Eski AK Parti Milletvekili Selçuk Özdağ: Ardında utanacak bir şeyler bırakmayanlar için gitmek kolaydır!

Eski AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ: Siyaset temiz yapılırsa gitmek hiç zor gelmez. Ama hukuk dışı yollara girilir, eldeki imkanlar eş dost için kullanılırsa gitmek zorlaşır. Ardında utanacak bir şeyler bırakmayanlar için gitmek kolaydır. İstanbul’da bir avuç sandığın 15 günde sayılamaması demokrasimiz adına da Türkiye adına da bir ayıptır. İstanbul’u ne pahasına olursa olsun alalımın maliyeti İstanbul’u kaybetmenin maliyetinden yüksek olabilir.

Eski AK Parti Milletvekili Selçuk Özdağ: Ardında utanacak bir şeyler bırakmayanlar için gitmek kolaydır!

Selçuk Özdağ’ın kaleme aldığı köşe yazısı şöyle:

İstanbul’un maliyeti

Yerel seçimlerin üzerinden iki hafta geçti ama hala İstanbul Belediye başkanı belli olmadı. Bütün bir Türkiye’nin sandıkları bir günde sayılırken, İstanbul’da bir avuç sandığın 15 günde sayılamaması demokrasimiz adına da Türkiye adına da bir ayıptır.

Demokrasilerde gelmenin de gitmenin de yolu bellidir. Her parti seçimle gelir, seçimle gider. Hatta gitmeyi bilmek bazen gelmekten çok daha değerlidir. Demokratik olgunluk gelirken değil, giderken belli olur. Şu son on beş günde demokratik bir olgunluğun gösterildiğini söylemek mümkün değil.


Siyaset temiz yapılırsa gitmek hiç zor gelmez.

Ama hukuk dışı yollara girilir, eldeki imkanlar eş dost için kullanılırsa gitmek zorlaşır. Ardında utanacak bir şeyler bırakmayanlar için gitmek kolaydır. Bu ülkede eğer siyasete bir saygınlık kazandırılacaksa siyasetçiler en yüksek makamları bile tereddütsüz bırakacak insanlar arasında seçilmelidir. Çünkü suça karışanlar için makam ve mevkilerini korumak aynı zamanda bir korunma biçimidir.

Bu seçim, partilerine oy veren birçok seçmenin aslında mutlu olmadığını, uygun alternatifler gösterilmesi halinde rahatlıkla tercih değiştirebileceğini göstermiştir.

Aslında demokrasimizin geleceği de siyasetin çeşitlenmesine, farklı düşünceleri baskılayan anlayışlardan kurtulmamıza bağlıdır. Sadece partiler değil, gazeteler, televizyonlar da çeşitlenmelidir. Halkını aldatan bir medya halkına ihanet etmiş olur. Vatandaşın farklı kaynaklardan haber alma hakkının kısıtlanması demokrasiden ve hukuk devletinden vaz geçmedir.

“Türkiye demokratik görüntüsünü kaybettiği için ekonomik kriz yaşıyor”

İktidar her şeye rağmen aslında muhalefete teşekkür emelidir. Çok zor şartlarda bu ülkede hala demokrasinin var olduğunu gösterdikleri için. Seçimden hemen sonra bir Alman gazetesinin “Türkiye’de hala demokrasi varmış” şeklindeki yayını muhalefetin demokrasinin varlığı/yokluğu için ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Türkiye biraz da demokratik görüntüsünü kaybettiği için bu ekonomik krizi yaşıyor.


Otoriterleşen bir ülke döviz bulamaz, hukuk güvenliği olmayan bir ülkeye yabancı sermaye gelmez. Ekonominin düzelmesi yapılan hataları vatandaşın sırtına yüklemekle olmaz, önce Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunun gösterilmesi gerekir. Dünyada en yüksek faizle bile döviz bulamayışımızın arkasında son yıllarda yaratılan görüntü vardır.

Partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Hepsi de aynı yasalara bağlı olarak kurulmuşlardır. Hepsinin amacı daha yaşanabilir, daha müreffeh bir Türkiye’dir. Partileri dost/ düşman diye sınıflandırmak, mensuplarını suçlamak  uzun vadede milli bütünlüğümüzü tahrip etmekten başka işe yaramaz.

Neredeyse artık rutin hale gelen ekonomik paketlerden de anlaşılacağı üzere Türkiye giderek derinleşen bir kriz yaşıyor. Önlenemeyen krizler çoğunlukla siyasi krize dönüşür. Sefaletin ezdiği bir halkın öfkesi karşısında hiç kimse duramaz. Onun için her yükü vatandaşa yüklemek çıkar yol değildir. Bu yükün toplum tarafından çekilebilir olması yönetenlerin de aynı yükü paylaşmalarına bağlıdır.

İktidarlar bilerek, isteyerek yanlış yapmazlar. Ancak frenlenemeyen hırslar, ideolojik ayrımcılık, nepotizm, mal mülk sevgisi isteyerek yapılan yanlışlardan daha kötü sonuçlar doğurabilir.Kendisi için siyaset yapanların ülkeye bıraktıkları  en kötü hediye budur.


Çok geç olmadan Türkiye bu seçim atmosferinden kurtulmalıdır. Mahkeme kadıya mülk değildir.  İstanbul’u ne pahasına olursa olsun alalımın maliyeti İstanbul’u kaybetmenin maliyetinden yüksek olabilir. Hukukun işi hukuka bırakılarak gecikmeden Türkiye’nin gerçek gündemine dönülmelidir. (Kaynak: enpolitik.com)

Ekonomi yazarı Murat Muratoğlu: Tarihimizdeki en büyük ekonomik kriz bu!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.