüme kadar geçen sürede çeşitli stresörlerle donatıldığını söyleyen Uzm. Psk. Selin Pekşen, mutsuzluğu azaltmak için çeşitli önerilerde de bulunuyor:
“Dinamik şekilde ilerleyen hayat döngüsünde mutsuzluğu azaltmak bireyin sorun çözme becerileri ve düşünce-duygu-davranış örüntüsüyle ilişkilendirilebilir. Karşılaşılan sorunlara mücadeleci bir tavır takınmak ve soruna yaklaşımınızın pozitif ya da negatif yönlü oluşunun atacağınız adımları belirleyeceğini unutmamak gerekir. İnsanın yaşamında mutlu olabilmesi gereksinim ve isteklerinin karşılanması, doyuma ulaşmasıyla da ilişkilidir. Dolayısıyla zorlu süreçlerden geçiyor olsak dahi yaşantımız için bizi iyi hissettirecek aktiviteler planlamak, bu sürecin atlatılmasında etkin rol oynayacaktır.”
Mutsuzluk mu depresyon mu?
Mutsuzlukla ilişkili olarak günümüzün en önemli ruhsal sorunlarından biri de depresyon. Pekşen’e göre, kısa süreli mutsuzluklar üstesinden gelinemedikçe depresif ruh haline, bu halin devamında ise depresyon dediğimiz hastalığa dönüşebiliyor. Bu nedenle pozitif olmak mutlulukla ilişkili olmakla beraber ruh sağlığımızı korumak için de çok önemli.Kendini bir türlü mutlu hissedemeyen kişilerin ise bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmaları tavsiye ediliyor.