Kadınların kabusu varis; ağrı ve şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Uzmanlar uyarıyor: “Bu sadece görüntü açısından bir sorun değil, ilerleyici toplardamar hastalığıdır. Tedavi edilmezse toplardamarlarda pıhtılaşma, bacakta renk değişikliği, yaralara yol açar ve akciğerlere pıhtı atabilir!”
Genetik faktörler, çoklu doğumlar, hormonlar, uzun süreli ayakta durmayı gerektiren bazı meslekler, geçirilmiş damar pıhtılaşmaları varis oluşumuna yol açabiliyor. Özellikle genetik yatkınlık, hastalıkta önemli bir rol oynuyor. Ailesinde varis olan bir kişi, eğer önlem almamışsa çok büyük olasılıkla hayatının ilerleyen dönemlerinde varis sorunu yaşayabiliyor. Bahçeşehir Üniversitesi Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu, varisin ciddiye alınması gerektiğini belirterek uyarılarda bulundu.
Bacaklarda huzursuzluk hissi veriyor
Varis bir toplardamar hastalığıdır. Toplardamarlar kirli kanı kalbe taşıyan damarlarımızdır. Toplardamarların, atardamarlardan farkı kendi içinde kapakçık sistemine sahip olmasıdır. Bu kapakçıklar kanın kalbe gidişine izin verirken, kanın geri kaçmasını engeller. Varis dediğimiz hastalıkta, çeşitli nedenlere bağlı bu kapakçıklarda bozulma sonucunda kan ayaklara doğru geri kaçar. Geri kaçan kan, cilt altında kılcal damarları genişletmeye başlar. İşte bu genişlemiş toplardamarlara ‘varis’ diyoruz.
Genç kadınlar açısından varisin yarattığı en büyük yakınma bacaklarda iyice belirgin hale gelmiş olan damarların kötü görüntüsüdür. Kozmetik bir şikâyet olarak nitelenebilecek bu yakınmaların dışında varis; bacaklarda kasılma, ağrı, dolgunluk, kramplar ve huzursuzluk, şişlik, renk değişiklikleri ve iyileşmeyen yaralara yol açar. Variste bacak ağrısının tipik özelliği günün sonunda gittikçe artması, ayaklar yukarı kaldırılıp dinlenildiğinde ise azalmasıdır.
Ciltte yaralara bile neden olabilir
Varis ilerleyici bir hastalıktır. Tedavi edilmezse gittikçe ayak beslenmesini etkiler, renk değişikliklerine yol açar, ülserlere ve iyileşmeyen yaralara sebep olur. Kangrene kadar bile gidebilir. Bir süre sonra varisler içinde pıhtılaşmalar oluşabilir, bu pıhtılaşmalar da damar tıkanıklıklarına yol açar ve akciğerlere pıhtı atabilir. Kadınlardaki hormonal yapının varis gelişimini hızlandırdığına dair bilimsel kanıtlar var.
Ameliyatsız tedavide yüz güldürücü sonuçlar
Varis her ne kadar çıplak gözle teşhis edilse de, tedavi planı için mutlaka radyolog tarafından bacaklar ‘Doppler ultrasonografi’ ile değerlendirilmeli, toplardamar haritalandırılması yapılmalı, varise yol açan kapak yetmezliği bulunan toplardamar teşhis edilmelidir.
Endovenöz teknikler, cerrahi olmayan teknikler olup damar içine girilerek tedavi yapılmasına olanak sağlar. Endovenöz teknikler termal ve termal olmayan olarak ayrılır. Radyofrekans ve lazer ablasyon teknikleri termal teknikler olup tedavi amacıyla yetmezlik bulunan yüzeyel toplardamara yüksek ısı vererek damarda harabiyet geliştirerek kapanmasını sağlar.
Termal olmayan ablasyon tedavileri ‘mekonokimyasal enodovenöz ablasyon’ (MOCA) ile ‘siyanoakrilat ven ablasyonu’ (CAVA) teknikleridir. CAVA tekniği basitçe bir tutkal ile damarın yapıştırılmasını kapsar. MOCA tekniği ise dönen tel kullanılarak toplardamara hasar verip ardından sıvı sklerozan ilaç enjekte edilerek damarın kapatılmasıdır.
Endovenöz tekniklerde varise neden olan yüzeysel toplardamar, girişimsel radyolojide kullanılan ‘anjiyografi’ tekniğine benzer yöntemle tedavi edilir. Endovenöz tedaviler radyolojide kullanılan Doppler ultrasonografi cihazı eşliğinde yapılır.
Doppler ultrasonografi ile damar görülerek, girişimsel radyoloji yöntemiyle damar içine lazer ya da radyofrekans fiberi yerleştirilir, ısı verilirken fiber yavaş çekilir, damar duvarında hasar yolu ile damar kapatılır. Kapatılan damar zaman için vücutta kaybolur.
Termal tedavilerde uzun dönem başarı oranı yüzde 95 civarındadır. Yan etkiler nadir olup yüzde 4-8 arasında değişmektedir. En sık yan etki parestezi (uyuşma) olup çoğunlukla birinci yılda düzelmektedir.
Termal olmayan tekniklerin henüz uzun dönem sonuçları bilinmemekle birlikte birinci yılda başarı oranları yüzde 89-94 arasında değişmektedir. Termal olmayan tedavilerde tümesan anestezi kullanılmaması da avantajıdır.
Endovenöz tedavilerin cerrahi yönteme göre avantajları; hastada ameliyat izi kalmaması, iş gücü kaybına yol açmaması, genel anestezi ve yatış gerektirmemesidir. Termal yöntemlerde önce varise yol açan ana neden lazer ya da radyofrekans ile tedavi edilir, daha sonra kalan varislere köpük tedavisi uygulanır. Bu tedavide varislerin içine ilaç verilerek kapanmaları sağlanır.
Dar giyinmeyin, hamama gitmeyin!
Varisin tedavisi bittikten sonra hastanın yaşam tarzı konusunda bilinçlendirilmesi ve belirli aralıklarla takip edilmesi gerekir. Bu amaca yönelik olarak, bacak kaslarını güçlendirici düzenli egzersiz programları verilir ve hastanın kilo almaması önerilir.
Varisten korunmak ya da varis tedavisi sonrası yapılması gerekenler;
- Sauna, hamam, kaplıcalardan kaçınmak,
- Düzenli egzersiz yapmak,
- Öğle saatleri arasında güneşten korunmak ya da bronzlaşmaktan kaçınmak,
- Ayak ayaküstüne atmamak ya da dizlerini katlayıp oturmamak,
- Her gün duşun sonunda ayakları soğuk suyla yıkamak,
- Uzun süre hareketsiz ayakta durmamak. Beklemek zorundaysanız sürekli adım atmak,
- Dar kıyafet ve yüksek topuklu ayakkabılarından sakınmaktır.
- Varis tedavisi yapılan kişiler uzun süreli seyahatlerde varis çorabı kullanmalıdır.