Ekrem İmamoğlu, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge programına konuk oldu. İmamoğlu İBB’deki israf ve yolsuzlukları canlı yayında anlatırken, programın reklama sokularak apar topar bitirilmesi dikkat çekti.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’daki İsrafı gözler önüne serdi.
#tarafsızbölge pic.twitter.com/jrkLSeVpJN— Kaç Saat Oldu?🌍 (@kacsaatolduson) May 20, 2019
İmamoğlu İBB’deki israf ve yolsuzluktan bahsetmeye başlayınca program apar topar bitirildi
Ekrem İmamoğlu, İBB’deki israf ve yolsuzluklarla ilgili açıklamalarda bulunurken program reklam arasına sokuldu, daha sonra da sonlandırıldı. Sunucu Ahmet Hakan’ın saat 11.30 sıralarında ‘zamanımız bitti’ demesinin ardından İmamoğlu’nun, “(Bitiş saati) 12 diye biliyordum” demesi dikkat çekti.
İmamoğlu, reklam arasından önce şunları söylemişti:
— Son 6 ayda tek bir müdürlükte fikir projesi olarak hazırlanan ama uygulanmayan projelere 226 milyon harcanmış. İsraf. İhtiyaç dışı araç masrafı 120 milyon. Yıllık bunlar. İsraf düzenini tasarruf düzenine dönüştüreceğiz.
Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bizim evine iftar için gidip fotoğraf çektirmediğimiz insanlar da oluyor. O benim yeni geleneğim değil.
10 yıl önce partide ilçe başkanı olduğumda vardı. Sokak iftarı bir noktada siyasileşebiliyor.
Ben 10 yıl önce evlerde iftar yapmaya başladım. En çok rahatsız olan annem babam kardeşlerim çocuklarım.
Herkesle sofrasını paylaşıyorsunuz. Türkiye’nin her yerinden insanların sofrası. 10 yıldır samimi bir şekilde yapıyoruz.
Fotoğraf çekilmek onu insanlara anlatmak, Ramazan ayının bütün masumiyetini göstermek açısından çok güzel. O sofra üzerinden çok çirkin şeyler oldu. Yanlış yanlıştır. İster Binali Beye ister başkasına. Olayın güzelliğini keşfetmek çok değerli.
“60-70 yerde iftar sofrası yapıyor” sorusuyla ilgili olarak İmamoğlu şunları kaydetti:
Ben de anlamadım. Arkadaşlar araştırdı buldu. Beylikdüzü Belediyesi’nde belediye başkanı olduktan sonra sokak iftarını doğru bulmuyorum dedim. Sadece bir kez kadir gecesinde büyük bir iftar sofrası olsun. Bütün Beylikdüzü’nü çağıralım dedik. Herkesin evine sıcak yemek gitsin dedik.
YSK’nın kararı şaşırtmadı
YSK’nın seçimi iptal edeceğini düşünmemi istedi birçok kesim. Rakibimiz, karşıt görüş. Ben İstanbul’a hizmet etmek istedim. 24 saatin hiçbir evresinde seçeneği gündemime almadım. İşime baktım. Türkiye’nin demokrasi süreci adına bir temenni. Bunu yapamazlar zihnimin bir köşesinde var. Beni bu alana çekmek isteyeceklerini düşündüm. İşime baktım. Şaşırmadım.
Bu bir basit olay değil. Türkiye tarihinde seçim sürecinde yaşanmış en kritik olaylardan birisi. İddialı olmak istemiyorum, belki de birinci olay. AK Partili hemşehrilerimin anlaması gerekiyordu. Benim anlatmam gerekiyor. AK Parti’ye oy vermiş hemşehrilerime de anlatmam gerek. Yarın sizin de başınıza gelebilir. İktidar gücünü elinde bulunduran bir heyetin sistem olarak adı neyse: Seçimi kaybettik, biz bir daha seçim yapalım.
31 Mart’taki oy farkı: Şu var demokrasi için yoluma da devam ediyorum. Bu işin ne kadar yanlış olduğunu, demokrasiye aykırı olduğunu hissettirmem gerekiyordu. 13 bin 700 küsür civarında farkımız var. Çok basit. Sayıyı net söyleyeyim. YSK’nın ilk açıkladığı veri 27 bin 899. Aradaki fark.
Seçimin gecesi Sayın Binali Yıldırım 3 bin 700 oyla kazandım dedi. Ben de dedim ki, “Biz seçimi yaptığımız hesaba göre, son düzeltmelere göre değişebilir, 17 bin civarında farkla kazandık” dedim.
Rakbimiz 18 bin oyla yanıldı, ben 3 bin oyla yanıldım
Rakibimiz 18 bin oyla yanıldı, ben 3 bin oyla yanıldım. Çaldılar diyorlar ya! Biz 250 oy aldığımız sandıkta 0 oy yazılmış. Bakanın açıklaması var kıyameti koparmayalım da ne yapalım diyorlar. 4234 nolu sandıkta 145 oy aldık 0 yazılmış. Bilgisayara girerken 0 giriliyor. Bizim itirazlarımız oldu, AK Parti’nin itirazları oldu. 20 bine düştü. 13 seçim gördüm. Her seçimde olur. İnsani hata da kabul edebiliriz, abur cubur şeyler de olabilir. Bu 20 bine inerken her iki partinin de oyu yükseldi.
İptal oylar, geçersiz oylar sayıldı. İptal oyların tekrar sayılması YSK tarihinde görülmüş şey değil. Altına yazıldı, üstüne yazıldı kabul edildi. O bilgisayar başındaki insanların hatası. 1 kişi karar vermiyor kurul karar veriyor geçerli mi geçersiz mi diye. Her sandıkta bu böyle. Sayısal baktığımızda Binali bey’e de bana da haksızlık yapılmış. Neyi aradığınızı anlamaya çalışıyorum. 11 bin öbür tarafta, 16-17 bin oy diğer tarafta var. Bana da ona da haksızlık yapılmış. Çaldılar kime?
Enteresan bunu da yorumlamak lazım. AK Parti bir belge hazırlamış ‘Neden yenileniyor? İstanbul seçimlerinin yenileme kararının nedenleri?’ Tarattırdım arkadaşlara okuyun dedim. Tek bir kelime çaldılar yok. Cumhurbaşkanı çaldılar dedi. Rakibimiz 31 Mart öncesi bir başka Binali Yıldırım. Sonrasında başka. Ben hiçbir şey çalmadım. Sadece gönül çaldım.
Çaldılar derken siz kimi anladınız?
(Ahmet Hakan’a) Siz basın mensubusunuz. Basına hizmet eden birisiniz. Sayın Yıldırım, cumhurbaşkanı, bakanlar çaldılar derken siz kimi anladınız? Seçim sürecinin her aşamasındaydım. Çaldılar, kim? Gayet tabi sinirleniyorum. Niye? Ramazan ayında iftira atıyor. Yalan söylemek, iftira atmak büyük günah. Geçersiz oylar da sayıldıktan sonra sonuçta hiçbir değişiklik yok. Gerekçelere bakar mısınız Allah aşkına? Maddi hata dediğiniz şey her zaman olur. Beylikdüzü’nde genel seçimlerden birinde, 2015 olabilir, ilçe başkanımız hatayı düzeltenlerden biriydi. Ben de belediye başkanıydım. Rakibimizin oyunu yanlış yazdınız dediler. Ne benim bir oyum rakibime, ne de rakibimin 1 oyu bana gelsin. Derdim bu.
Onlar itiraz ettiler tümü sayılsın diye. YSK kabul etmedi. YSK’nın buna gerekçe üretmesi lazım. Geçersiz oylar sayıldıktan sonra gerekçe olması lazım.
57 sandık seçtim dedi. Sayın dedi. 57 sandık sayıldı. Yaklaşık 21-22 bin oy yapar. 12 oy bize fazla çıktı orada da. Minimum hatalarla yürüyor.
39 ilçeyi de yenileyin
Hepsini yenileyelim dedim mi dedim. Sandıktan daha evla. 25 seçimin sonucunu etkilemiyormuş. Zamanında itiraz etmediniz, ettik. Gidelim 39 ilçede bir daha seçim yapalım. Millet karar versin. 25 ilçede seçime etki edecek sayıda sorun yok. O ilçelerde, muhtarda, ilçe belediye başkanında, meclis üyelerinde sorun yok. Büyükşehir belediye başkanına gelince sorun başlıyor.
Önce dediler soyadına göre partisi belli oluyor. Sayın Yıldırım anlatıyor: Gelen kişinin tipine bakarak AK Partili olup olmadığına karar veriyor. Ona eksik pusula veriyor. O yüzden AK Parti’nin oyu büyükşehirde düşüyor. Şaşkınlıkla dinledim. Bir daha dinleyeyim dedim.
Benim okul müdürüm annesini ikna etmeye çalışıyor CHP’ye oy versin diye. O da adalet partili. Altı oka da ikna etmiş. Oyunu kullanmış rahmetli analık. Müdür manidar bakıyor. O da yırtmış oyu getirmiş, inanmayacağını anladım ha buraya getirdim diye. Hem oy nasip olmuyor hem de oğlunu kırmıyor. Milleti üzmeyin. Büyükşehir belediyesi oyların diğer oylardan düşük olması lazım. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar.
Printerları mı yok, mürekkepleri mi?
“Bizim oylarımız da düşük yazıldı. Bilinçli de olabilir maddi hata da olabilir. Zihninizi okuyamam. Seçimden önce dedim ki, “Ey bakanlar, bu sürece hizmet eden insanlar, (bir çok iş onlara ait, hükümetsiniz neticede) gidin işinizle uğraşın, insanların sandıkla ilgili şüpheleri var.” Seçim sistemi dünyanın en güvenli seçim sistemi dediler. Seçimde haksızlık, yolsuzluk arayan bahane arar dedi. Ak Parti genel başkan yardımcısı ‘dünyanın en güvenli sistemi’ dedi.
Cumhurbaşkanı sandık görevlilerini bir gece ansızın arayabilirim, yol arkadaşlarıma başarılar diliyorum dedi. AK Parti her sandıktaki görevlilerine de güvenmiyor. “Ben seçimi kaybettim, bir bahane bulmalıyım” üzerinden 8 tane gerekçe üretildi.
Çetele dediğiniz işte imza aranmaz. YSK’da görev yapmış, sandıklarda duran tüm AK Parti’li kardeşlerim bilir. Çeteleden bahsediyor. Islak imzalı olan sandık tutanakları da YSK’nın sisteminde var. kayıp denilenler YSK’nın sisteminde görülebilir. Bizde de var. Onlar kayıt döküm derken çeteleden bahsediyor. Onda imza aranaz. Çetele imzalamayız ki, tutanak imzalarız. Benim de aklım almıyor. Sayılırken bir çetele tutulur. Onlar toparlanır. Sandık kurulunun tutanağı tutulur. Kutucuklar doldurulur. Onda imza aranmaz. Tutanakta aranır.
Tespit ettik dedikleri 123 sandıkta soruşturma niye yapılmadı? Soruşturma yapıldı deniyor ben inanmıyorum o açıklamalara. 15 gün geçti Ahmet Bey. Gerekçe açıklanmadı. Bugün diyorlar ki (sızdırılıyor 200 sayfa): Yazılmış, ekranda görülüyor. 200 sayfa yazılmış, printerları mı yok, mürekkepleri mi yok?”
Bana oradan meydan okuyamazlar ama ben meydan okuyorum. Haydi gelin, 39 ilçede seçim yenilensin.
Anadolu Ajansı, millete ihanet etti, çalma varsa orada arasınlar!
“Millete dedim 1 oya sıkıntı getirtmeyeceğim diye getirtmedim. 3 bin oyla kazandım dedi ya açıkladı ya. Hangi veriye, kimin verisine göre açıklamadılar. Açıklamak zorunda kalıyorum dedim. Elimizdeki verilere göre diye. AA toplumu yanıltıyor, yalan söylüyor. Biz belli bir orana başladıktan sonra açıklama yapacaktır. Yüzde 20 ye göre niye açıklama yapayım ben. Soru önergesi verdik. Oradaki insanların benim devlete ödediğim vergiden ceplerine maaş giriyor.
AA topluma, millete ihanet etti. Onun için dedim çıkıp açıklamak zorunda kaldım. Ben bunu derken 3 bin 700 oyla kazandım dedi. YSK sabaha karşı sonuç açıkladı. Bizimle benzer sonuç açıkladı. Niye benzer diyorum: Bizim tutanaklarımızla aynı değildi, AK Parti’nin itirazları vardı, bizim itirazlarımız vardı.
Kamu görevlilerini suçluyorlar 123 sandıkta. Bizi arıyorlar. Referandumda vardık, cumhurbaşkanlığı seçiminde vardık. Bu insanlar şimdi FETÖ’cü oldu. Şaibe varsa, kanıt varsa açıklayın. 15 gündür gerekçeli kararı açıklamıyorsunuz. Şimdi sızdırıyorsunuz.”
1 avuç insan, 16 milyon insanın hakkını gasbetmiştir. Biz seçimi kazandık, ben seçilmiş belediye başkanıyım.