Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, yabancı ve yerli bilim insanlarının Marmara Denizi’nde 7’den büyük bir depremi beklediğini açıkladı. Ersoy, bu depremin beraberinde yıkıcı bir tsunaminin oluşabileceğini ifade etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen “İstanbul’un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Çalıştayı” başladı. Çalıştayın açılışına katılan Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7’den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabilir.” dedi.
En kötü senaryoya göre deprem büyüklüğü 7,7’ye varabilir!
Ersoy, olası İstanbul depremine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7’den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabilir. En kötü senaryoya göre deprem büyüklüğü 7.7’ye bile varabilir.
Elbette ülkemizde büyük deprem oluşturabilecek pek çok fay kuşağı bulunmaktadır. Ama nüfus, yapı, finansal yoğunluk açısından Marmara’yı daha çok konuşmamız gerektiği bir gerçektir. Bu yüzden Marmara’daki deprem sorunu bir milli güvenlik sorunu gibi el alınmalıdır.”
İklim değişikliği etkileri
Ersoy, ilklim değişikliğine dikkat çekerek, “Değişime bağlı olarak yaşanan aşırı kış ve yaz koşulları, şiddetli fırtına ve hortumlar, sel ve su baskınları, heyelan ve toprak kaymaları artık şehirlerimizde sıkça yaşanan sıradan olaylar haline gelmiştir.
Bunlar doğal kaynaklı değil, insan kaynaklı şehir afetleridir. Son günlerde İstanbul’un bazı ilçelerinde yaşanan toprak kaymalarında tek suçlu olarak ilan edilen şiddetli yağışlar kötü mühendislik örneği defolu inşaatları ifşa etmiştir” şeklinde konuştu.
Türkiye ve İstanbul afetlere ne kadar hazır?
Ersoy’un ardından söz alan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, AFAD’ın tek başına çok fazla “Türkiye ve İstanbul afetlere hazır mı?” sorusuyla muhatap olduğunu belirterek, “Bu soru tek başına AFAD’ın cevaplayabileceği bir şey değil. Bu soru İstanbul’da yaşayan her bireyle, her bir kurumla, özel sektörle, hep beraber açıklamamız gereken bir soru.
AFAD olarak müdahale konusundaki kapasitemizi 1999 yılına göre çok ileriye taşıdık, çok iyi bir yere geldik. Ancak afet yönetimi dediğimiz şey sadece arama, kurtarmadan ibaret değil. Arama, kurtarma bundan 30-40 önceki yapının önem verdiği bir kavram. Kentsel dönüşüm, şehirlerin dönüşümü, bireylerin eğitim, ilkyardımın yaygınlaştırılması ulaşımın sağlanması gibi konular tamam olduğunda ancak o zaman tam olarak hazırız diyebiliriz.
Afet yönetimi birlikte çalışmayı gerektirir. Bugünden dantel gibi öreceğiz biz bu çalışmayı ki, en sonunda istediğimiz yere varabilelim. Afet yönetimi bitmeyen bir süreçtir. Afet yönetimi birbirini tekrarlayan stratejik planlar gibidir. Yaparsınız, ilerlersiniz, sonra tekrar kontrol eder bir daha baştan planlamaya başlarsınız. İnsanoğlu tabiatla, yeryüzüyle beraber yaşamayı öğrenmek zorunda” diye konuştu. (Hürriyet/DHA)