Yargıtay vermiş olduğu flaş karara göre artık eşinden boşanmış olan bir kadın, velayetini aldığı çocuğuna ‘kendi soyadının verilmesini’ Aile Mahkemesi’nden talep edebilecek.
Bu kararı Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, sosyal medya hesabından “Tarihi kararımız” diye duyurdu.
‘Anne soyadı’ konusunda hukuki süreç nasıl gelişti?
Annenin soyadı talebi ile başladı:
Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi’nin kararıyla eşinden boşanıp çocuğunun velayetini alan anne Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, velayeti kendisinde bulunan çocuğuna boşandığı eşinin soyadı yerine kendi soyadının verilmesini 24 Şubat 2012 tarihinde talep etti. Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi önce 16 Nisan 2012’de aldığı kararla 21 Haziran 1934’ten beri yürürlükte olan 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadını alır” ifadesinin AYM’nin 8 Aralık 2011 tarihli kararıyla feshedilmesi gerekçesiyle kabul etti.
İlk derece mahkemesi kabul etti, karar temyizde reddedildi
Karar temyize götürüldü. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 6 Haziran 2012 tarihinde “doğru nesepli çocuğun; babanın (ailenin) soyadını taşıyacağı, boşanma ve ölüm üzerine velayetin annede olmasının soyadında herhangi bir değişikliğe neden olmayacağı, babanın soyadı ve çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı, usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek bir kararla değişmedikçe çocuğun soyadının da değişmeyeceği” hükmünün yer aldığı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 321. Maddesini gerekçe göstererek kararı bozuldu.
Bireysel başvuru hakkı kullanıldı
Kararın bozulmasının akabinde Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma kararını gerekçe göstererek, 24 Eylül 2012’de davanın reddine karar verdi. Anne, bu kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesince 17 Ocak 2013’te onanması ve kararın düzeltilmesi talebinin yine aynı Dairenin 8 Nisan 2013 tarihli kararıyla reddedilmesi ve kendisine red kararının 3 Mayıs 2013’te tebliğinin akabinde 20 Mayıs 2013’te AYM’ye bireysel başvuru hakkını kullandı.
AYM tarafından 2015 yılında verilen gerekçeli kararda, 2525 Sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesinin 2 fıkrasının AYM tarafından feshedilme gerekçesine atıfta bulunularak, kadın ve erkeğin evlilik süresince evliliğin sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları gerektiğine ilişkin uluslararası sözleşme hükümlerine işaret edilmişti. Gerekçeli kararda ilgili maddenin, eşlerin, evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda oldukları, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını seçme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete göre ayrım yapılması sonucunu doğuracağı, bunun da Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerine aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptal edildiğinin altı çizilmişti.
Ve hukuk mücadelesinde haklı sonuç: Anne soyadı ile ilgili Yargıtay kararı
Son tahlilde ise üç yıl boyunca süren bu hukuki mücadele sürecinin ardından; anne soyadı ile ilgili son karar Yargıtay tarafından verildi. Emsal olarak gösterilerek pek çok boşanan annenin kendi soyadını çocuğuna verebilmesinin önünü açan 9 Nisan 2018 tarihli bu kararda; “Boşanmış kadın velayeti kendisine verilmiş olan çocuğuna ‘kendi soyadının’ verilmesini velayet hakkına dayanarak Aile Mahmesi’nden isteyebilir” ifadesi kullanıldı.
Bu kararı Yargıtay 2’nci Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, sosyal medya hesabından “Tarihi kararımız” diye duyurdu.