İşçiler AKP döneminde kodamanların paryasına dönüştü!

Sömürülen, ezilen, yok sayılan; kapitalist düzen furyası içinde AKP iktidarının da görmediği veya görmek istemediği işçiler, neden ve nasıl kodamanların paryasına dönüştü?

işçiler AKP döneminde kodamanların paryasına dönüştü!

İşçiler AKP döneminde kodamanların paryasına dönüştü!

Fatih Acun, Ahmet Keskin, Bayram Ege Pehlivan, Çetin Çoşkun, Seyfettin Topal, Abdurrahman Demir, Sevdin Özen, İsa Topal, Ahmet Yahal, Barış Kıyak, Hakim Alican…

Bu 11 kişiyi hatırladınız mı?


Adem Çetiner, Ahmet Çelik, Ali Gül, Ayhan Avcı, Doğan Yıldırım, Erdal Demirel, Güngör Kayrak, İbrahim Biçer, İlyas Özkan, Hüseyin Top, Kenan Aksoy…

Ya, bu 11 kişiyi hatırladınız mı?

Hatırlamak gerçekten zor. Çünkü unutuluyor, unutuyoruz… İlk saydığım 11 kişi, 2012 yılının Mart ayında, yani o kuru soğuğun yoğun olduğu bir dönemde İstanbul Esenyurt’ta Güzelyurt Mahallesi’ndeki Marmara Park AVM‘nin inşaatında öldüler!

Nasıl öldüler? Yanarak!.. Çünkü kaldıkları inşaat lojmanı çadırdan yapılmış, günlük 70 lira kazanmak için o naylon çadırda hayatlarını kaybetmişlerdi…

Diğer 11 kişi ise Soma‘da hayatını kaybeden 301 maden işçisinden sadece 11’i!

Bu işçiler neden öldüler? Bu ülkede işçilere, emekçilere verilen, daha doğru bir ifade ile verilmeyen değerden dolayı!

11 kişi kış mevsiminde naylon çadırlarda kaldı ve işverenin önemsemediği emekçiler, o çadırlarda hayatını kaybetti! İş güvenliği maalesef bir baret takmakla olmuyor! İşverene göre “biz baret vermiştik” cümlesiyle tamamlanır bir olay bu…


Soma’daki faciada 301 kişi neden öldü? Çünkü, “yaşam odası” dediğimiz o güvenlik bölgesi yoktu! Göz göre göre 301 kişi orada hayata veda etti!

İnşaat sahiplerine ulaşılıyor mu bu tür olaylarda? Hayır, ulaşılmıyor! Sadece bu iki olayda değil, daha birçok iş kazasında da durum aynen böyle. Olay mahkemeye gidiyor. Daha sonra mahkeme karar veriyor ve ‘tutukluluk süreleri göze önünde bulundurularak’ diyor ve yetkili kişileri serbest bırakıyor!

İşçiler özellikle AKP iktidarı döneminde ciddiye alınmadı

Sadece güvenlik değil, aynı zamanda ekonomik olarak da toplumda sınıfsal farklılığın verdiği darbeyle ötekileştirilmiş bir grup diyebiliriz. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran seçimlerindeki maaş artışı önerisi olmasaydı, bugün işçi kesimin aldığı asgari ücret 1.604 lira dahi olmayacaktı.

(Üçüncü) İstanbul Havalimanı çalışmasında, yaklaşık bir ay önce işçiler neden iş bıraktılar? Çünkü koşullardan memnun değillerdi! Bu işçiler gözaltına alındılar ve daha sonra ne oldu? Karakol komutanından dayak yediler!

2009 yılının Aralık ayında TEKEL işçileri iş bırakıp eylem yaptılar. Daha sonra ne oldu? Aralık ayında süs havuzlarına düştüler ve polisin biber gazına maruz kaldılar!

Ve… Geçtiğimiz gün iki güvenlik görevlisi metro istasyonu çalışması sırasında meydana gelen göçükte hayatlarını kaybettiler!

AKP iktidarının, bugün “3 veya 5 çocuk” düşüncesi neden üstüne bastırılarak vurgulanılıyor? Sizce ülkenin demografik yapısı mı yani nüfusun yaşlanıyor olması mı? Böyle düşünenlere şaşarım! Asıl düşünülen şey; Türkiye’deki sırtı, ensesi kalın kodamanlara yetiştirilmesi gereken bir işçi sınıfı! Başka bir şey asla düşünülmüyor! Güçlü yasa koyucu bir adalet sistemi de yok! Bu yüzden AKP döneminde çocuk işçi dahil olmak üzere işçi ölümleri gittikçe arttı!


İşçiler, 17’nci yılına giren AKP iktidarında ve bu kapitalist düzen içerisinde yalnız ve yalnız paryalaştırılmıştır! Sosyal uyanış olmadığı sürece de bu böyle sürüp gidecektir!..

Papaz Andrew Brunson neden serbest bırakıldı?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…