Uzun süren sabah katılığı iltihaplı romatizma belirtisi olabilir!

El eklemleri başta olmak üzere sabahları bir saati aşan eklem katılığı ve tutukluğu sanıldığı gibi sadece yaşlanma belirtisi olmayabilir. Uzun süren sabah katılığı iltihaplı romatizma belirtisi olabilir!

Uzun süren sabah katılığı iltihaplı romatizma belirtisi olabilir!

Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Özgöçmen, bu belirtilerin başta romatoid artrit olmak üzere iltihaplı eklem hastalığının habercisi olabileceğini kaydederek, önemli bilgiler paylaştı.

Sabah katılığı ya da sabah tutukluğu; el, el bileği, ayak eklemleri, dizler ve özellikle bel olmak üzere omurganın farklı bölgelerinde ağrıyla birlikte hareketlerde kısıtlılık ve tutuklukla kendini gösteren bir sorundur.

 Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Özgöçmen, birçok kişinin bu şikayetleri “artık yaşlanıyorum, sabahları rahat kalkıp hareket edemiyorum” diye yorumladığını ifade ederek, eklemlerde oluşan sertlik ve tutukluğun tek başına yaşlanmadan kaynaklanmayacağını söyledi. Özgöçmen, konuyla ilgili şu bilgileri verdi;


Eklemlerde sabah katılığı süresi önemlidir

Yaşlılıkla birlikte eklem kıkırdağında sıvı içeriği azalmaya ve serleşmeye başlar, eklemlerin örtücü yüzey hücrelerinin ürettiği kayganlaştırıcı sıvı miktarı azalır. Eklem çevresindeki zayıflamış kaslar, eklem kapsülü ve bağlar özellikle geceleri daha da sıkılaşır.

Sabahları hissedilen katılık ve tutukluluk, 10-15 dakikalık bir süreçtir ve hareket etmekle ve eklem ve kasların ısınmasıyla kaybolur. Bununla birlikte eklemlerde kireçlenme olarak tanımlanan dejenere edici eklem hastalığı osteoartrit veya şişlik ve yangıyla karekterize “romatoid artrit” gibi hastalıklarda sabah katılığı önemli bir bulgudur.

Romatoid artrit başta olmak üzere iltihaplı eklem hastalıklarında en önemli belirtilerilerden birisi el ve el-bilek eklemlerinde sabahları bir saati aşan eklem katılığı ve tutukluktur. Romatoid artrit eklemlerde ileri derecede deformasyona sebep olabilen, akciğerler, böbrekler, gözler, kalp-damar sistemi gibi organ ve sistemleri de tutabilen bir hastalıktır.


İltihaplı omurga hastalığı kamburluğa götürebilir

Bel ve boyun ağrıları kas iskelet sisteminin sık ve önemli rahatsızlıkları arasındadır. Nüfusun yaklaşık yüzde 80’inin tüm yaşamı boyunca en az bir kez bel ağrısı deneyimi yaşadığı düşünülmektedir. Akut bel ağrılarının en sık nedenleri omurga yapılarının zorlanması, incinmesi, ve fıtıklaşma gibi mekanik nedenlere bağlı olabilmektedir. Kronik “uzamış” bel ağrılarında ise mekanik nedenlerin yanında iltihaplı omurga hastalıklarının da önemli bir neden olduğu bilinmektedir.

Omurganın iltihaplı hastalıkları içerisinde başlıca hastalık olarak “ankilozan spondilit” sayılabilir. Ankilozan spondilit, özellikle omurga ve leğen kemiği eklemlerini tutan ve ileri dönemlerde hastalarda kamburlaşma ve çeşitli omurga eğriliklerine neden olabilen bir iltihaplı romatizmal hastalıktır. Ankilozan spondilit, toplumda her 200 kişiden 1’ininde görülebilir ve hastaların büyük çoğunluğunun ilk başvuru şikayeti bel ve kalça bölgesindeki ağrılardır.

Ancak ankilozan spondilitteki bel ağrısı mekanik nedenli bel ağrılarından farklılıklar gösterir ve bu farklılıkların belirlenmesi, erken tanı ve erken etkili tedavileri sağlaması açısından çok önemlidir. Sabahları bel ve kalça bölgesinde katılık ve omurga hareketlerinde tutukluk bel ağrısıyla başvuran birçok hastada ortak bulgudur.

Başta bel fıtıkları olmak üzere belin mekaniğini ilgilendiren bozukluklarda sabahları omurga hareketlerinde 5-10 dakikayı geçmeyen kısa süreli tutukluklar olabilmektedir. Ancak, sabah belde ve kalça bölgesinde tutukluğun olması ve hareketlerle açılmasının yarım saatten fazla sürmesi iltihaplı omurga hastalığı için önemli bir bulgudur.


45 yaşının altında başlamış ve 3 aydan daha uzun süredir kronik bel ağrınız varsa ve buna eşlik eden uzun süreli sabah tutukluğu mevcutsa iltihaplı omurga hastalığının varlığı mutlaka değerlendirilmelidir.

Eklem sağlığı için nelere dikkat etmelisiniz?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.