İş dünyasında şişman olduğu gerekçesiyle işten kovulan, seyahatlerde çift koltuk parası ödeyen, obezitenin sebep olduğu sağlık sorunları yaşayan ve hareket kısıtlılığı olan kişiler, engelli midir? Obezite bir engel midir sorusunu tartışan tıp dünyasına cevap, Avrupa Birliği Adalet Divanından geldi.
Avrupa Birliği Adalet Divanı çocuk bakım hizmetlerinde görevli obez bir kişinin işten çıkartılması sonucu açılan davada, obeziteyi; sağlık sorunlarına yol açarak, engelliliğe sebep olan bir durum olarak niteledi. Seyahat kuruluşları da morbid obeziteyi (Ölümcül hastalıklara sebep olacak kadar obez olmak) bir engellilik kabul ederek, fazla ücret talep edilemeyeceğini ifade etmeye başladılar.
Obezitenin bir engel olup olmadığını açıklayan Lotus Obezite Cerrahi Merkezi kurucusu; Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül; obez olmanın bir tercih meselesi olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Obez olmak bir tercih meselesi değildir, aksine obezite ciddi sağlık sorunlarına yol açan bir hastalıktır. Toplumsal önyargılardan uzaklaşarak, obez insanların günlük hayatta karşılaştıkları güçlüklere anlayış göstermeliyiz. Sanılanın aksine obezitenin tedavisinde az yeme iradesi göstermek ve daha çok spor yapmak yeterli olmuyor.
Obezite genindeki bozukluğun etkilerini göstermek üzere yapılan bir deneyde, iki kobay aynı miktarda ve aynı kaloride beslenmesine rağmen, obezite geninde bozukluk olan diğerinin 2,5 katı ağırlığa ulaşıyor. Obezitenin kalıtsal geçişini inceleyen aile çalışmaları ise obezitenin yaklaşık %50 oranında genetik geçişli olduğunu gösteriyor. Bu oran, meme kanserinin genetik geçişinin %25-56, kalp hastalıklarının %34-53 oranında olduğu ile kıyaslanırsa, gerçekten korkutucudur.
Toplumda bir kişi şeker hastası olduğu için nasıl yadırganmıyorsa, obez olduğu için de yadırganmamalıdır. Obezite; kalp hastalıkları, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, yüksek tansiyon, safra kesesi taşları, karaciğer yağlanması, reflü hastalığı, idrar kaçırma, kireçlenme gibi eklem rahatsızlıklarının yanı sıra, kanser gibi 30 dan fazla sağlık sorununa sebep olur ve hareket kısıtlılığına yol açar. İşte bu yüzden bir engellilik halidir.”
Diyet ve spor ile kilo vermek mümkünken, bu tavsiyeyi uygulamak neden bu kadar zordur?
Diyet ve spor ile kilo vermek mümkünken, bu tavsiyeyi uygulamanın neden bu kadar zor olduğunu açıklayan Op. Dr. Kaplan Baha Temizgönül; “3-5 kilo fazlası olanların bu kilolardan diyet ve egzersizle kurtulmaları nispeten kolay. 30- 40 kilo fazlası olanlar için ise maalesef diyet ve egzersiz sonuçları o kadar yüz güldürücü olmuyor.
Aşırı kilolu kişiler dönem dönem yaptıkları diyetlerle 15-20 kilo verip uzun dönemde bunları tekrar alabiliyor. Buna Yo-yo etkisi deniliyor. Aşırı kiloluların diyetle kilo vermesi ve verilen kiloyu geri almadan sağlıklı bir yaşam sürdürmesi 3-5 kilo fazlası olanlara göre çok daha zordur. Bilimsel çalışmalar, aşırı kilolularda uzun dönemde diyetin başarı şansının %3 olduğunu ortaya koyuyor.
Aşırı kilolu kişiler için obezitenin mide balonu gibi ameliyatsız zayıflama yöntemleri tedavisi ve mide küçültme ameliyatı gibi tedavileri mevcuttur.
Obezite cerrahisinde kilo verme miktarı daha fazla ve hızlıdır. Burada unutulmaması gereken obezite cerrahisi herkes için değildir, aşırı kiloları nedeniyle hastalıkların baş gösterdiği küçük bir hasta grubu ve çok aşırı kilolu kişiler için bir çözüm seçeneğidir. Her halükarda aşırı kilolu kişilerin de en az 6 aylık bir diyet döneminden geçmesi gerekmektedir. Diyete ve spora rağmen zayıflayamayanlarda gündeme gelebilir.
Şunu özellikle vurgulamak istiyorum ki maalesef ameliyattan sonra kilo alımı görülebiliyor. Mide küçültme ameliyatı gibi ameliyatlardan sonra kilo almamak için diyetisyen ve psikoloğun, obezite cerrahı ile birlikte çalışması gerekir. Bir obezite cerrahisi ekibinin uzun süreli takibi önemlidir” dedi.