Yeni Zelanda katliamı üzerinden tehlikeli değerlendirmeler

Yeni Zelanda’da Hristiyan “dinci bir faşist” tetikçinin Müslümanlara yönelik katliamı elbette büyük üzüntü nedenidir. Ama aynı zamanda kaygı vericidir. Çünkü söz konusu olay akılcı düşünme gereğini de ortaya koyacak nitelikte bir terör eylemidir.

Yeni Zelanda katliamı üzerinden tehlikeli değerlendirmeler
Yeni Zelanda katliamı sonrasında Meclis Binasındaki bayraklar yarıya indirildi. (Marty Melville/AFP via Getty Images)

Lakin buna karşın, söz konusu katliamın birileri tarafından yeterince doğru analiz edilmediği; intikamcı bir tutum ve davranış ile karşılandığı; dahası ülkemizde seçim malzemesi olarak dini ve milli motifler ile kullanıldığı görülmektedir. Bu durum da başlı başına kaygı vericidir. Örneğin söz konusu katliama ilişkin “haçlılara karşı” bir duruş ve bir savaş teması ve çığırtkanlığı gerçekten elem vericidir.

Yeni Zelanda’da yaşanan katliamın büyüklüğünü, acısını ve bunun nedenselliklerini görmek yerine, “Haçlılar” ve benzeri yaklaşımlar üzerinden kışkırtıcı ve provokatif yaklaşımlar sergilemek; sanılanın aksine olayı yeterince değerlendirememeyi beraberinde getirmektedir.


Oysa Irak’ta, Suriye’de IŞİD terör örgütünün yapmış oldukları ne ise, Yeni Zelanda örneğinde yapılan da bir benzeridir. Olaylara ve olgulara böyle bakıldığında, meseleyi daha aklı selim bir biçimde değerlendirmek daha kolay olacaktır. Sonuç olarak bu tür eylemler ve katliamlar; sağlıklı, samimi hiçbir Hristiyan ve Müslümanın kabul edeceği kötülükler olmasa gerektir.

Günlerdir verilen demeçlerde olsun, bazı seçim çalışmalarında olsun, bazı yazılı ve görsel medya paylaşımlarda olsun; dini ve milli motifler kullanılarak halkı kin, nefret ve düşmanlık yaratarak, sözde birlik ve beraberlik amaçlayan davranışlara tanık oluyoruz.

18 Mart örneği

Örneğin 18 Mart tarihi itibariyle, Çanakkale Zaferi yıl dönümü dolayısıyla yapılan bazı paylaşım, yazı ve demeçlerde konu Yeni Zelanda ve Anzak askerlerine kadar getirilerek ilişkilendirildi. Öyle ki, her yıl Çanakkale’ye gelerek “Anzak Ayini” törenlerine katılan ve Çanakkale’de kültürel bir yapıya dönüşen; bu arada hem turizm açısından olsun hem de ikili proje ve çalışmalar dayalı olsun bir geleneğe dönüşen yapıyı bir kalemde silip atmaya yönelik anlamsız, gereksiz hezeyanlar sergilenmeye başlandı.


Şurası da bilinmelidir ki, Yeni Zelanda’da katliam yapan Hristiyan dinci faşist bir tetikçinin ve onun arkasındakilerin hesabını sorulacaksa; önce İslam adına yapılan bütün katliamların hesabı sorulmalı ve reddedilmelidir.

İkincisi, Çanakkale savaşları nedeniyle buraya getirilerek burada ölümlerine neden olunan Yeni Zelandalı Anzak askerleri dolayısıyla tüm dünyaya, Türkiye’nin nasıl bir toplum ve ülke olduğunu; sömürge karşıtlığını, sömürge askerlerinin dramını ve İngiliz, Fransızlar başta olmak üzere Avrupa sömürge faşizminin ne tür pisliklere neden olduğunu gösterme yanında; Yeni Zelanda halkına ülkesinde dinci faşist örgütlenmelere yer ve izin vermemeleri gerektiği fırsatı olarak değerlendirilmelidir. Bunun için uygar ve akıllı davranılması gerektiği açıktır.

Yeni Zelanda olayı ile ilgili siyaset, ideoloji, yaranma psikolojisi ve kolaycılık adına milli ve dini sömürü alışkanlığı ve faydacılığı üzerinden bazı davranışlar sergilemek; kısa vadede daha çok işe yarıyor gibi görünse de, uzun vadede insanlık ve ülke adına pek de doğru işler yapılmadığı ortadadır.

Oysa ne IŞİD ve benzerleri, ne de o Hristiyan dinci faşist, tüm dünyadaki dürüst ve samimi Müslümanları ve Hristiyanları temsil etmiyor. Bunu bile bile yangına körükle gitmek, cahillik değilse kötülük demektir.


Yeni Zelanda’da yaşananların eleştirisi ve üzüntüsü başka bir şey, bunun üzerinden kışkırtıcılık başka bir şeydir. Gerek genel anlamda olsun, gerekse 18 Mart Çanakkale Zaferi yıl dönümü üzerinden olsun; Yeni Zelanda ve Anzak askerleri ile ilgili paylaşım yapanların, demeç verenlerin, yazı yazanların daha özenli olması; tarihsel olay ve olguları gündelik işlerine, amaçlarına ve çıkarlarına malzeme yapmaktan kaçınmaları her halükarda daha sağlıklı bir tutum olacaktır.

Erdoğan: Dedeleriniz geldi, kimi ayaklarının üzerinde kimi tabutla geri döndü. Aynı niyetle gelecekseniz bekleriz. Sizi de dedeleriniz gibi uğurlayacağız