Abdi İpekçi: Hukuktan gazeteciliğe bir serüven

2000 senesini görmeyi çok istiyordu. Ne var ki, 1979 Şubatında Teşvikiye’deki evinin önünde, otomobilinin içinde silahlı saldırıya uğrayacağından habersizdi. Peki, kimdi bu?

Abdi İpekçi suikasti 1 Şubat 1979 Hukuktan gazeteciliğe bir serüven

Matbaacılıkta inkılap yapıp Türkiye’de baskı tekniğini ve sanatını Avrupa ayarına yükseltme amacı ve çeşitli konularda yayın yaparak siyaset, fikir ve sanat âleminde yenilik yaratma düşüncesi ile hareket etmişti. Okul yıllığında kendisine sorulan “Kaç yaşına kadar yaşamayı istersiniz” sorusuna da “2000 senesini görmeyi çok istiyorum” cevabını vermişti. Ne var ki 1 Şubat 1979 tarihinde Teşvikiye’deki evinin önünde, otomobilinin içinde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybedecekti…

Kimdi bu? Abdi İpekçi…

9 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul’da doğmuştu. Işık İlkokulu’nu bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi’nden 1948 yılında mezun olan İpekçi, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştı fakat kendisi gazeteci olmak istiyordu. Amcasının yakın arkadaşı olan, Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman’la görüşerek Vatan gazetesinde çalışmaya başladı. Fakat buradaki çalışması 15 gün sürdü. Yalman’ın, amcasına “Gazeteci olmaz bundan, siz bunu tüccar yapın” dediğini öğrendi.


Ancak bu sözler onu yıldırmadı; o, dört elle sarılıyordu gazeteciliğe… Daha sonra Yeni Sabah gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladı. 1949’da Yeni İstanbul gazetesine geçti. Ardından İstanbul Ekspres’te Yazı İşleri Müdürü olarak çalıştı.

Milliyet Gazetesi

1954 yılında Milliyet gazetesinde çalışmaya başladı. Önce Yazı İşleri Müdürü, ardından Genel Yayın Yönetmeni oldu. Milliyet’te 1959 yılında başyazar oldu. Abdi İpekçi’nin yönetimindeki Milliyet, her geçen gün tirajını arttırıyordu. 1961-70 seneleri arasında TRT’de açık oturum düzenledi. 1968 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olarak ders verdi, 1972 yılında ise Türkiye Basın Enstitüsü Başkanı oldu.

Abdi İpekçi süikasti

Orhan Karaveli: “Abdi İpekçi, Milliyet gazetesine devrim niteliğinde yenilikler getirmiştir”

Abdi İpekçi’nin yakın arkadaşı olan Orhan Karaveli, Abdi İpekçi’nin Milliyet’e devrim niteliğinde yenilikler getirdiğini belirtirken, bu yeniliklerin de Türk basınına yeni kapılar açtığının altını çizmiştir. Bu yeniliklerden en önemlisi ise Spor sayfasının gazeteye dâhil edilmesidir.

Orhan Karaveli: “Bugünkü Milliyet, Abdi İpekçi çizgisinin çok uzağındadır”

Orhan Karaveli, Milliyet gazetesinin bugünkü çizgisini; “Bugün, Milliyet gazetesi satılıyorsa, içinde hala değerli yazarlarının bulunması yüzü suyu hürmetinedir.” sözleriyle belirtiyor. Bugünkü Milliyet gazetesinin eski değerinde olmadığının altını çizen Karaveli, Milliyet’in Abdi İpekçi döneminde bağımsız, Atatürkçü, çağdaş, siyasi partilere yakınlığı olmayan bir gazete olduğunu da kaydediyor.

Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü

Abdi İpekçi anısına Yunanlı Andeas Politakis ve Milliyet gazetesinin işbirliğiyle kurulan ödülün amacı Türkiye ve Yunanistan ülkelerini sanat, yazı ve düşünce konularıyla birbirine yakınlaştırmaktır. Ödül, iki yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilmektedir.

Abdi İpekçi süikasti

Abdi İpekçi suikastına Dünyadan tepkiler

Sunday Times gazetesinin başyazarı Harold Evans:

“Abdi İpekçi’nin öldürülmesi yalnız Türk basını için değil, Türkiye için de büyük kayıptır. Aynı zamanda uluslararası gazetecilik için de. Ben Abdi İpekçi ile 60 ülkenin üye olduğu Uluslararası Basın Enstitüsü’nün yönetim kurulunda çalıştım. Uluslararası Basın Enstitüsü, dünyanın dört bir yanında basın özgürlüğünü savunmakta. Abdi İpekçi bu kurulun önde gelen üyelerindendi. Dünyanın dört yanında pek çok gazeteciye yardım etti. Basın özgürlüğü ve kişi özgürlükleri için çalıştı. Öldürüldüğünü öğrenmek dehşet verici bir şey. Enstitünün toplantılarında iki noktada sivrildi Abdi İpekçi. Basın özgürlüğünü savunarak ve yurtseverliğiyle… Türkiye’de en fazla muhtaç olunan ve dünyada basın özgürlüğü adına savaş verilmesi gereken bir zamanda aramızdan ayrılması büyük faciadır.”

Uluslararası Basın Enstitüsü Sekreterliği’nin aylık raporlarını hazırlayan Graham Jones:

“Abdi İpekçi’nin ölümü büyük bir kayıptır. Yalnız ailesi, meslektaşları ve Türkiye için değil; Uluslararası Basın Enstitüsü’nün 60 ülkedeki 2 bin üyesi için de büyük kayıptır. Gerçekte basın özgürlüğünü kutsal sayan herkes için büyük kayıptır.

Abdi İpekçi, uzun yıllar Uluslararası Basın Enstitüsü’nün faal bir üyesiydi. Başkan yardımcılığını yaptı. Ben Abdi İpekçi’yi, son kez kasım ortasında Londra’da gördüm. Yunan başyazarlarıyla Türk başyazarlarının iki günlük konferansı için gelmişti. Ülkeleri arasındaki ilişkileri düzeltmek için çaba harcadılar. Türkiye ve Yunanistan’daki gazeteciler arasında uzun zamandır süregelen anlaşmazlıkları giderebilmek, iki tarafı yakınlaştırabilmek için, kendini düşünmeden, cömertçe çaba harcamış bir kişiydi. Alçakgönüllü bir adam, bir centilmendi. Bitmez tükenmez bir enerjisi vardı. Her zaman başkalarının gereksinimlerini, çıkarlarını düşünürdü.

Kasım ortasında iki gün süren konferanstaki konuşmalardan bir-iki aktarma yapmak isterim. Abdi İpekçi, kamuoyunu etkileyen kendisi gibi başyazarların, gerçeği olduğu gibi gösterme sorumluluğuna sahip olduğunu, halkın olaylar üzerinde düşünebilmesi için sakin bir ortam yaratılması gerektiğini söylemişti. ‘Yunan gazeteci arkadaşlarımızla tartışırken kendi görüşlerimizi öne sürmeli, ama aynı zamanda birbirimizi anlamaya çalışmalıyız’ demişti. Bunlar Abdi İpekçi’nin kişiliğini yansıtan duygu ve sözlerdi. Hem gazetecilik mesleğine olan saygısını vurgulayan, hem de Türkiye’nin bu zor günlerinde gereksinimlerini yansıtan görüş ve ilkelerdi bunlar.

Bu büyük gazetecinin, başyazarın feci ölümünün yalnız dünyada değil, kendi ülkesinde de barış ve anlayışı sağlayacak bir etki yaratmasını umarım.”

Fransa’da çıkan Le Monde gazetesi dış haberler masası şefi Jack Amaric:

“Abdi İpekçi, Fransa’da çok iyi tanınan bir gazeteciydi. Le Monde gazetesinde çalışan hepimizin yakın arkadaşıydı. Türkiye’de özgür görüşleri uğruna canını verdi. Yazılarıyla çok yararlı olan bir gazeteciydi. Bu gibi cinayetler, gazetecileri inançlarından hiçbir zaman döndüremezler.”

Abdi İpekçi süikasti cumhuriyet gazetesi manşet

BBC Güneydoğu Avrupa servisi müdürü Andrew Mango:

“Abdi İpekçi’nin öldürülmesi, dünyada özgür düşünenler, düşünmeye çalışanlar için ağır bir darbedir. Aynı zamanda yüzlerce, binlerce dostu için telafisi imkansız, şahsi bir kayıptır.

Türkiye’yi ziyaret eden bütün yabancı gazeteciler gibi ben de, İstanbul’a her gidişimde ilk önce Abdi İpekçi’ye uğrar, onu rahatsız ederdim. Abdi bizler için, Türk gazeteciliğinin en sağduyulu, geniş görüşlü temsilcisi; Türk basınının şerefli, özgürlük sever geleneğinin timsaliydi. Bununla kalmayıp Türk gazeteciliğine yeni bir eda getirmişti. Sorunların bütün yanlarını görmek, herkese karşı saygılı davranmak, duygulara kapılmadan gerçeği ortaya çıkarmak, inançla fakat kızmadan, sesini yükseltmeden konuşmak ve yazmak, Abdi İpekçi’nin en büyük meziyetleri arasındaydı.


Abdi ile konuştuğumda, katıldığı ve katılmadığı fikirleri, hoşuna giden ve gitmeyen gerçekleri öğreniyordum. Bunun içindir ki, Türkiye’yi anlamak isteyen diğer gazeteciler gibi ben de ziyaretlerimde Abdi’nin değerli vaktini alıyor, onunla konuşmadan gazetecilik görevimi yapamayacağımı biliyordum.

Abdi İpekçi’nin katli anlamsız bir cinayet değil; tersine, iğrenç olduğu kadar anlamlı, gözlerimizi gerçekliğe açan bir suçtur. Özgür düşüncenin ancak kan pahasına elde edildiğini, hasta duyguların sağduyudan korktuğunu, onunla baş edemediği için kan içinde boğmak istediğini gösteriyor; tetikçiliğin, şiddetin yıkıcı özünü kavramamıza imkân veriyor.

Abdi İpekçi hayatını yaratmakla, bina etmekle geçirmiştir. Büyük bir gazeteyi geliştirmiş, şerefli bir geleneği yaşatmış, ona büyük katkılarda bulunmuş; geniş, açık, özgür görüşü ve bu görüşe dayanan insancıl, barışçı bir yaşamı korumaya, temellendirmeye çalışmıştır. Katillerinin tek düşüncesi ise, yıkmak.

Tetikçilik, Türkiye’ye özgü bir olay değil. Her yerde ortaya çıkıp hepimizi tehdit ediyor. Bu nedenle Abdi İpekçi’nin katli, hepimiz için bir kayıp olduğu gibi, hepimiz için de bir uyarı ve göreve çağrıdır. İnsan gibi düşünmek ve yaşamak istiyorsak, Abdi’nin hatırasına saygı ve izlediği sağduyu yolunda gayret; vicdan borcumuzdur.”

BBC yazarlarından David Bagchat:

“Öldürülen gazeteci İpekçi ve gazetesi Milliyet, Türkiye’de ılımlılığın ve tarafsızlığın ölçüsü olarak görülür. Sağ ve soldaki aşırılıklar, İpekçi’yi çoğu zaman tarafsızlığından ötürü hakir görmüşlerdir. Ancak bütün partilerdeki siyasetçiler Milliyet Gazetesi’ni, görüşlerinin halka ulaşması için anahtar niteliğinde bir platform saymışlardır.

Son 3 yıldan beri İpekçi, düşünüp taşındıktan sonra mesleki ağırlığını Ecevit’i desteklemeye tahsis etmiştir. Ancak onun yönetimindeki Milliyet Gazetesi, şu ya da bu partinin sözcüsü değildi. Hatta zaman zaman Ecevit yönetimini eleştiren yazılar, İpekçi imzası altında aynı gazetede yayınlanmıştı.

Ne var ki Türkiye’de aşırı sağın öfkelenmesine yol açan şey, İpekçi’nin anladığı tür liberalizmdi. Türkiye’de siyasi çekişmelerin sertleşmesi sebebiyle, 1978 yılında İpekçi’nin yazılarının tonu da gittikçe umutsuzluğu ifade eder olmaya başladı.

Sadece siyasi cinayetlerin kurbanları artmıyordu; önde gelen ılımlıların katledilmesi eğilimi de gözle görülür hale gelmeye başlamıştı.

İpekçi’nin öldürülmesi olayının ardında, aşırı sağın mı yoksa aşırı solun mu bulunduğu, henüz açıklığa kavuşmuş değil. Bu cinayet kimin eseri olursa olsun, amaç Ecevit hükümetinin ve İstanbul’daki sıkıyönetim makamlarının zayıflığını ortaya koymaktır.

İpekçi gibi bir kişinin öldürüldüğü toplumda, hiçkimse kendini güvende hissedemez. Türkiye’deki birçok gözlemci, bu cinayetler dizisinin parlemento demokrasisini ve Ecevit hükümetini yıkmaya çalışan neofaşistlerin, hesaplı kitaplı bir stratejisinin ürünü olduğu inancındadır.”

Abdi İpekçi süikasti cenazesi
Abdi İpekçi cenazesi

BBC program yapımcısı Yurdakul Fincancı:

“Benim parlamento kulislerinde Abdi İpekçi ile birkaç kez merhabalaşmanın dışında kişisel bir dostluğum yoktu. Ancak gazetecilik yaşamını ve çalışmalarını yakından gördüm. İpekçi, başarılı bir gazeteciydi. Başarısının ölçüsü, Milliyet Gazetesi’dir. Milliyet ondan, o Milliyet Gazetesi’nden ayrı düşünülemezdi.

Siyasal görüşleri bakımından ılımlı, liberal bir kişiydi. İlerici düşüncelere açık bir kafası vardı. Tutuculuğun hiçbir türlüsünü hoşgörüyle karşılamazdı. Aşırı görüşlerin hiçbirine, hiçbir zaman yandaşlık etmemesi nedeniyle, ölümü özellikle dikkati çekiyor.

Bu öyle bir cinayettir ki, uç görüşlerinden herhangi birine kapılan bir grubun, karşı taraftan bir kişiyi öldürmesi gibi görülemez. Bugüne kadar Türkiye’de tanık olduğumuz cinayetler, hep iki kamptan birinin, karşı taraftan birini öldürmesi şeklindeydi. Toplumda aşırı uçlardan bağımsız olma niteliğiyle tanınmış İpekçi gibi bir gazetecinin öldürülmesi, ancak aşırı bir tahrikçilik arzusuyla açıklanabilir.

Belli bir şey ki, bu cinayeti işleyen kişiler, bir iç savaş tahrikçiliği ardındadırlar. Böyle bir savaşı tahrik edebilmek için, bu türden cinayetler işleyen güruhun, kendini o iç savaşa ve iktidara el koymaya hazır görüyor olması gerekir. Bugünün Türkiye’sinde iç savaş tahrikçiliği yapanlar bellidir. Amaç İpekçi gibi bir kişinin ya da onunla benzeş görüşler taşıyan ve toplum içinde saygın bir yeri bulunan daha başka kişilerin öldürülmesi sonucu ortaya çıkacağından kuşku olmayan büyük karışıklığı, iktidar basamağı olarak kullanmaktır.


Ama unutulan şudur: İpekçi gibi bir kişinin öldürülmesi, doğuracağı karşı tepki nedeniyle bu tür hesaplar peşinde olanların umutlarına kısa zaman içinde mezar olabilir.”

Uğur Mumcu: Tarikatlar ve cemaatler, cumhuriyete karşı ayaklanacaklar