Sol ve sosyalist partilerin işi ve varlık nedenleri nedir?

Eğer sol veya sosyalist bir parti isen, 14 milyon işçinin sadece %12 si sendikalı ise, üstelik bunların neredeyse üçte ikisi sarı sendikalıysa ve sen bu 14 milyon işçinin neredeyse hiç birisinden oy alamıyorsan “sol veya sosyalist” bir parti olarak işlevsizsin demektir.

Sol ve sosyalist partilerin işi ve varlık nedenleri bu değil midir?

CHP’yi geçtik, çünkü o değişik bir parti… İşçiyle, sömürü ile ve sınıf mücadelesi ile doğrudan ilgili değil. O içinde sol ve sosyalist bazı motifler barındıran ama sonuç itibariyle bir kitle partisi. Dahası kendi örgütsel ve iç sorunları ile daha fazla ilgili bir kitle partisi. HDP ise solcu olabilir ama bir sınıf partisi değildir. Sosyalist bir parti hiç değildir.

Peki, kendini “sol” veya sosyalist diye tanımlayan diğer partiler?


Bu partilerin biricik işi, amacı ve mücadelesi sınıf temelli ve sınıfsal kazanım amaçlı inşa üzerine olması gerekmiyor mu?

Bakınız; Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı, Temmuz 2018 dönemine ilişkin işçi sendikaları istatistiğinin yer aldığı tebliğini bugün (28 Temmuz) Resmi Gazete’de yayımladı. İstatistiğe göre son altı aylık dönem içinde; 4857 sayılı Yasa kapsamında çalışanların sayısı yüzde 2 artarak 14 milyon 121 bin 664 kişi, 6356 sayılı Yasa kapsamında sendikalı olanların sayısı ise yüzde 5,12 artarak 1 milyon 802 bin 155 kişi oldu.

Grafik: İşçilerin sendika üyeliğine göre dağılımı
Grafik: İşçilerin sendika üyeliğine göre dağılımı

Bu sayılara göre, Türkiye’de işçilerin sadece yüzde 12,76’sının sendika üyesi olduğu bir tablo ortaya çıkıyor. Farklı bir ifade ile işçilerin ezici çoğunluğu hala sendika ve toplu sözleşme hakkından yararlanamıyor.


Özetle 14 milyon işçiyi arkasına veya yanına alamamış hiç bir parti legal ve seçimlere giren sol veya sosyalist bir parti olamaz. Sadece dernek olur, sivil toplum örgütü olur. Sınıf örgütlülüğünde asıl iş ve mücadele bu değil midir? 14 milyon işçinin örgütlü olmasını sağlamak ve mümkünse partili olmasını sağlamak değil midir?

“Nereden biliyorsun bunun için çalışılmadığını? Bunun için mücadele edilmediğini?” diye düşünen ve soranlara verilecek yanıt bellidir; Eğer sol veya sosyalist bir parti isen, 14 milyon işçinin sadece %12 si sendikalı ise, üstelik bunların neredeyse üçte ikisi sarı sendikalıysa ve sen bu 14 milyon işçinin neredeyse hiç birisinden oy alamıyorsan “sol veya sosyalist” bir parti olarak işlevsizsin demektir.

Bu bağlamda bir sorunun, bir açmazın var demektir.

En azından başarılı değilsin demektir. Kepenk indir demiyoruz, değiştir diyoruz. Çünkü sosyalist olmak değiştirmek demektir. Düzeni değiştiremiyorsan işlevsizsin ve işe kendini düzeni değiştirecek şekilde değiştirmekle başlamalısın diyoruz.

Nasıl peki? O senin işin. Çünkü partiyi yöneten sensin. Benim işim, senin beni önce sendikalarda ve partilerde örgütlemektir. Örgütleyemiyor veya örgütleyecek hareketi, ortamı ve süreci yaratamıyorsan işlevsizsin demektir. İşlevsizlik yok olmakla eşdeğerdir.


Bu durumda ben ucuz emeğim sen de bir tabela partisi veya sendikası…

Dolar sana da herkese yükseldiği gibi yükseliyor canım kardeşim