Karne günü: Zayıf notlar ailenin karnesini gösteriyor!

Uzmanlar ebeveynleri “karne tepkisi” konusunda uyarıyor: Karneyi değerlendirirken aşırı eleştiride bulunmaktan ve aşağılamaktan kaçınılması gerekir. Başarıya bağlı sevginin çocuğa zarar verdiğini belirten uzmanlar, “Sadece uslu ve başarılı olduğu için sevilen bir çocuk başkaları tarafından sevilmenin tek koşulunun başarıya bağlı olduğunu öğrenir” diyor.

Karne günü: Zayıf notlar ailenin karnesini gösteriyor!

Uzman Psikolog Elçin Konuk, Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas ve Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım karne gününde ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.

Ağır eleştiri ve aşağılama zarar veriyor

Anne ve babaların çocuklarının karnelerine bakarken en çok dikkat etmeleri gereken konunun çocuklarını aşırı düzeyde eleştirmemek olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas; “Başarı odaklı ebeveynlerde sıklıkla gördüğümüz aşırı eleştiri ve aşağılama çocukların ve gençlerin ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle “ergenlik” dönemi içerisinde yer alan gençlerin ebeveynleri ile çatışma yaşamalarına ve aile üyelerinin birbirlerinden uzaklaşmasına sebebiyet verebilmektedir” uyarısında bulundu.


Çocuğunuzu etiketlemeyin!

Karnenin sonucu her ne olursa olsun anne ve babanın aşırı tepki vermemesi ve çocuğunu “Senden hiçbir şey olmaz, başarısız birisin” şeklinde etiketlememesi gerektiğini kaydeden Barlas, “Sadece yeterince iyi olmayan karneler karşısında aşırıya kaçılmaması değil, anne ve baba tarafından iyi olarak nitelendirilen karnelerin karşılığı olarak da aşırıya kaçmamak, pahalı hediyeler almamak önemlidir. Yüreklendirecek bir cümle, istemiş olduğu ufak bir hediye yahut ailecek gidilecek bir gezinti de bireyin ödüllendirilmesinde yeterli olacaktır” dedi.

Başarıya bağlı sevgi zarar veriyor

Çocuğun en büyük ihtiyacı olan ve yetişkinlik dönemindeki ilişkilerini dahi etkileyebilen “sevilme” ihtiyacının anne ve babası tarafından doğru şekilde karşılanması gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Duygu Barlas, “Annelerin ve babaların hiçbir koşula bağlı kalmaksızın çocuklarını sevmeleri ve bu sevgiyi aşırı olmayan bir dozda sözel veya davranışsal olarak göstermesi gerekmektedir.

Çocuğu başarılı, becerikli veya yetenekli olduğu için değil, sadece onu kendisi olduğu için sevmeniz önemlidir. Sadece uslu ve başarılı olduğu için sevilen bir çocuk başkaları tarafından sevilmenin tek koşulunun başarıya bağlı olduğunu öğrenir.Bu durum ilerleyen yıllarda kişinin kendisini değersiz ve önemsiz hissetmesine ve birçok psikiyatrik hastalığa yol açmaktadır” diye konuştu.

Karne sonuçları beraber değerlendirilmeli

Anne ve babaların sonucu yeterince iyi olmayan karnelere bakarken eleştirmek veya yargılamak yerine çocukları ile beraber nedenleri araştırması gerektiğini ifade eden Duygu Barlas, şunları söyledi:

“Çocuğun dikkat eksikliğinin olması, sene içerisinde duygusal sıkıntılar, riskli arkadaş ilişkileri, aile içi sıkıntılar yaşaması yahut psikolojik bir rahatsızlığın olması bu duruma sebebiyet vermiş olabilir. Genellikle iyi ve kapsamlı bir klinik tarama sonucu ortaya çıkartılan dikkat eksikliği faktörü birçok öğrencinin beklenenin altında performans sergilemesine yol açmaktadır.

Ebeveynlerin karne sonuçlarına odaklanmak yerine çocuklarını yakından gözlemlemesi ve tüm öğrenim yılı içerisinde çocuğun ve ailenin geçirmiş olduğu süreçleri anlamaya çalışması gerekmektedir.Gerektiği noktada profesyonel yardım alınması da önem arz etmektedir.”

Her çocuk özeldir

Ebeveynlerin çocuklarını yakından gözlemlemelerinin, onları tanıma ve anlama açısından önemli olduğunu kaydeden Duygu Barlas, “Her çocuk özeldir ve kendine özgü gelişmiş becerilere sahip olabilir. Kimi çocuk matematik dersinde gelişmiş becerilere sahip iken kimi çocuk atletizmde gelişmiş becerilere sahip olabilir. Küçük yaşlardan itibaren çocuğun tüm becerileri gözlemlenmeli, desteklenmesi gereken becerilere yönelik ufak müdahaleler yapılmalıdır. Daha iyi gelişmiş beceriler açısından da desteklenmelidir” dedi.

Zayıf Notları Düzeltmek İçin Çocuğunuzla Birlikte Plan Yapın

Karnesinde zayıf notları olan çocuklara kızmak yerine destek olmak gerektiğini söyleyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzman Psikolog Elçin Konuk, ebeveynlere çocuklarına notları yüzünden ceza vermek yerine birlikte gerçekçi hedefler koyarak notlarını düzeltebilmesi için bir çalışma planı yapmayı öneriyor.

Yarıyıl tatili yaklaşırken yaklaşık 18 milyon öğrenci için de karne heyecanı başlıyor. Ancak karnesinde zayıf notları olacak çocuklar için endişe dolu günler başlıyor. Hatta bazen bu endişe o kadar fazlalaşıyor ki vahim sonuçlara da sebep olabiliyor. 2016 yılında Kayseri’de 13 yaşındaki bir çocuk karne almaya bir gün kala intihara ettiğini hatırlatan Uzman Psikolog Elçin Konuk; “Böyle kötü olayların yaşanmaması için karnelerinde zayıf olsa da hayatın her anında olduğu gibi bu zorlukta da çocuklarınıza destek olmanız gerekir. Çünkü çocuklar her durumda, karnelerinde zayıf notları olsa da, koşulsuz sevildiklerini hissetmek ister. En kolayı ona kızmak ve zayıf notlarından dolayı onu suçlamaktır” diyor.

Karnesinde zayıf olan çocuğa verilecek desteğin önemine dikkat çeken Konuk, ebeveynlere şu önerilerde bulunuyor:

  • Öncelikle bu durumda ona kızmayın. Aksi takdirde çocuğunuz ya sizden korkar ya da özellikle de ergenlik dönemindeyse size içten içe kızar. Aranızdaki ilişki bozulursa ona yardımcı olamazsınız.
  • Karnesinde zayıf not olan çocuğa bunun için ceza vermeyin. Ceza sadece çocuğunuzun size öfkelenmesine sebep olur.
  • Sebepleri üstüne düşünün. Onun da fikirlerini alın. Örneğin sınavdan zayıf alması mı, dönem ödevi yapmaması mı gibi. Zayıf aldığı dersin öğretmeniyle de mutlaka görüşün.
  • Çocuğunuzun zayıf not almasının sebeplerini göz önünde bulundurarak bir plan yapın. Çalışmadığı için derslerinde başarısız oluyorsa, çalışmasına engel olan faktörlerle ilgili düzenlemelere gidebilirsiniz. Örneğin; çok TV izlediği ya da bilgisayar oyunu oynadığı için derslerine yeterince zaman ayıramıyorsa bununla ilgili yeniden bir planlama yapılması gerekir. Çalıştığı halde başarılı olamıyorsa, öncelikle çabasını gördüğünüzü belirtmeniz önemlidir. Fakat bu durumun sebeplerini araştırmak ve öğrenme sürecini onun için kolaylaştırmak gerekir. Bunun için öğretmeniyle iletişime geçerek işbirliğine girin.
  • Gerçekçi hedefler koyun. Hedefleri çocuğun performansına uygun olarak belirleyin. Sınavdan 1 almış bir çocuğun hemen 4 ya da 5 gibi notlar almasını ummak beklentinin yüksek tutulmasıdır.

Aile içindeki sorunlar karneye yansıyor, zayıf notlar ailenin karnesini gösteriyor

Okulların yarıyıl tatiline girmesine kısa bir zaman kaldı. Zayıf notlarla dolu karnede çocuğa ceza vermek yerine beraber durum değerlendirmesi yapmak gerekiyor. Zayıf karne, çocuğun tembel olduğu anlamına gelmiyor. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, öğrenme güçlüğü, sosyal fobi gibi sorunlar altta yatan faktörlerden biri olabilir. Aile içindeki iletişim sorunları, boşanma, kardeş doğumu gibi faktörler de okul başarısını etkileyebiliyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, karnenin çocuğun gelişim değerlendirmesi olduğunu söyledi.

Çocuk tek başına sorumlu değil

Zayıf notlarla dolu bir karneden sadece çocuğun sorumlu tutulmaması gerektiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Karne, çocuğun gelişim değerlendirmesidir. Genetik özellikler ve psikososyal etmenlerinin göstergesidir. Yarıyıl boyunca çocuğun öğrenme, duygusal ve sosyal gelişim ve uyumunun somut göstergesidir diyebiliriz” dedi.


Zayıf karnenin üç nedeni var

Her çocuğun doğuştan getirdiği zekâ, dikkat ve öğrenme kapasitesi gibi bir donanımı bulunduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, zayıf karne için üç neden sayılmasının mümkün olduğunu belirterek bu nedenleri, “Çocuğun kendisi kaynaklı nedenler, aile kaynaklı nedenler, okul-çevre kaynaklı nedenler” olarak sıraladı. Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, bu nedenleri de şöyle açıkladı:

Çocuk kaynaklı nedenler: Birtakım psikiyatrik rahatsızlıklar ve öğrenme kapasitesi. Zeka engeli, zekanın sınırda veya yüksek olması, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), özel öğrenme güçlüğü, davranım bozukluğu, sosyal fobi ve fiziksel engel gibi sorunlar.

Aile kaynaklı nedenler:Aile içi iletişim sorunları, boşanma, kayıp, travma, ailede süreğen hastalıklar, kardeş doğumu, kardeşle ilgili sorunlar, ev-şehir-okul değişimi ve iflas gibi durumlar.

Okul-çevre kaynaklı nedenler: Okul değişimi, çocuğun bireysel farklılığına yönelik rehberlik yapılamaması, okul-aile işbirliğinin yeterince sağlanamaması, öğretmen kaynaklı nedenler ve travma yaşantısı gibi durumlar sayılabilir.

Zayıf karne çocuğun tembel olduğu anlamına gelmez

Karnenin bir yıl boyunca çocuğun gerek yapısal gerek psikolojik ve davranışsal anlamda öğrenme süreçlerini nasıl gerçekleştirdiği ile ilgili bize bilgi veren bir değerlendirme olduğunu kaydeden Aynur Sayım, “Karne, çocuğun kişiliği hakkında bilgi vermez. Kötü karne, öğrenme süreçlerinde çocuğun zorlandığı ile ilgili bir geribildirimdir. Kötü karnenin tek sorumlusu çocuk değildir. Kötü karne, her zaman tembel olduğu anlamını taşımaz” uyarısında bulundu.

DEHB, özel öğrenme güçlüğü sorunu olabilir

Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, notları düşük olan çocukta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), özel öğrenme güçlüğü, zekâ engeli, davranım bozukluğu, okul reddi, ayrılma kaygısı, performans kaygısı, sınav kaygısı, depresyon, sosyal fobi, anne-baba arasındaki sorunlar, kardeş kıskançlığı ve disiplin sorunları olabileceğine dikkat çekti.

Anne ve babalar bu önerilere kulak vermeli

Kırık notların sorumluluğunun sadece çocuğa ait olmadığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, şu tavsiyelerde bulundu:

“Çocuğu kötü karneden dolayı cezalandırmak, yargılamak-kıyaslamak, sorunu çözmeyeceği gibi, çözümü daha da zorlaştırır. Bu durum, bir aile değerlendirmesini gerektirir. Aile, okul ve öğretmenle işbirliği halinde olmalıdır. Sorun varsa bir sene boyunca beklemek yanlış bir tutumdur, hemen önlem alınmalıdır. Bir çocuk-ergen psikiyatristinin değerlendirmesi gereklidir. Çözüm gecikirse çocukta tabloya eşlik eden başka davranış sorunları ve psikiyatrik, psikolojik durumlar görülebilir. Depresyon, alt ıslatma, içe kapanım, agresivite, uyum sorunları, uyku-iştah sorunları, okul reddi gibi durumlar ortaya çıkabilir.

Aile tutumları incelenmeli

Çocuğun zekâsı, dikkati değerlendirilmeli, kişilik analizi yapılmalı, aile tutumları incelenmelidir.

Bir dönem boyunca çocuk başaramadığını iki haftalık tatilde başaramaz. Çocuğu zorlamamak, çözüme yönelik eyleme geçmek, en doğru yaklaşım olacaktır. Çocuktan tatilde sıkı çalışma programı uygulamasını beklememek ancak özel eğitimle desteklenmesi gereken bir durum varsa, bir eğitici rehberliğinde ek çalışma yapılması uygun olabilir.

Çocuğa ceza vermek hiçbir şekilde çözüm değil!

Karnesi kötü olan çocuğa kızmak, bağırmak, cezalandırmak çözüm değil. Ailesinin göstereceği tepkiden korkan çocuk ve gençlerin çok kaygılandığını, hatta intihara, evden kaçmaya kadar giden durumlar olduğunu biliyoruz.

“Seni her durumda seviyoruz, bizim için değerlisin, önemlisin. Sorun nerede birlikte araştırıp çözmeye çalışalım” demek en doğru yaklaşım. Bir uzman yardımı almak, ailenin danışmanlığı ve çocuk/ genç için telafi programı uygulaması yapılması ve sportif faaliyetler ile dinlenmeye zaman ayrılması en doğru yaklaşım olacaktır. Saydığım bu nedenleri dikkate alarak öncelikle belirtmek istediğim; karne sadece çocuğun değil, karne hem çocuğun, hem ailenin, hem okulun değerlendirmesidir. Bu nedenle sorumluluk da sadece çocuğun değil, çocuk-aile ve okulun performansıdır.”

“Sorunların oluşması zaman alır, zayıf karneye kadar bu sinyalleri çocuk ve notları vermiştir” diyen Aynur Sayım, “Bu aşamaya gelmeden yardım alınması tercihimiz fakat her zaman her şekilde bir çözüm vardır. Bir çocuk-ergen psikiyatristi ve çocuk-ergen alanında çalışan psikolog yardımı alınmalı ve bir program yapılmalıdır” tavsiyesinde bulundu.

Okula da önemli görevler düşüyor

Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, sorunların çözümünde okula da önemli görevler düştüğünü belirterek bunları da şöyle sıraladı:


“Çocuk-aile-okul işbirliğinin düzenli ve etkileşim halinde yapılması, ortak kararlar ve yaklaşım benimsenmeli. Okul kaynaklı sorunlar var ise, idare ve rehber öğretmenle çalışılarak sorun çözülmeli. Çocuk kaynaştırma öğrencisi ise ( özel yaklaşım ve program gerektiren öğrenci ) ;bireysel yapılan programla desteklenmeli ve takibi yapılmalıdır. Öğretmenlere yönelik bilgilendirici seminer, eğitim programları zenginleştirilmelidir.”

Okul başarısı ile çocukları etiketlemeyi bırakmak lazım!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.