Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde “Zulüm 1938’de son buldu” başlığını kullanan Akit Tv’ye “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçundan açılan davada sorumlu müdür Ali Özken beraat etmişti. Mahkeme gerekçeli kararında; “Eylemin Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret veya sövgü olarak nitelendirilemeyeceği, ağır eleştiri kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu kanaatine” varmıştı. Karara Küçükçekmece ve Bakırköy’de görevli iki Cumhuriyet savcısı “Atatürk’ün manevi şahsına, hatırasına alenen hakaret var. Beraat kararı yanlış” diye itiraz etti.
Ülkemizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde; 10 Kasım 2015 tarihinde Akit Tv’de “Zulüm 1938’de son buldu” alt yazısıyla yapılan haber ve programlarından sorumlu müdür Ali Özken hakkında Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret işlendiğine ilişkin çok sayıda ihbar dilekçesinin savcılığa gönderildi.
Özken hakkında başlatılan soruşturma da, haber verme ve eleştiri sınırlarının aşıldığı belirtilerek “Atatürk’ün Hatırasına Alenen Hakaret” suçundan 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Beraat kararı verilmişti
Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada Atatürkçü Düşünce Derneği ile birçok baro katılma talebinde bulundu. Ancak mahkeme bu talepleri reddetti. Yargılama sonunda da mahkeme hakimi, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle tutuksuz sanık Ali Özken hakkında beraat kararı verdi.
“Sanık subjektif görüşlerini yansıttı”
Mahkeme, gerekçeli kararını hazırladı. Gerekçeli kararda; söz konusu yayın içeriğinin incelenmesinde; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yönetimsel kararları ve uygulamaya koyduğu devrim ve ilkelerine ilişkin eleştirel yorumların dile getirildiği ve bu yorumların program yapımcısının subjektif görüşlerini yansıttığı vurgulandı.
Yayında ağır şekilde eleştirel ifadeler kullanıldığı, yayının sorumlu müdürü olan Özken’in savunmasında da ifadelerin çarpıcı ve rahatsız edici olduğunun kabul edildiği; ancak söz konusu ifadelerin yukarıda bahsedilen yerel ve yüksek Mahkeme kararları ile Türk iç hukukunun ayrılamaz bir parçası haline gelen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi çerçevesinde alınan AİHM kararlarında da vurgulandığı üzere eleştiri sınırında kalıp; düşünce açıklaması vasfında olduğu gerekçeli karar da anlatıldı.
“Ağır eleştiri”
Gerekçeli kararın sonunda suça konu ifadelerin 5816 sayılı Kanunla düzenlenen Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi hatırasına hakaret veya sövgü olarak nitelendirilemeyeceği; ağır eleştiri kapsamında düşünce açıklaması niteliğinde olduğu kanaatine varılarak sanığa isnat edilen suç yönünden beraatine karar verildiği belirtildi.
İki Cumhuriyet Savcısı itiraz etti
Bunun üzerine Küçükçekmece Cumhuriyet Savcısı Veysel Değirmenci ve Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Selim Berna Altay ifadenin ağır eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı; Atatürk’ün manevi şahsına, hatırasına alenen hakaret niteliği taşıdığı; verilen beraat kararının da usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’ne (BAM) karar için itirazda bulundular.