Paul Lafargue; Karl Marx’ın damadı. Çalışmanın kölelik olduğunu en çarpıcı şekilde dile getiren bir düşünce ve eylem adamı. Sadece yaşarken söyledikleriyle değil ölüm tercihiyle de iz bırakanlardan.
1842 yılında Küba’da dünyaya gelen ve çocukluğunu orada geçiren Paul Lafargue 11 yaşındayken ailesi ile birlikte Fransa’ya göç etti.
Gençlik yıllarında düşünsel ve eylemsel faaliyetlerde bulunan Paul, çeşitli fikir adamlarından etkilendi. Kendisi için dönüm noktası ise ünlü ekonomist ve filozof Karl Marx ile tanışması oldu.
Zira bu tanışma, Paul’e düşünce yolculuğunda katkı sağlayacağı gibi hayatının aşkı ile de tanışmasına fırsat verdi. Karl Marx’ın kızı Jenny Laura ile tanışıp aşk yaşadı. Birliktelikleri 1866 yılında evlilik ile sonuçlandı.
Tıp eğitimi almakta olan Paul Lafargue muhalif kişiliği ve kral karşıtlığı nedeniyle eğitim hayatına bir süre Londra’da devam etmek sorunda kaldı.
Laura ile dünyaya getirdikleri 3 bebeğin de hayata göz yumması, hayatlarında travmatik bir döneme neden oldu.
Siyasal faaliyetlerde de bulunan Paul, Fransız Sosyalist Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı. Hayat felsefesinden izler taşıyan eserler kaleme alarak etki yaratmayı başardı.
Paul ve Laura’nın ölüm şekilleri de son derece sansasyonel oldu. Yaşlılığın fiziksel yıkımını çekmemek için 70 yaşına basmadan önce kendisini öldürmeye karar veren Paul, Laura’yı da ölüme ikna etti. Tarihler 1911 yılının Kasım ayının 26’sını gösterirken intihar ettiler.
Tembellik Hakkı
Paul Lafargue denildiğine ilk akla gelen eseri şüphesiz ki Tembellik Hakkı. Tembelliğin özgürlüğün bir parçası olduğunu savunan ve insanların tembellik yapma haklarının olduğunu belirten Tembellik Hakkı, etkileyici bir sistem ve toplum eleştirisi yapıyor.
Eserinde sistemin insanları baskı altına sokan ve kölelik düzenine uymaya zorlayan çalışma şekillerini dikte ettiğini belirten Paul Lafargue tembellik üzerine hiç edilmemiş sözler ederek farklı noktalara dikkat çekiyor.
Tembelliğe aşağılayıcı gözle bakılmasının yanlışlıklarını dile getiren eser, tembelliğin bir var oluş gerekliliği olduğunun altını çiziyor.
Çalışma Hakkı’nın Çürütülmesi alt başlığını taşıyan Tembellik Hakkı, kapitalist sistemin yaşamaya zorunlu kıldığı hayata sistem dışından bakmayı başaran bir eser olarak Lafargue’yi günümüzde de anmamızı sağlıyor.