Yataktan çıkamıyorsanız klinomani belirtisi olabilir!

Çoğu zaman karakter özelliği olarak nitelendirilen hareketler bazen bir hastalığın habercisi olabiliyor. Bunlardan biri de birçok insana normal gelen yataktan çıkamama sendromu, yani klinomani.

klinomani nedir

Özellikle soğuk günlerde veya hafta sonlarında saatler boyunca yatakta kalma isteği birçok insan için alışılagelmiş bir durum. Ancak klinomani olarak adlandırılan yataktan çıkamama sendromunda ise kötü havalarda yataktan çıkmak kişiler için tam bir işkence olabiliyor.

Bu kişiler genellikle gün boyu yatakta kalmak isteyebiliyor. Uyuma takıntısı anlamına da gelen klinomanide kişiler yatak, yorgan ve yastıklarına aşırı bir sevgi ve bağlılık hissediyor.


Klinomani sahibi kişiler yalnızca kötü havalarda değil, güneşli günlerde de tüm gün yatakta kalmak isteyebiliyor, yatak bu kişiler için koruyucu bir kalkan görevi üstleniyor. Böylece tüm sorunlardan, sıkıntılardan kaçabileceklerini düşünüyorlar.

En çok kadınlarda görülüyor

Din, dil, ırk gözetmeden dünyadaki tüm toplumlarda görülebilen bu rahatsızlığın daha çok kadınlarda görülürken erkekleri de etkileyebildiğini belirten Emsey Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca;

Yaşanan durumun psikiyatrik bir bozukluk olmadığı düşüncesinin, kişilerin tedavi için başvurularını geciktirebileceğini ve bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğinin önemini vurguluyor.


Bu isteğin altında yatan temel sebepler neler?

Depresyona meyilli kişilerde daha sık görülen klinomanide beyindeki kimyasal dengenin bozulması sonucu depresyon riskinin oluştuğunu aktaran Dr. Karaca, klinomaninin bir uyku hastalığı ya da rahatsızlığı değil, yatakta vakit geçirme istediği olduğunu vurguluyor.

Klinomani’den kurtulmak mümkün mü?

“Bu kişiler saat kaç olursa olsun uyanma konusunda sıkıntı yaşamazlar. Sadece uyanık dahi olsalar yataklarından kalkmak ve oradan ayrılmak istemezler. Hazza düşkün ya da irade zayıflığı yaşayan bazı kişilerde de bu durum sık görülür” diyen Psikiyatrist Karaca, klinomaninin tedavisi hakkında ise şunları söylüyor:

“Kişinin kendini işlevsel hissettiği bir yaşam tarzı seçmesi gerekir. Yaşamlarında zorluklar olan kişilerin zorluklarla baş etmek için yakınlarından destek alması, bu konuda yeterli desteği yoksa uzman yardımı alması yararlı olur.

Kişinin iş yaşamı kadar dinlendiği, mola verdiği tatil süreçlerine de dikkat etmesi, kendine zaman ayırması bu riski azaltır. Kişinin yaşamı (geçmişi, bugünü, geleceği) yorumlayış biçimi de kendini mutsuz ve depresif hissetmesine neden olabilir.


Bu nedenle şema terapi ve bilişsel davranışçı terapi başta olmak üzere terapilerin kişinin düşünce dünyasını ele almada ve gereken değişme ya da esnemelerin yapılmasında önemli rolleri vardır.”

Ketamin ilacı depresyon ve fibromiyalji tedavisinde başarılı sonuç veriyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.