Binali Yıldırım: Darbe olmasaydı Türkiye dünyanın 7. ekonomisi olacaktı

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım: Eğer Türkiye’de darbe olmasaydı, güçlü ve istikrarlı siyasi yönetimler iş başında olsaydı, bugün Türkiye dünyanın 7. büyük ekonomisi olacaktı. Darbelerin bize maliyeti 10 büyük ekonominin kaybıdır.

Binali Yıldırım: Darbe olmasaydı Türkiye dünyanın 7. ekonomisi olacaktı

Binali Yıldırım, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneğinin (ASKON) yeni genel merkez binasının açılışında yaptığı konuşmada, çok anlamlı günde bu açılışı yaptıklarını söyledi.

Bugün 28 Şubat’ın 22. yılı olduğunu belirten Yıldırım, “Aynı zamanda muhterem hocamız Necmettin Erbakan’ın ölüm senesi devriyesindeyiz. 8 yıl önce 27 Şubat’ta ahirete intikal eden rahmetli hocamıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun.” dedi.


Binali Yıldırım, bin yıl sürecek postmodern darbeyi 4 yıl sonra tersine çevirdiklerini anlatarak, şöyle devam etti:

“Rabbimize şükürler olsun ‘bir daha siyaset yapmasınlar’ diye etmedikleri bırakmadıkları kadrolar bu ülkeyi 16 yıldır yönetiyor. Onlar istediler ki Anadolu insanı bu devletin kadrolarından, üniversitelerinden, iş dünyasından uzak dursun. Toplum mühendisliği, balans ayarı yapmaya çalıştılar. Siyasete ve demokrasiye müdahale ettiler.

Milli iradeyi baskı altına almaya çalıştılar. 1997 yılında millet iradesiyle seçilmiş iktidarı 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de yaptıkları gibi gayrimeşru müdahalelerle yıkmaya çalıştılar. Yönetime el koyamadılar ama sokaklarda tankları yürüterek gözdağı verme cüretini gösterdiler. Hükümeti istifaya zorladılar. Bize yapmadılar mı zannediyorsunuz? Kalıntıları bizimle de uğraştılar.

Cumhurun adını kullandılar. ‘Cumhuriyet mitingleri’ dediler ve insanları sokağa döktüler. Andıçlar yayınladılar. Fısıltılar yayarak ‘postal seslerini duymuyor musunuz?’ dediler. Sandılar ki milli iradeyi bir kez daha yıldırabilecekler.

AK Parti iktidarı, onun lideri Recep Tayyip Erdoğan onları tarihe gömdü. Cumhurbaşkanımız sürekli söylediği bir şey var; ‘dik dur eğilme, bu millet seninle’. Biz 16 yıldır darbecilere karşı dik duruyoruz. 16 yıldır bu iktidarın içerisinde çeşitli kademelerde görev alan kardeşiniz olarak bu süreçleri diğer milletvekili arkadaşlarımızla beraber yaşadık.”

‘Muhtar bile olamaz’ dedikleri Recep Tayyip Erdoğan’ın milli iradenin tecellisiyle cumhurbaşkanı, başkomutan olduğunu hatırlatan Binali Yıldırım, “Ama yine durmadılar. Vesayet müdahalelerini sürdürmeye devam ettiler. İçeriden, dışarından denemedikleri yol bırakmadılar. Gezi olayları, 17-25 Aralık yargı darbe girişimleri ve nihayet 15 Temmuz alçak FETÖ darbe kalkışmasıyla ülkemize, demokrasimize, insanımıza çok büyük yanlış yaptılar. Kendi topunu, tüfeğini asker kılığına giren hainlerle millete doğrulttular.” ifadelerini kullandı.

Binali Yıldırım, Türkiye’nin darbelerle, müdahalelerle, terörle anılan ülke olmaması gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer Türkiye’de darbe olmasaydı güçlü ve istikrarlı siyasi yönetimler iş başında olsaydı, bugün Türkiye dünyanın yedinci büyük ekonomisi olacaktı. Darbelerin bize maliyeti 10 büyük ekonominin kaybıdır. 17 yerine bugün Fransa’dan sonra yedinci ekonomi Türkiye olacaktı. Ama 70’lerde, 80’lerde ve 90’larda hatta bizim dönemimizde karşılaştığımız milli iradeye yönelik, millet egemenliğine yönelik müdahale ve müdahale girişimleriyle 10 sıra birden geriye düştük.

Son 16 yıl içerisinde boş durmadılar, hep yapmaya çalıştılar. Bunların bir kısmını vatandaşlarımız biliyor, bir kısmını bilmiyor. Daha iktidara geldiğimiz ilk günlerde 19 Kasım dün gibi hatırlıyorum hükümet açıklanmış, 8 Ocak’ta zehir zemberek bir bildiri açıkladı asker. O bildiri 27 Nisan e-muhtırasından çok daha ağır mir muhtıraydı. O gün bir şey oldu. Diyarbakır’da bir uçak düştü, 56 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunların bu bildirisi güme gitti. Bir buçuk aylık iktidar anayasayı değiştirecek çoğunlukla gelmiş iktidar ne yaptı da bir buçuk ayda laiklik elden gitti. Ne yaptı da cumhuriyetin temel ilkelerine, değerlerine karşı bir tehdit oluşturuyor.”

367 hukuk tarihinde bir garabettir

Türkiye’de Cumhurbaşkanı seçtirilmediğini ifade eden Binali Yıldırım, o dönemde yeni icatların ortaya çıkarıldığını kaydetti. Yıldırım, 367’nin hukuk tarihinde bir icat, garabet olduğunu belirterek, şunları kaydetti:


“Hiçbir devirde hiçbir yerde de izahı olmayan bir iştir. Ama yüksek yargıda en yüksek yere gelmiş insanlar bunu çok büyük bir buluş gibi onu o gün piyasaya sürdüler. Maksat milletin iradesi cumhurbaşkanlığına yansımasın. Onun üzerine bizde dedik ki; ‘madem öyle bu işin kararını millet versin’. Hem genel seçime gittik hem referandum yaptık ve o andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti parlamento tarihinde sorun olan cumhurbaşkanlığı seçimini doğrudan milletin seçmesi yönünde kararı aldık.

Bununla yetinmediler. Başka yargı üzerinden operasyon yapmaya çalıştılar. Daha sonra 17-25 Aralık, 15 Temmuz, Gezi Olayları bütün bunların bir sonucu var. Bazen FETÖ’cü, bazen ulusalcı kılığında geliyorlar, bazen başka kılıklarda geliyorlar Ama zihniyet hiç değişmiyor. Millet iradesini, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini yine milletin meclisinde olduğu gerçeğini bir türlü kabullenemiyorlar.”

28 Şubat’ın Türkiye’ye zararının 400 milyar dolar olduğunu anlatan Binali Yıldırım, “Onlar yıkıp, dağıtıp yok etmeyi bilirler. Faturayı millet ödüyor, bizler, sizler.” dedi.
Yıldırım, AK Parti’nin iktidar olarak 16 yıl boyunca halkın sırtındaki yükü azaltmak için çalıştığını dile getirerek;

“Bir yandan vesayet odaklarıyla mücadele ederken bir yandan da Türkiye’nin kalkınması, refahı için gece gündüz demeden cumhurbaşkanımızla birlikte gayret ettik. Tabiri caizse şeytan taşlamaktan arta kalan vakitlerde de milletin refahı, kalkınması için gayret ettik. Çok şükür Rabbim çabalarımızı boşa çıkarmadı. İşimiz bitti mi? Hayır daha yapacak çok işimiz var. Her seçim bizim için yeni bir müsabakanın başlama düdüğü anlamına geliyor. 31 Mart, 2023 hedefimiz için final maçımız olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

İstanbul ve Türkiye için önemli planların olduğunu ifade eden Binali Yıldırım, İstanbul tek başına bir ülke olsaydı Avrupa’nın 13’üncü, dünyanın da 41’inci büyük ülkesi olacağını belirtti.

Binali Yıldırım, İstanbul için güzel bir çok projenin olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Güvenlik, yeşil alan, İstanbul ekonomisini geliştirecek vizyon projeler, trafik ve ulaşımla ilgili asgari düzeye indirecek alt yapı projeler, yaşam kalitesini arttıracak kültürel ve sosyal faaliyetleri daha da yaygınlaştıracak projeler, özellikle gençlerin daha fazla katılacağı İstanbul’un geleceğini akıllı şehir projeleriyle çok daha önemli bir noktaya taşıyacak. İstanbul’da bir teknoloji üssü kuracağız. Burada gençlerle girişimcileri, iş adamlarını bir araya getireceğiz. Gençler bizim en büyük zenginliğimiz. Ortaya koyacağımız projelerle 500 bin İstanbulluya iş imkanı sağlayacağız.”

Bir operasyonla karşı karşıyayız

Binali Yıldırım, girişimciliği, özel sektörü üretime teşvik etmenin önemli olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başbakanlığım döneminde aldığımız tedbirlerle yatırım ortamı 17 basamak birden iyileşti. Hatırlayın 2017 yılı Türkiye’nin ekonomide şaha kalktığı yıl. O yıl için ‘Türkiye büyük bir krizde batacak yok olacak yerle bir olacak’ deniliyordu. Tam referandum öncesi bunlar söyleniyordu. Ama sayın cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde aldığımız hızlı kararlarla, tedbirlerle 2017’de 7,4 büyüdük. Çin’den sonra dünyada ikinci büyük büyümeyi Türkiye gerçekleştirdi. Şu an karşı karşıya bulunduğumuz durum geçici bir durumdur. Bir operasyonla karşı karşıyayız. Döviz kuru üzerinden bir operasyona maruz kaldık. Dolasıyla bunun getirdiği bazı sıkıntıları yaşıyoruz. Fakat mutlaka bu üstesinden geleceğimiz bir durumdur. Yeter ki biz el ele verelim, gayret edelim ve geleceği birlikte inşa edelim.”


Konuşmaların ardından kurdele kesilerek ASKON yeni genel merkez binası hizmete açıldı.  Ayrıca Binali Yıldırım’a günün anısına hediye takdiminde bulunuldu. Açılışa Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı Ömer Arısoy, AK Parti Zeytinburnu İlçe Başkanı Abdül Selami Delibalta, ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, ASKON üyeleri ve davetliler katıldı.

AK Parti Bursa adayı Alinur Aktaş’tan düşman listesi


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.