Her şey çok güzel olacak! Peki ama nasıl?

Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanması neden hazmedilemedi? Erdoğan’ın YSK üzerindeki baskısı nasıl seyir etti? 23 Haziran’dan sonra ne olacak? Her şey çok güzel olacak! Peki nasıl?

Her şey çok güzel olacak! Peki ama nasıl? ekrem imamoğlu
Her şey çok güzel olacak! Peki ama nasıl?

“AKP ne yapar, ne eder, İstanbul’u CHP’nin eline bırakmaz” yaklaşımı ne kadar doğru?

Evet, bu yaklaşım AKP ve seçmenlerinin genel algı anlamında oluşturmak istedikleri bir yaklaşımdır. Burada hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Peki ya AKP’ye muhalefet olan kesim neden bu yaklaşımı benimsiyor? Ve en önemlisi nasıl benimseyebiliyor!?

CHP 2014 yerel seçimlerine kıyasla 2019’da Artvin, Ardahan, Bolu, Bilecik, Kırşehir, Mersin, Adana, Ankara, Antalya ve İstanbul; 5’i Büyükşehir olmak üzere toplamda 10 ilin belediye başkanlığını kazanmayı başardı mı? Başardı.


Ancak AKP seçimden sonra itiraz süreçleri başlattı, YSK ilgili itirazları reddetti. En sonunda da AKP olağanüstü itirazda bulundu ve YSK’dan onayı kaptı. Peki ya ne oldu da AKP, CHP’nin İstanbul’u kazanmasını hazmedemedi?

“İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi kazanmaktır”

AKP, İstanbul’u kaybetmeyi hazmedemedi. Çünkü İstanbul’u kaybetmek, Türkiye’yi kaybetmekti; İstanbul’u kazanmak, Türkiye’yi kazanmaktı.

Haliyle bunu göze alamayan AKP, elinden geleni ardına koyacak mıydı? Elbette koymadı. “Altından girer, üstünden çıkar İstanbul’u kimseye yar etmem” yaklaşımı ile hareket etmeye başladı. Tıpkı seçim sonuçları resmi olarak açıklanmadan önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandığına dair afişleri İstanbul’un çeşitli noktalarına koyarak millet üzerinde algı oluşturma amacı gütmesi gibi; İstanbul muammasında da AKP’nin oldukça güçlü bir parti ve rejimlere hâkim olduğu algısı yaratılmaya çalışıldı. Ve kısadan hisse akıllara şunun kazınması başarıldı: “AKP ne yapar ne eder İstanbul’u alır.”

İtiraz süreci: Erdoğan’ın YSK üzerindeki baskısı nasıl seyir etti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin ardından YSK üzerinde bir baskı oluşturmak istese de, bunu tek başına başaramayacağını bildiği için toplumsal zemini oluşturmak anlamında girişimlerde bulundu.

Peki, nedir bu girişimler?

2019 yerel seçimlerinde usulsüzlükler yaşandığını ve bu usulsüzlüklere ilişkin ellerinde görüntülerin olduğunu iddia etti. Ancak bu usulsüzlüklere dair hiçbir kanıtın mevcudiyeti dahi söz konusu olmadan AKP’ye muhalif kesimde yer alan birçok kişi adeta “Bak gör, Erdoğan neler söylüyor, İstanbul’u eninde sonunda alacak” yaklaşımıyla hareket etti ve bilhassa Erdoğan’ın istediği zemini hazırlamış oldu.

AKP ne yapsa da, ne etse de İstanbul’u alamayacak!

CHP’nin 2014 yerel seçim sonuç tablosuna bakıldığı zaman CHP’nin Ankara, Adana, Mersin ve Antalya olmak üzere 4 Büyükşehri de bünyesine katması; “AKP ne yapar, ne eder seçimi kendi keyfine göre sonuçlandırır.” algısının aslında tamamen çürümesine yol açtı.

Ancak AKP’ye muhalif kesimde yer alan birçok kişi “AKP bu, bir şekilde kılıfına uydurur, alır” yaklaşımıyla hareket ederek, aslında AKP’nin en çok ihtiyacı olduğu o doyuruculuğa maalesef ciddi bir şekilde katkı sağlamış oluyor.


Hadi diyelim ki “AKP bir şekilde İstanbul’u aldı”. Peki, böyle düşünen kesimin önerileri var mı? Mesela CHP, HDP ve İYİ Parti’ye ne önerirler? Ben söyleyeyim, hiçbir şey öneremezler. Çünkü bu tür söylemler kovalayan değil, aksine kaçan bir kitlenin duruşunu gösteren türden söylemlerdir. Kesinlikle politik değeri sıfırdır. Siyasi bir tarafı yoktur. Muhalif bir duruş değildir.

Politikanın dışına çıkmayın!

“AKP böyle diyorsa, yapacaktır, alacaktır” türde bir yaklaşımla hareket etmek, politika dışı bir duruş sergilemektir. Değersizdir. Aksine muhalif olarak yasalar bağlamında bir duruş sergilemek esastır. Bu doğrultuda mücadele vermek önemlidir.

Seçim süreçlerinde kampanyalar yapılır, seçim sonunda kazanılır yahut kaybedilir. Kanuna aykırı olarak hareket edenlere karşı dik durulur, yasalar çerçevesi içerisinde engelleyici tavırlar alınır. İşte, muhalif duruş budur; o derse yapar, bu derse alır, değildir!

Velhasıl bugün muhalif duruş‘un en titiz şekilde yerine getirilmesi katbekat önemlidir. Esas olan birlik olmaktır, örgütlenmektir.

Ne demiş Şilili müzik grubu Inti-Illimani?

El pueblo unido, jamás será vencido!

“Birleşmiş bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!”


#herşeyçokgüzelolacak

CHP’li tatil beldelerinden İstanbullulara 23 Haziran’da gelmeyin uyarısı


Görkem Barındık
1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır.