NASA’dan korkutan uyarı: Güneş lekeleri kaydedilmiş en düşük seviyede. Gezegenimiz bu yıl itibariyle bir Mini Buzul Çağı döneme giriyor.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), yeni iklim araştırması raporunu yayınladı. 18’inci yüzyılda görülen ‘Mini Buzul Çağı’nın tekrar yaşanabileceğine dikkat çekilen raporu uzmanlar “Süreç böyle devam ederse, birkaç ay içinde Uzay Çağı’nın rekor soğuklarına hazırlıklı olmalıyız” diye yorumladı.
Mini Buzul Çağı başlıyor!
NASA’nın yayınladığı yeni iklim araştırması raporuna göre; 2018 yazı rekor sıcaklıklar ile kapayan gezegenimiz, bu kış tarihi bir soğuk yaşayacak. Hatta bu soğuklar, içinde olduğumuz Uzay Çağı’nın “Mini Buzul Çağı” olarak anılmasına yol açacak kadar etkili olabilecek.
Uzmanlar, Güneş’in en dış katmanında oluşan Güneş lekelerini ve Dünya’nın en üst atmosfer tabakası Termosfer’i inceledi. Termosfer’in soğuyup daraldığı, Güneş lekelerinin kaydedilmiş en düşük hareketlilikte olduğu belirlendi.
Gezegenimiz rekor soğuklar yaşayacak
Bu, şu anlama geliyor: 11 yıllık dönemler halinde azalıp çoğalan bu lekeler, iklim koşullarında belirleyici rol oynuyor. Lekelerin az gözlenmesi veya hiç gözlenmemesi, Dünya’nın sıcaklık seviyesini etkiliyor.
Daha önceki raporlarda 2020 – 2030 yılları arasında yaşanması beklenen aşırı soğuk dönem, NASA’nın yeni araştırmasıyla daha da öne çekildi. NASA, bu kış itibariyle gezegenemizin bir Mini Buzul Çağı’nı yaşayacağını öngörüyor. Bu dönemde soğumanın 2030’lu yıllara kadar kendini giderek daha fazla göstereceği tahmin ediliyor.
Termosfer Güneş’teki leke hareketliliği yüksek olduğunda ısınıyor, az olduğunda soğuyor. Uzmanlar, Güneş’te benzer bir uyku evresine 18’inci yüzyılda rastlandığını ve o dönemin tarihe ‘Mini Buzul Çağı’ olarak geçtiğini hatırlatarak “Süreç böyle devam ederse, birkaç ay içinde Uzay Çağı’nın rekor soğuklarına hazırlıklı olmalıyız” dedi.
Termosferde soğuma giderek hissedilmeye başlanacak
Küresel Isınma son dönemde Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) üzerine en çok mesai harcadığı konuların başında geliyor. Yeni iklim araştırmasını yayınlayan NASA’nın verileri pek iç açıcı değil. Zira kurum önümüzdeki dönemde rekor seviyede soğuk beklediklerini açıkladı.
Dr. Tony Philips ve Kıdemli Araştırma Bilimcisi Martin Mlynczak yaptıkları araştırma sonucunda Güneş’in eskisi kadar verimli olmadığını ve bu etkilerinin gitgide hissedilmeye başlanacağını belirtti. Yapılan uydu çalışmalarında Termosfer’de soğuma ve buna bağlı daralma olduğu dikkatleri çekmiş durumda.
Nitrik oksit seviyesi olması gerekenden 10 kat düşük
NASA Kıdemli Araştırma Bilimcisi Martin Mlynczak nitrik oksit seviyesinin olması gerektiğinden 10 kat kadar daha düşük olduğunu belirterek, çok yakında uzay çağı için rekor soğukların görülme ihtimalinin bulunduğunu belirtti. Mlynczak bunun için henüz yeterli seviyenin oluşmadığını ancak birkaç ay içinde olabileceğini de ekledi. Geçtiğimiz yıl NASA tehlikenin boyutunu gözler önüne sermek için 1880’den günümüze olan değişikliği gösteren materyalleri yayınlamıştı.
Mini Buzul Çağı ne anlama geliyor?
İngiltere’deki Northumbria Üniversitesi’nde matematik profesörü Valentina Zharkova ve ekibi, gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir model geliştirdi.
Beklenen 2030 yılı günümüze çekildi
Hesaplamalara göre, güneşin manyetik dalgalarının azalmasıyla 2021-2050 yılları arasında hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüşün görüleceği, bunun da 1600 ve 1700’lü yıllardaki gibi mini buzul çağı dönemine benzer bir sürecin yaşanmasına neden olacağı tahmin ediliyor. Diğer yandan NASA’nın son iklim raporuna göre bu tarih 2030 yılından günümüze çekilmiş durumda.
Sanayi Devrimi’nden sonra hava sıcaklıkları 2 derece yükseldi
Dünyada beklendiği değerlendirilen mini buzul çağı, küresel iklim değişikliği ve Türkiye’de yaşanan meteorolojik afetlerle ilgili sorularını yanıtlayan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, doğayı kirleten sera gazlarının küresel ısınmayı arttırdığını söyledi.
Dünya’da 1960 öncesine göre hava sıcaklıklarının 2 derece kadar arttığını, ciddi bir artış olan bu durumun buzulları da erittiğini ifade eden Köse, küresel iklim değişikliğinin sonuçlarının İstanbul başta olmak üzere yaz aylarında yurt genelinde de yaşandığını; çok şiddetli yağmur, kısa süreli dolu yağışı ve fırtınaların afetleri tetiklediğini; rüzgar hızının artmasıyla çatıların uçtuğunu, ağaçların devrildiğini anlattı.
Köse, dünyada meteorolojik kaynaklı afetlerden yaklaşık her yıl ortalama 410 milyon insanın etkilendiğini, 7 bin 600 civarında insanın yaşamını yitirdiğini, ayrıca doğal kaynaklı afetlerin yüzde 6’sının can kaybına, yüzde 16’sının ise yaralanmalara neden olduğunu aktararak, dünyanın dört bir yanında şiddetli yağışlar sonucu sel ve taşkınlar yaşandığını, tayfunların sık sık görüldüğünü kaydetti.
Türkiye’nin ikimi de değişiyor
Türkiye’nin iklim kuşağının da değişmeye başladığına işaret eden Köse, tropikal iklime doğru gidişat yaşandığını, İstanbul’da bile hortumların sıklığının arttığına dikkati çekti.
Köse, son yıllarda da meteorolojik afetlerin şiddetindeki artışlar nedeniyle artık Türkiye’nin birçok yerinde özellikle Anamur ve Antalya arasında, Ege ve Karadeniz kıyılarında, İstanbul çevresinde hortum hadiselerinde artış yaşandığını vurguladı.
Mini Buzul Çağı başlangıcı
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Köse, bilim insanlarının açıkladığı “mini buzul çağı” söylemlerine ilişkin de 1645 ile 1715 yılları arasında Avrupa’nın büyük bölümünde mini buzul çağı denilen bir dönemin yaşandığını belirtti.
Güneşteki patlamalar sonucu dünyaya ısı ulaştığını aktaran Köse, şu bilgileri verdi:
“1500’lü yıllarda insanoğlu güneş patlamalarını fark ederek, bunu gözlemleyip kayıt altına almaya başlıyor. O yıllardan bugüne tutulan kayıtlara göre, geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makalede, önümüzdeki 2020 ile 2030 yılları arasında, 1645 ile 1715’teki gibi mini buzul çağına benzer güneş lekelerinde azalmanın olduğu tespit ediliyor. Bunun tutarlılığı da yüzde 93. İngiltere’de bir üniversitedeki model çalışması da bunu destekliyor.
Bu şekilde devam ederse 2020 ile 2030 yılları arasında dünyanın büyük bir bölümünde yeniden mini bir buzul çağı yaşanabilir. Esasında bu beni sevindiriyor. Bu senaryo gerçekleşirse, mini buzul çağı küresel ısınmayı yavaşlatabilir çünkü küresel ısınmayı insanoğlu olarak durduramıyoruz ancak doğa kendini mini buzul çağıyla dengelemeye çalışacak.”
Kış mevisimi erken gelip geç bitecek
Köse, küresel ısınmayla sıcaklığın artı 2 derecede olduğunu, insanların da buna çabuk adapte olduğunu belirterek, mini buzul çağında artı 2 derce olan sıcaklığın eksi 1-2 dereceye düşeceğini anlattı.
Soğuk havalara insanların değil de nesli tükenmekte olan hayvanların, bazı bitki türlerinin uyum sağlayamayacağını ifade eden Köse, şöyle devam etti:
“Küresel ısınmayla ilerleyen süreçte Karadeniz’in büyük bölümünde, İstanbul’da da deniz sezonu 4-5 ay sürecek, hatta narenciye yetişecek belki de. Buzul çağıyla beraber ise bitki örtüsü gerilemeye başlayacak. Konya’da belki buğday yetişemeyecek. Son 15-20 yılda sonbahar ve ilkbaharda 25 güne varan düşüşler görülüyor. Yaz mevsimi geçmiş yıllara göre uzadı. Mini buzul çağında bunun tersini düşünmek gerekir. İstanbul’da kış mevsimi aralık ayında başlıyor, mart sonunda da bitiyor.
Yüksek kesimlerdeki kar yıl boyunca hiç erimeyebilir!
Mini Buzul Çağı yaşanmaya başladıkça kış mevsimi daha erken, kasımda başlayacak, nisan ortasına sarkacak. İstanbul’un ortalama kar yağışlı gün sayısı 15 iken o dönemde bu sayı 30 güne çıkabilir. Kışla mücadeleye harcanan emek ve zaman, hatta harcanan maddiyat daha da artabilir. Deniz sezonu azalacak. Ancak Doğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz’in yüksek kesimlerinde, Toros Dağları’nın yüksek bölgelerinde kar yıl boyunca hiç erimeyebilir.”