Evrim sadece bir teori ise neden bu kadar ciddiye alıyoruz?

Değişim sadece bir insanın yaşamı boyunca değil, nesiller boyunca durmadan devam ediyor. Evrim Teorisi yalnızca bir teoriden ibaretse neden bu kadar ciddiye alıyoruz?

Evrim sadece bir teori ise neden bu kadar ciddiye alıyoruz ?

Canlıların sürekli bir değişim içinde olmaları doğanın vazgeçilmez bir döngüsü. Bu değişim sadece bir insanın yaşamı boyunca değil, nesiller boyunca durmadan devam ediyor. Bu durumu “evrim” olarak adlandırabiliriz. Yani aslında evrim, bilimsel bulgular ve doğal dengeler ile harmanlanmış, işleyen ve evren var oldukça işlemeye devam edecek olan bir süreç.

Bu süreci Darwin’in Evrim Teorisi sayesinde anladık ve gelişen bilim dünyası sayesinde hakkında daha fazla şey öğrenmeye devam ediyoruz. Peki bu Evrim Teorisi sadece bir teori ise neden onu bu kadar ciddiye alıyoruz?


Evrim Teorisi nasıl gelişti?

Evrim, bilim tarihi boyunca en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. İlk olarak Aristo’nun her canlının “aktif öz” sonucu yaratıldığı görüşü ile başlamış, 17-18. yüzyıllarda Redi ve Pastör’ün canlının yoktan var olamayacağını ancak başka canlılardan meydana gelebileceğini kanıtlaması ile devam etmişti. Fakat bu görüş ortaya “Her canlı başka bir canlıdan meydana geldiyse, ilk canlı nasıl meydana geldi?” sorusunu çıkarttı. Bu sorgulama sayesinde evrim ve evrim teorisi ile ilgili ilk merak tohumları ekilmiş oldu.

Dünyamızda canlıların yaşam belirtisi göstermesi yaklaşık 3.8 milyar yıl öncesine dayanıyor. Evrimin dinamik bir olgu oluşu da bu durumdan ileri geliyor. Evrende o kadar da eski olmamakla beraber, bir çok farklı dönüşüme maruz kalarak günümüze kadar ulaşmayı başarmışız.

Bugün yeryüzünde farklı yapıda ve görünüşte en önemlisi de farklı evrimsel yaşta milyonlarca canlı yaşamaktadır. Canlılar olarak geçirdiğimiz dönüşümü gözler önüne seren en büyük kanıt ise fosiller.

Fosiller incelendiğinde, günümüzde yaşayan canlıların, bir zaman yaşayan canlılara pek benzemediğini açıkça gösterir. Dünya tarihi  içinde yapılan küçük bir zaman yolculuğunda, eski dönemlerden yenilerine doğru ilerlerken, en basit canlıların zaman içerisinde daha karmaşık yapılanmalar gösterdiklerini ya da tam tersi durumları görmek mümkündür.

Fosillerin gösterdiği önemli kanıtlar ise, türlerin ya zaman içinde bir türden ötekine dönüştüğü ya da türünün devamını getiremedikleri ve sonucunda tükendikleridir. Bu durumun en güzel örnekleri dinozorlar ve bazı balina türleridir. Dünyadan tamamen silinmiş olmalarına rağmen onların günümüzdeki bazı canlılar ile akraba olduklarını biliyoruz.

Bu süreci Darwin'in Evrim Teori'si sayesinde anladık ve gelişen bilim dünyası sayesinde hakkında daha fazla şey öğrenmeye devam ediyoruz. Peki bu Evrim Teori'si sadece bir teori ise neden onu bu kadar ciddiye alıyoruz ?

Darwin ne anlatmak istiyordu?

Asla durmayan bu süreci anlayabilmek için teoriler üretiyoruz. Evrim Teorisi de bu sebeple ortaya çıkmış teorilerden biridir. Charles Darwin’in bu teorisi, Galapagos Adalarında ispinozların gagalarının adadaki besinleri rahat tüketebilmek için kusursuzca şekil aldığını görmesi üzerine ortaya çıkmıştır.

İspinozları yakından incelediğinde, bazılarının adadaki yemişlerle beslediği, bu sebeple gagalarının kısa ve güçlü olduğunu, bazılarınınsa bu yemişlere ihtiyaç duymadığından gagalarının büyük ve uzun olduğunu keşfetti. Bu adadaki ispinozlar Güney Amerika ve Güney Afrika’daki ispinozlardan farklıydı.

Bu kuş türü Güney Amerika ve Güney Afrika’dan göç etmiş olmalıydı. İşte bu noktada önemli bir şey fark etti; Görünüşe göre tek bir ispinoz türü Galapagos Adalarına dağılıp, yerleştikleri adanın koşullarına göre evrimleşmişti.

Bunun üzerine Darwin uzun yıllar boyu, bir türün bulunduğu ortama göre evrimleşmesinin sebebini araştırdı. Tüm dünyayı karşısına alacağı “Türlerin birden yaratılması mümkün değildir. Yaratılış kademeli olarak evrimleşme sonucu meydana gelmiştir” görüşü bu araştırmalarının sonucu ortaya çıkmaya başlamıştır.

Tüm uğraşları ise, bugün hala geçerliliğini koruyan, doğada gözlemlenen dönüşüm ve değişimleri anlamamızı sağlayan Evrim Teorisini geliştirmesini sağlamıştır.


Neden “Evrim Teorisi” diyoruz?

Darwin’in anlatısının adında “teori” sözcüğünün geçmesi, yorumlayanları çoğunlukla algısal olarak yanıltabiliyor. Bir görüşü teori olarak adlandırmak onu kanıtlanmamış, sağlam verilere dayanmayan ve bilimsel nitelik taşımayan bir fikir olarak görebilmemize neden olabiliyor.

Bunun tam aksine teoriler zaten var olduğu bilinen, doğruluğu çoğunlukla kanıtlanmış bilimsel veriler içeriyor ve aynı zamanda bu verilerin açıklanabilmesi için kullanılıyor. Bu sebeple evrim teorisi de sadece bir teori değil aynı zamanda bilimin gerçeklerini açıklamak için bir araçtır.

Bir şeyin neden, nasıl, hangi koşullarda gerçekleştiğini anlamak için araştırmalar ve testler yaparız, sonucunda bir hipotez hazırlarız. Hipotezi de test etmeye, bilimsel bulgularla desteklemeye devam ederiz. Her bir testten başarıyla geçiyor ise güçlenir ve gelişir. Fakat bilim bir bilgiyi, “doğrulamak” değil “yanlışlayabilmek” üzerine kurulu olduğundan, hipotez doğru da olabilir yanlışta. Yanlış olduğunu gösteren tek bir bulgu hipotezi geçersiz kılar.

Bunu evrim teorisine bağlayacak olursak, evrim teorisi yok edilemediği, karşısına kendisinden daha doğru bir teori konulamadığı sürece, her gün yeni bulgularla desteklenerek bir hipotez olmaktan çıkıp teori haline geldi. Fakat hala onun için “Yanlış mı?” sorusunun cevabı hem ‘evet yanlıştır’ hem de ‘hayır doğrudur’ olacaktır.

Evet yanlıştır diyebiliriz; çünkü her teori çürütülebilir yenisi üretilebilirdir.

Hayır doğrudur diyebiliriz; çünkü yıllardır bilimsel bulgularla desteklenen, gelişmeye devam eden, bir sürü sorgulamaya cevap olmuş bir teorinin yok edilmesi oldukça zordur.

Dolayısıyla soru evrim teorisi olduğunda cevabım ‘hayır doğrudur’ olacaktır.

Bu teoride elbette ki evrimi tam olarak açıklamakta ve evrenin döngüsünü anlamakta henüz çok yetersizdir. Yanlış kısımları doğruları ile değiştirildiğinde ve eksikleri giderildiğinde, yine de yeni bir teori olmayacaktır.

Tıpkı Newton’ın Yerçekimi Teorisi’nin, Einstein’ın Görelilik Kuramı ile doğru fakat yetersiz olduğunun ortaya çıkması gibi evrim teorisinin de yetersiz olduğunu gösterecek teoriler ortaya atılabilir. Böyle bir yeni teorinin var olması, Darwin’in teorisini geçersiz kılmayacağı gibi, yeni teorinin ondan beslenerek gelişmiş olduğunun bir göstergesi olacaktır. Çünkü Newton’ın teorisi olmasaydı muhtemelen Einstein’ın teorisi de bu kadar kusursuz olamayacaktı…

Evrim asla durmayacak

Evrimi diğer bilimsel süreçlerden ayıran en temel özellik, çok fazla gözleme ve çok geniş bir döneme dair bilgi birikimine ihtiyaç duymanızdır. Bu konuyu anlayabilmek ve anladıklarınızı aktarabilmek için nesiller, türler, evren mekanizmaları gibi konulara hakim olmak gerekir.


Her an görebildiğimiz ve nasıl var olduklarını bildiğimiz şeyleri sorgulamayız. Örneğin bir kalemin nasıl yapıldığını büyük bir merakla incelemeyiz. Yine aynı şekilde bir elmanın nasıl olgunlaştığını da. Oysa evrim içinde her saniye bulunuyor, her anına şahitlik ediyor olsak dahi, sürekli değişen ve dönüşen bir olgu oluşundan ötürü sorgulanmaya her daim açıktır.

Charles Darwin’in günlüğü