Devlet Bahçeli’ye göre madem başkanlık sistemi Türkiye’yi bölünmeye götürecek; madem özerkliğe federasyona sebep olacak; madem Kürdistan’ın kurulmasına neden olacaktı… O zaman Bahçeli, neden başkanlığın en ateşli savunucusu oldu?
Devlet Bahçeli neden Başkanlık Sistemi’nin en ateşli savunucusu?
Türk siyasetinde kimin eli kimin cebinde belli değil. Dün başa bir şey söyleniyor, bugün başka… Süleyman Demirel boşuna söylememiş, ‘siyasette 24 saat uzun bir süre’ diye…
Hakikaten de öyle… Devlet Bahçeli bile, siyaseten bir anda nasıl döndü anlamadık. Bahçeli, MHP’nin kurumsal kimliğine zarar vermenim ötesinde partinin bugün yok olmasına yönelik adımlar atmıştır. Çevresine aldığı sözde hocalarla hem partinin altına dinamit koymuş hem de siyasetin kirlenmesine maalesef olanak vermiştir.
“Sözde hoca” diyorum; çünkü akademik bir kültür almış ve bu kültürle yoğrulmuş bireyler, halkın gözüne baka baka yalan söylemez, söyleyemez! Ama, burası Türkiye ise her şey oluyor işte.
Devlet Bahçeli’nin önderliğinde MHP, dümeni kitlenmiş bir gemi gibi yol alıyor. Nereye, ne zaman vuracağı da bilinmiyor! Özünden kopmuş bir MHP’nin bundan sonra soluğu nerede alacağını görmek zor olmasa gerek.
Evet, Devlet Bahçeli siyasetin şaşkınlığını yaşıyor. Şimdi şöyle bir geçmişi anımsayalım…
AKP ile MHP’nin Cumhur ittifakı
Yakın geçmişte “AKP ile MHP ittifak kuracak” diye bir şey söylense idi, “ne diyor bu adam yahu” diye adamı Erenköy’e götürüp misafir eder ve uzun süre gözlem altında tutarlardı…
Ama, işte siyaset böyle bir şey… ‘Olmaz, olamaz’ denileni olduruyor; “yapmaz, yapılmaz” denileni yaptırıyor…
Geçmişte AKP, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nden bahsediyordu; Devlet Bahçeli ve MHP karşı çıkıyordu…
Öcalan’ın mektubu Diyarbakır’da okunuyordu; Bahçeli “kepazelik” diyordu…
Mesut Barzani, AKP tarafından Ankara’da ağırlanıyordu; “utanç verici” diyordu…
AKP, bugünkü “yaylalar”ı söyleyen, çiğ köfteci İbrahim Tatlıses ile “işgalci TC” diyen Şivan Perver’i “Megri megri” denen türküde birleştiriyordu; Bahçeli “rezalet” diyordu…
“Ne mutlu Türküm diyene!” tabelaları; banka, kaymaklık, hastane isimlerinden önce gelen “TC”ler kaldırılıyordu; Bahçeli “aymazlık” diyordu…
Bunların ötesinde “Başkanlık Sistemi” için; “Türkiye’nin bölünmesidir”; “federasyona, özerkliğe giden süreçtir” diyen Devlet Bahçeli bugün başkanlık için nefer oluyor; başkanlığın en büyük savunucusu oluyor…
Bahçeli’ye göre başkanlık sistemi, Kürdistan’a giden süreç ise; Bahçeli, bugün başkanlığın neden en büyük savunucusu?! Acaba diyorum, 2019’dan sonra AKP ile Bahçeli bu sürecin önünü açar mı? Milliyetçi dediğimiz Devlet Bahçeli bu süreçte bir oyun mu oynuyor; yoksa küresel oyunun bir parçası mı?!
Madem bunlar oluyor… “Başkanlık madem bölünmeye götürecek, o zaman Devlet Bahçeli ile birileri arasında perde arkasında bir anlaşmaya mı varıldı?” demekten kendini alamıyor insan!..