Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi (CESD) tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirildi. “Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri Araştırması”nın sonuçları açıklandı.
Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (CESD) gerçekleştirdiği “Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri Araştırması”nın sonuçları, 20 Mart 2018 Salı günü Cibali Kampüsü’nde düzenlenen, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz, CESD Müdürü Prof. Dr. Volkan Ş. Ediger ile proje çalışanları Prof. Dr. Çiğdem Kentmen Çin, Prof. Dr. Meltem Ucal, Doç. Dr. Gökhan Kirkil ve Yrd. Doç. Dr. Emre Çelebi’nin katıldığı bir basın toplantısıyla paylaşıldı.
CESD farklı bilim alanlarındaki uzmanların yerel, bölgesel ve küresel çapta enerji konusunda disiplinlerarası eğitim ve araştırma faaliyetlerini yürütmek ve ortaya çıkacak bilgi ve değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaşarak toplumun sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunmak amacıyla 2015 yılında Kadir Has Üniversitesi bünyesinde kuruldu.
Merkez geçen yıl 12-27 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiği “Türkiye Toplumunun Enerji Tercihleri Anketi”ni, bu yıl 12-29 Aralık 2017 tarihleri arasında Türkiye nüfusunun genel temsiliyetine sahip 16 kent merkezinde ikamet eden, 18 yaş ve üzeri bin 235 kişi ile yüz yüze görüşülerek tekrarladı. Enerji kamuoyu araştırması Türkiye’nin enerji tüketimi ve politikalarına ilişkin güncel verileri ortaya koyduğu gibi her yıl tekrarlanması nedeniyle zaman içinde görüşlerin nasıl şekillendiği hakkında da bilgi sağlıyor.
Enerji bağımlılığı ve pahalılığı yine en büyük sorunlar, ancak sıralamada farklılaşma var
‘Türkiye enerji sisteminin en önemli sorunu nedir?’ sorusuna 2016’da ankete katılanların yüzde 38,6’sı ‘ithal enerjiye bağımlılık’ yanıtını verirken 2017’de bu oran yüzde 21,8’lik bir kayıpla yüzde 16,8 olarak gerçekleşti. Geçen yıl yüzde 30,8 oranla ikinci sırada yer alan ‘pahalılık’ ise yüzde 11’lik artışla yüzde 41,8’e yükselerek birinci sıraya yerleşti. Öte yandan, geçen yıl sadece yüzde 2,8 oranıyla alt sıralarda bulunan çevre sorunları bu yıl yüzde 13,6 oranında artarak yüzde 16,4 oranıyla üçüncü sıraya yerleşti.
Sorun sıralamasında pahalılığın ilk sıraya yükselmesine rağmen, fiyatları makul bulanların oranı arttı. Geçen yıl, katılımcıların elektrik fiyatlarını nasıl bulduğu sorgulandığında yüzde 85,8 ‘yüksek ve çok yüksek’ cevapları verilirken, yüzde 12,6 elektrik fiyatlarını normal bulduğunu belirtiyordu. Bu yıl yüksek bulanların oranı yüzde 79,8, normal bulanların oranı ise yüzde 19 oldu. Aynı şekilde doğalgaz fiyatları hakkında yöneltilen soruya verilen cevaplar geçen yıl yüzde 64,6 ‘yüksek ve çok yüksek’, yüzde 13,7 ‘normal’ şeklinde iken, bu yıl bu oranlar sırasıyla yüzde 56,5 ve yüzde 19,4 olarak gerçekleşti. Enerjinin ucuz olmasının çok önemli olduğunu düşünenler de yüzde 41,6’dan yüzde 39’a geriledi.
Türkiye’nin en önemli sorunlarında ise ekonomi ön plana çıkarken, demokrasi de sıralamaya girdi. Geçen yılki ankette Türkiye’nin en önemli üç sorunu olarak, eğitim (yüzde 27), iç güvenlik (yüzde 21,9) ve ekonomi (yüzde 15,7) görülürken, bu yılki sıralama ekonomi (yüzde 21,9), eğitim (yüzde 19) ve demokrasi (yüzde 11,9) olarak değişti.
Enerji politikaları seçmenin oy verme eğilimlerini etkilemiyor
Anketin siyasete yönelik en önemli sonuçlarından biri ise, enerjide en büyük sorun pahalılık diyenlerin oranlarının başta AK Parti seçmenleri olmak üzere tüm parti seçmenlerinde artmış olması. Pahalılığı enerji sistemindeki en önemli sorun olarak görenlerdeki artışlar, son seçimlerde AK Parti’ye oy veren seçmenlerde yüzde 12,8 olarak gerçekleşirken, CHP seçmenlerinde yüzde 5,9; MHP seçmenlerinde yüzde 9, HDP seçmenlerinde ise yüzde 2,6 oldu. Geçen yıl CHP ve HDP ilk sıralarda yer alırken, bu yıl AK Parti seçmenlerinin yüzde 41,9 ile pahalılığı en önemli sorun gören en büyük seçmen grubu olduğu görüldü.
Öte yandan, ‘Oy verirken partinizin enerji politikalarını dikkate alır mısınız?’ sorusuna verilen olumlu yanıtlarda da ciddi artışlar gözlendi. ‘Dikkate almam’ diyenlerin oranı yüzde 11,2’lik kayba uğrarken, ‘Biraz dikkate alırım’ diyenlerin oranı yüzde 12,9; ‘Çok dikkate alırım’ diyenlerinki ise yüzde 1,4 arttı.
Ankete katılanların hükümetin enerji politikalarında en başarılı buldukları alanlarda da değişiklikler oldu. Geçen yılki sıralama ‘petrol ve doğalgaz boru hatları’, ‘doğalgaz temini’ ve ‘elektrik üretimi-iletimi-dağıtımı’ şeklinde olurken; ‘enerji fiyatları’ açık ara başarısız bulunanların başında yer alıyordu. Bu yıl ise,’doğalgaz temini’ yüzde 8,1’lik kayba rağmen ilk sıraya yükseldi, ‘petrol ve doğalgaz boru hatları’ yüzde 12,3 azalarak ikinci sıraya düştü. Üçüncü sıradaki ‘elektrik üretimi-iletimi-dağıtımı’ da aynı sırada yer aldı.
Hükümetin enerji politikalarında başarısız bulunanların başında gelen ‘enerji fiyatları’ yüzde 9,5’luk artışla bu yıl da yerini korudu. Geçen yıl seçenekler arasında bulunmayan ‘enerjide özelleştirme’ ise yüzde 49 başarısız ile ikinci sıraya yerleşti. Yüzde 30,8 ile üçüncü sırada başarısız bulunan ‘nükleer enerji politikası’ yerini korudu, 2016’da ikinci sırada bulunan ‘enerji verimliliği ve tasarrufu’ da dördüncü sıraya düştü.
Çevre duyarlılığı da arttı
‘Küresel iklim değişikliğine inanıyor musunuz?’ sorusuna evet cevabı verenlerin oranı yüzde 10 artarak yüzde 77,5’ten yüzde 87,5’ye çıktı. Türkiye’de enerjiden kaynaklanan en önemli çevre sorunu hâlâ hava kirliliği. Bitki örtüsünün bozulması seçeneği yüzde 12,9 gibi ciddi oranda artarak ikinci sıraya yerleşti. 2016’da yüzde 19,8 ile ikinci sırada bulunan insan sağlığı ile üçüncü sırada bulunan iklim değişikliği ise oranları azalarak bir sıra geriledi. ‘Hangisinin küresel ısınmaya en fazla etkisi vardır?’ sorusuna verilen yanıtlardaki sıralama 2016’da şehirleşme, enerji ve sanayi şeklinde iken, 2017’de sanayi (yüzde 43,5), şehirleşme (yüzde 24,9) ve enerji (yüzde 10) oldu.
Yenilenebilir enerjiye destek devam ediyor
Yenilenebilir enerjiye destek 2017’de de devam etti. Geçen yıl ‘Dünyada geleceğin enerji kaynağının ne olacağını düşünüyorsunuz?’ sorusuna verilen ilk üç yanıt yüzde 39,9 oranında güneş, yüzde 22,2 oranında doğalgaz ve yüzde 6,9 oranında nükleer olarak belirlenmişti. Bu sene ise ilk üç yanıt yüzde 33,8 ile güneş, yüzde 14,2 ile bor ve yüzde 12,6’lık oran ile doğalgaz olarak gerçekleşti. Bu yıl ‘Türkiye’nin gelecekteki en önemli enerji kaynağının ne olacağını düşünüyorsunuz?” şeklinde sorulan soruya verilen yanıtlar güneş (yüzde 34,1), bor (yüzde 20,9), doğalgaz (yüzde 14,3), rüzgar (yüzde 8,7), petrol (yüzde 6,3), nükleer (yüzde 4,4) ve hidroelektrik (yüzde 1,7) olarak gerçekleşti.
“Yaşadığınız il sınırları içinde …. santrali kurulmasını ne derece desteklersiniz?” sorusuna verilen yanıtlarda güneş seçeneği yüzde 4,5, jeotermal yüzde 3,2, rüzgâr yüzde 2,5 oranında artarken; nükleer yüzde 6,9, doğalgaz yüzde 6,6, kömür yüzde 4,9, biyoenerji yüzde 4,3, hidroelektrik yüzde 3,6 azaldı. Güneş ve rüzgar enerji santralleri bu yıl daha fazla desteklenen teknolojiler olurken, nükleer ve kömür santralleri ise en az desteklenenler oldu.
Aynı sorunun nükleer santral ile ilgili olanına verilen olumsuz yanıtlar geçen yıl yüzde 49,6 iken bu yıl yüzde 56,8 oldu.Nükleer santrallerin çevre ve toplum sağlığı için tehdit ve riskler içerip içermediğine ilişkin soruya verilen yanıtlar ise geçen yıl yüzde 65,4 iken bu yıl yüzde 53,3 olarak gerçekleşti.
Öte yandan, “Maliyetleri aynı ve kolaylıkla erişilebilir olsalardı, hangisini evdeki enerji ihtiyaçlarınızı karşılamak için kullanmayı tercih ederdiniz”sorusuna verilen yanıtlarda ise, doğalgaz yüzde 62,5’ten yüzde 48,5’e düştü. Güneş yüzde 21’den yüzde 29,9’a, rüzgâr da yüzde 6,2’den yüzde 9,9’a yükseldi.
En fazla tüketilen enerji türlerinde değişiklik
Araştırma kapsamında evlerde tüketilen enerji türleri ve bunlara ayrılan bütçeler de sorgulandı. 2016’da ankete katılanların yüzde 50,1’si parasal olarak en çok elektrik, yüzde 38,7’u ise en çok doğalgaz kullandığını belirtmişti. Bu yıl bu enerji türleri yer değiştirerek, doğalgaz yüzde 8,2 oranında arttı, elektrik yüzde 11,3’lük düşüşe uğradı. Kömür ise yüzde 1,8’lik bir artış gösterdi.
Geçen yıl evde en fazla tüketilen enerji türüne katılımcıların yüzde 30,3’ü aylık 100-150 TL arası, yüzde 20,3’ü aylık 50-100 TL arası harcama yaptığı söylendi. Yüzde 28,6 ise her ay 200 TL’nin üzerinde fatura ödediğini kaydetmişti. Bu yıl,1 51-200 TL arasındakilerde yüzde 7,2, 200 TL ve üzerindekilerde ise yüzde 8,8 oranında artışlar gözlendi. Bu durum tüketicilerin bu yıl doğalgaza ödedikleri miktarlarda artış olduğunu ortaya koydu.
Halk enerjiye en çok ısınma ihtiyacı için para harcıyor. Geçen yıl enerji tüketiminde ısınma yüzde 65 ile ilk sırada yer alırken, yüzde 22 ile aydınlatma ikinci sırada yer alıyordu. Bu yıl bu enerji türleri yaklaşık değerlerle yerlerini korudular.
2016 yılında ankete katılanların yüzde 53,7’si doğalgaz, yüzde 24,9’u kömür, yüzde 12,4’ü ise odun ile ısınma ihtiyacını karşılıyordu. Bu yıl ise doğalgaz yüzde 52,2, kömür yüzde 21,1 kömür, odun yüzde 15,1 olarak gerçekleşti. Diğer yandan, evlerde kullanılan sıcak su yine en çok doğalgaz ile sağlanıyor. Geçen sene sıcak su sağlamada doğalgaz yüzde 51,8 ile birinci, elektrik yüzde 26 ile ikinci sırada yer alıyor. Yüzde 11,5’lik bir kesim ise sıcak suyunu güneş enerjisinden elde ediyordu. Bu yılki oranlar doğalgazda yüzde 51,1, elektrikte yüzde 27,2, güneşte ise yüzde 10,7 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl arabalarda en çok tercih edilen yakıt sırasıyla; yüzde 41,1 oranında dizel, yüzde 29,9 oranında otogaz ve yüzde 28,8 oranında benzindi. Arabası olan katılımcıların yüzde 24,9’u her ay 100 ila 200 TL arasında yakıt masrafı yapıyordu. Bu yıl ise dizel yüzde 40,8, otogaz yüzde 32,8, benzin yüzde 22,2 olarak gerçekleşti ve elektrik (yüzde 1) ile hibrid arabalar da (yüzde 0,4) sıralamaya girdi. Harcamalar ise, 100-200 TL arasında yüzde 25,4 oldu. 400 TL ve üstü harcamalar ise geçen yıl yüzde 14,9 iken bu yıl yüzde 21,4 oldu. Bu yıl ankete yeni eklenen soruya verilen yanıtlardan ise, ailelerin ortalama toplu taşıma giderinin en fazla 51-100 TL (yüzde 18,5), 101-150 TL (yüzde 16,6) ve 50 TL altı (yüzde 15,4) olduğu anlaşıldı.
Evlerin yüzde 66’sında ısı yalıtımı yok
Araştırma kapsamında ortaya çıkan önemli verilerden biri de ısı yalıtımıyla ilgili. Ankete katılım sağlayanların geçen yıl yüzde 65,2’si bu yıl ise yüzde 66,4’ü evlerinde ısı yalıtımı olmadığını belirtti. Soruları cevaplayanlardan yüzde 34,2’lik bir kesimin geçen yıl evlerinde ısı yalıtımı bulunurken, bu yıl bu oran yüzde 32,1 oldu. Anketin bu konuya ilişkin en önemli sonuçlarından biri, bu yıl da evlerde bulunan ısı yalıtımı oranının gelir ve eğitim düzeyiyle bağlantılı olmasıydı.
Enerji projeleri yeterince bilinmiyor, enerji ithalatında Azerbaycan destekleniyor
Rusya’dan başlayıp Karadeniz üzerinden Türkiye’ye aktarılması planlanan doğalgaz boru hattı projesi ‘Türk Akımı’nın bilinirliğinin de sorgulandığı araştırma sonucunda, geçen yıl yüzde 92,2’lik bir kesimin proje hakkında hiç bilgisi olmadığı gözlemlendi. Bu yıl bu oran yüzde 67,9’a düştü. Öte yandan ilk defa bu yıl ankete dahil edilen projelerden TANAP için yüzde 76,3; Akkuyu Nükleer Santrali içinse yüzde 52,4 oranında olumsuz yanıtlar alındı.
Katılımcılara Türkiye’nin enerjiyi en fazla hangi ülkeden almasını tercih ettiklerini söylediler.
Sorulduğunda geçen yıl yüzde 42 ile Azerbaycan birinci, yüzde 19,6 ile Rusya ikinci sırada yer alıyordu. Bu yıl, Azerbaycan yüzde 44,1 oranla ilk sırayı korurken, Rusya yüzde 8,8’lik payla dördüncü sıraya düştü. “Kendimiz üretelim” diyenler (2016’da yüzde 2,8, 2017’de yüzde 16,2) ve “Ucuz olandan alınsın” diyenler (2016’da yüzde 0,6, 2017’de yüzde 10,1) ikinci ve üçüncü sıraya yükseldi.