Tipolojik tasnif nedir?

Aynı tipin farklı ülkelerde nasıl farklı algılar oluşturabileceğine dair çok güzel bir örneğim var. O da benim. Tipolojik tasnif nedir?

Tipolojik tasnif nedir? stereotip
Tipolojik tasnif nedir?

Önceki ‘Avrupalı’ başlıklı yazımda aktardığım gibi kendimce tipolojik yelpazem, sakalsız olarak Orta Avrupa’dan Balkanlar ve Kafkasya’ya otururken, sakallı olarak Orta Doğu’nun içlerine kadar uzanır. Bu noktadan hareketle bu ‘tipin’ farklı iki toplumda nasıl farklı algılandığına bir bakalım. Ele alacağımız ülkeler Almanya ve Tunus olacak.

Alman algısı

6 seneyi aşkın bir süredir Almanya’da ikamet etmekteyim ve şu ana kadar 100’ün üzerinde insan ile tanıştım. İletişim halinde olduğum bu insanların ekseriyeti, benim ‘tipik’ bir Türk olarak görünmediğimi belirtti. Düşüncelerini belirtmeyenlerin ise aynı kanıda olduklarından neredeyse eminim.


Tunuslu algısı

Bir Tunus seyahatim sırasında birçok Tunuslu ile tanışma fırsatım oldu. Ayrıca çalıştığım şirketin Tunus’ta bir şubesi olması munasebetiyle de bu ülkeden birçok insanla tanıştım. Bugüne kadar karşılağıp tanıştığım Tunuslu sayısını da 50 olarak kabul edebiliriz. Bu kişilerden sadece 2 tanesi bana ‘tip’imle ilgili olarak ‘Alman’a benzediğimi söyledi. Yalnız dikkat: Yorumun içeriğinde ‘Tipik Türk değilsin’ veyahut ‘Türk’e benzemiyorsun’ bulunmuyor.

Farklı bir boyut – Allershausen’de bir dönerci

Şirkete sabahları arabayla giderken benzin/gider tasarrufu yapmak adına bir iş arkadaşı ile toplu araç kullanımına geçmiştik. Değişmeli olarak araç kullanmak üzere Allershausen namlı muhitte buluşuyorduk. Sürüşler esnasında bir döner mekanı dikkatimi çekti. Tek katlı prefabrike gibi görünen münferit bir yapı. Bir gün mekanı ziyaret edip yemek yemek istedim.

İçeri girdiğim anda ilk defa karşılaştığım, aynı zamanda dükkanın işletmecisi de olan Mustafa Abi’yi gördüm. Hemen kafamdan gayriihtiyari bir tipolojik tasnif geçti. Benim için tipik bir Karadenizli idi. Açık tenli (sıcakta kızaran), renkli gözlü ve geniş Karadeniz kafa yapısına sahip. Akabinde eşini de gördüm. O ise daha da açık tenli (mermer beyazı) ve yine renkli gözlü.

Eğer onlar benim için tipik Karadenizli ise, aynı zamanda tipik Türk değiller miydi? Bu sorunun cevabında yüzdelik dilimlere girerseniz, işin içinden çıkmak bence zorlaşır. Zira hangi yüzdeye kadar tipik, hangi aralığa atipik diyeceksiniz?

Bunlar belirlenmiş şeyler değil. Dünyada baskın olan algılara gelince, onlar genelde stereotip denilen basma düşüncelerden ibaret ve bunların bir çoğu da ne yazık ki geçersiz. Sonuçta, dönerci karı-kocanın Samsunlu olduklarını öğrendim ve tabii ki şaşırmadım.


Sav

Bu bilgiler ışığında kendi örneğimde bir ‘tip’in bir Alman ve bir Tunuslu’nun algısında neden farklı çağrışımlar yarattığına dair iddiamı arzetmek isterim.

Bence, Tunus’ta Türk olduğumu söylediğimde Tunusluların pek de tepki göstermemesinin sebebi, yüzyılların birlikte yaşamışlığından gelen bir algıdır. Alman toplumunda ise her ne kadar neredeyse son 60 yıla varan bir ‘yan yana’ yaşam söz konusu olsa da, bir birlikte yaşam vuku bulmadığından Tunuslu örneğindeki gibi bir algı ortaya çıkmamıştır.

Velhasılıkelam bir Tunuslu, bir Alman’a nazaran Türk tipini (bugünkü Türkiye dahilinde) daha iyi biliyor. Aynı cihette, yan yana yaşayıp birlikte yaşamayan toplumların birbirlerini algılamada, kesişim kümelerine odaklanamayıp farklılıkları öne çıkardıklarını aktarmak da bence doğru olur.

İstatistiki çelişki

Mesela Almanya’da yetişkinlerde siyah saçlı olma oranı %4 iken, aynı oran Türkiye’de sarışın olmak için geçerlidir. Aynı şekilde yetişkin bir Alman’ın sarışın olma ihtimali 1/3 iken, aynı oran bir Türk’ün kahverengi saçlı olması için geçerlidir. Peki, sarışın bir Alman uluslararası algıda ‘tipik’ bir Alman olarak görülürken, benim gibi kahverengi saçlı birinin sadece saç rengimden dolayı ‘atipik’ bir Türk olarak görülmesi ne ile açıklanabilir?

İzahat

Bence bunun izahı yukarıda bahsi geçen stereotiplerde saklıdır. Bunların da birçoğunun müsebbibi karikatüristlerdir. Bir toplumu temsilen çizilen bir karaktere bir saç rengi gerektiğinde, saçı pasta diyagramına benzer şekilde kısımlara ayıramadıklarından baskın olan rengi temel almışlardır ve bu algı zaman içerisinde içselleştirilmiştir. İstatistiğin geri kalan kısmı ise algıya giremeden yitip gitmiştir.


Hamiş: Algı, genelde öğrenilmiş ama sapmış gerçektir.

Avrupalı kimdir? Avrupalı kavramı ve kimlik algısı