5 Ekim tarihini öneren UNESCO’dan tam 13 yıl önce Türkiye’de Öğretmenler Günü’nün kutlandığını biliyor muydunuz? Tabi ki asıl tarih 1928’de Millet Mektepleri’nin açılmasına dayanıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmenliği nasıl kabul edildi?
Pek çok ülkede 1994 yılından beri UNESCO’nun da önerisi ile 5 Ekim tarihinde kutlanan Öğretmenler Günü, Türkiye’de 24 Kasım tarihinde kutlanıyor.
Kasım ayının en özel günlerinden biri olan Öğretmenler Günü; bu mesleğe hayatlarını adayan, öğrencilerini evlatları gibi gören bütün öğretmenlere teşekkür edilen, minnet duyulan gündür ve farklı ülkeler, bu özel gün için kendilerince anlamlı olan başka tarihleri uygun görmüşlerdir.
Bugün dünyada Öğretmenler Günü olarak kutlanan en az 10 ayrı tarih vardır. Öğretmenler Günü bazı ülkeler için resmi tatil olarak kabul edilmiştir. Ancak ülkemizde resmi tatil kapsamında değildir. Bu anlamlı günde okullarda törenler ve çeşitli kutlamalar yapılır.
Türkiye’de nasıl kutlanmaya başlandı?
Türkiye’de Öğretmenler Günü kutlanmaya başlanması UNESCO’nun önerisinden daha önceye dayanır. Öğretmenlerin haklarını ve yükümlülüklerine kapsamlı şekilde yer veren Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı’nın yıldönümü olan 5 Ekim tarihini öneren UNESCO’dan tam 13 sene önce Türkiye’de Öğretmenler Günü kutlanıyordu.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 senesinde Türkiye’de ilk kez kutlanan Öğretmenler Günü için bu tarihin belirlenmesinin sebebi; Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği görevini kabul ettiği tarihin 24 Kasım 1928 oluşudur.
Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenilikler yapmıştır.
Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.
24 Kasım 1928 tarihinde açılan Millet Mekteplerinde yaşlı, genç, çocuk, kadın demeden herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.
Atatürk’ün başöğretmenliği nasıl kabul edildi?
29 Ekim 1923’te Ulu Önderimiz Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet’in ardından Türk toplumunun gelişmesi ve ilerlemesi adına birçok yeniliğe de imza atıldı. Atatürk’ün birçok farklı alanda gerçekleştirdiği yeniliklerden birisi de harf inkılabı oldu. 8 Ağustos 1928 tarihinde yeni Türk alfabesinin müjdesini veren Atatürk ve öğretmenler ülke çapında herkese bu yeni alfabeyi tanıtmak ve öğretmek için çalıştı.
Öğretmenler Günü: Millet Mektepleri’nin açılışı
1 Kasım 1928 tarihinde, yeni Türk harflerine ilişkin kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. Ülke çapında okur yazar sayısının arttırılması ve cehaletin önüne geçilmesi adına gencinden yaşlısına herkese yeni alfabenin öğretilmesi adına çalışmalar sürüyordu. 24 Kasım 1928 tarihine gelindiğinde ise Millet Mektepleri açıldı. Millet Mektepleri’nin açılışı ile birlikte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk‘e de Başöğretmenlik unvanı verildi.
Yeni alfabenin kabulünden önce 1927-1928 yılları arasında açılan 3304 halk dershanesinde 64.302 kişinin okuma-yazma öğrenip belge alması sağlanmıştı. Bu deneme, Arap harfleri ile yaygın bir eğitim çalışmasının gerçekleştirilemeyeceğini gösterdi.
1928 Temmuzunda Maarif Vekâletince (Milli Eğitim Bakanlığı) yeni bir halk mektebi talimatname-si hazırlandı; Harf Devrimi’nin gerçekleşmesinden sonra da yeni Türk harflerini ülke genelinde halka en kısa zamanda en doğru şekilde öğretmek amacıyla sözü edilen dershaneler “Millet Mektepleri” adı altında yeniden düzenlendi.
I. Millet Mektepleri Talimatnamesi
Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey‘in hazırladığı “Millet Mektepleri Talimatnamesi” (Yönetmeliği) 11 Kasım 1928’de Bakanlar Kurulu’nda onaylandı ve 7284 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 24 Kasım 1928’de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla yürürlüğe girdi.
Yönetmeliğe göre daha önce okuma yazma bilsin bilmesin 16-30 yaş arası her Türk vatandaşının kurulacak Millet Mektepleri’nde kurs görmesi zorunlu idi. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, bu okulların Genel Başkanlığını ve “Başöğretmenliği” görevini üstlendi. (Bu nedenle daha sonra 1981 yılında 24 Kasım günü “Öğretmenler Günü” olarak ilan edildi.) Kadın erkek her Türk vatandaşı da bu kurumun üyesi ve yardımcı organı kabul edildi.
52 maddeden oluşan yönetmelikte okulların amacı, öğretim, derslere devam şartları, dershaneler için harcanacak paranın sağlanması, propaganda için basının kullanılması, başarılı olanlara verilecek belgeler belirtilmişti.
II. Millet Mektepleri Talimatnamesi
Yönetmelik, bir yıllık uygulama süresinden sonra değişikliklere uğradı. 22 Eylül 1929’da yayınlanan yeni yönetmeliğe göre millet mekteplerinde vatandaşlara okuma-yazma öğretmenin yanı sıra hayat ve maişetlerinin (geçimlerinin) ve vatandaşlık sıfatlarının gerektirdiği ana bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır.
Resmi Açılış
Millet Mekteplerinin resmen açılışı 1 Ocak 1929’da gerçekleşti. O gün, yurtta “Maarif Bayramı” olarak kutlandı. Ne var ki Millet Mekteplerinin mimarı olan Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey açılış günü apandisit nedeniyle hayatını kaybetti. Başbakan İnönü, iki ay boyunca Mustafa Necati’nin yerine birini atayamadı. Görevi vekâleten kendisi yürüttü.
Millet Mektepleri uygulamasının sonuçları
Eğitim seferberliğinin başladığı ilk yılda 20487 derslik açıldı; 1,075,500 kişi bu okullara devam etti ve 597,010 kişi okuma yazma öğrenerek belge aldı.
Dünyadaki ekonomik bunalım nedeniyle yeterli ödenek ayrılamaması sonucu zamanla millet mekteplerinin etkinlikleri azaldı ancak üç yılda 1 buçuk milyon vatandaş okur yazar hale getirilebildi. 1928-1935 arasında “Millet Mektepleri” adıyla hizmet veren yaygın öğretim kurumları, 1936-1950 arasında “Ulus Okulları” adıyla hizmete devam etti.
Atatürk’ün öğretmenler ile ilgili sözleri:
● “Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.”
● “Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”
● “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
● “Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.”
● “Öğrenci ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın.”
● “Memleket evlâdı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır.
● “En mesut olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce meçhul kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır.”
● “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.”
● “Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.”
● “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.”
● “Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Eserin kıymeti , sizin beceriniz ve fedakarlığınız derecesiyle orantılı olacaktır.”
● “Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…”
● “Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”
● “Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı halk ile beraber olmalı ve halk öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.”
● “Öğretmenler!… Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”
● “Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir.”
● “Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.”