Meral Akşener’den Erdoğan’a: Seni seçen bu millet iradesi. Hadsizlik etme, senin haddine değil. ‘Ananı da al git’ dediğin çiftçiden özür diledin mi?
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Çatalca’ya çıkarma yaptı.
“Ne kadar gerginleştirirlerse, gerginleştirsinler o yola girmeyeceğiz” diyen Ekrem İmamoğlu, “Özellikle AK Parti’ye oy vermiş hemşehrilerime sesleniyorum. Seçime giderken yargı şöyle karar verirmiş, İmamoğlu seçilse bile başkanlığı sıkıntıya girermiş. Bu şekilde bir dili kullanan Sayın Erdoğan, milletin iradesinin ne kadar önemli olduğunu, milletin iradesiyle nerelere geldiğini, milletin, ‘Muhtar bile olamaz’ derken hem belediye başkanı hem de Cumhurbaşkanı olduğunu en iyi onlar bilir. Ben, bu tehditkar sözleri söyleyenleri Allah’a havale ediyorum. AK Partili hemşehrilerimin vicdanlarına emanet ediyorum” dedi.
İmamoğlu’na Çatalca’da eşi Dilek İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenet, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da eşlik etti. “İmamoğlu iş başına”, “Ekrem Başkan” ve “Her şey çok güzel olacak”tezahüratlarıyla mikrofonu alan İmamoğlu, yaptığı konuşmada, “Çatalca, İstanbul’un en değerli ilçelerinden biri olacak Çatalca. Tarım, hayvancılık ve turizm alanlarında yatırım yapılacak. Çatalca’nın köylerini bir mücevher gibi koruyacağız” dedi.
Hizmete iştirak etmeyen başkanın fotoğrafını çekeceğim!
İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İnsanın aklıyla dalga geçmek gibi Rusya açıklama yapıyor. Diyor ki, ’10 yılda 26 milyon dolarlık tarım ihracatı yapan bir ülke olduk’. diyor. Biz de tam tersine milyarlarca liralık tarım ithalatı yapan bir ülkeye dönüştük. Neredeyse saman bile ithal ediyoruz. Biz, belediyecilikte, yerel yönetimde bu süreci destekleyen ve takip eden 16 milyonluk şehrin her refleksinin bu ülkeye iyi geleceğini bilen bir anlayış yürüteceğiz. Bu şehrin 150 köyünde tarımı en üst seviyede destekleyeceğiz. Çatalca, İstanbul’un en önemli günü birlik turizm merkezlerinden bir tanesi olacak. Her konuda yanındayız. Çatalca’da hizmet eden seçilmiş bir belediye başkanı var. Saygı duyuyoruz. İstanbul’un seçilmiş 39 belediye başkanına saygı duyuyoruz. Biz, bu şehirde seçilmiş belediye başkanıyla, ben, İBB Başkanı olarak keyifle çalışacağım. Ben, hizmet için talimat alan bir belediye başkanı değilim. Ben, milletinden talimat alan birisiyim. Ola ki başka bir partiden seçildim diye hizmete iştirak etmeyen, geride duran olur fotoğrafını çeker millete gösteririz.”
“BİRAZCIK ŞU MIZIKÇILARDAN BAHSEDELİM”
“Birazcık şu mızıkçılardan bahsedelim” diyen İmamoğlu, “Mızıkçıları biliyorsunuz değil mi? Bol bol güleceğiz. Hani, ‘Kim gelirse gelsin, vız gelir tırıs gider’ diyordu ya rakibimiz. Ne oldu sonra? Sunucuyla görüşmüş mü, görüşmemiş mi? Vah vah vah! Ağlasak mı gülsek mi hallerine. İnsan üzülüyor. Mızıkçılık yapan rakibimizle, Ekrem’den sorumlu devlet bakanları şöyle düşünüyor herhalde: Ya biz yetemedik. Millet de Ekrem’le beraber koşuyor, Sayın Cumhurbaşkanı da gelsin o da bir şeyler söylesin. E söylesin. Bizim için sorun yok. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak temennim Sayın Cumhurbaşkanı’nın meydanlara çıkmaması. Cumhurbaşkanı, devlet adamıdır. İnsan ister ki bu mevzulara dahil olmasın. En azından kimle yarıştığımızı daha iyi görürüz. Ama bunu tercih etmediler. Başladılar söylemeye. Biliyorsunuz, ‘Pontus’ dediler, ‘Yunan’ dediler, şimdi de ‘Sisi’ dediler. Ben, dediklerinden bir şey anlamıyorum. Akşamdan sabaha bir şey uyduruyorlar” şeklinde konuştu.
“KÖYÜN MIZIKÇISI!”
İmamoğlu, “köyün mızıkçısı” olarak nitelediği rakibi Yıldırım’a şu sözlerle yüklendi:
“Arkadaş, büyük bir şey bulmuş gibi, ‘Sayıştay raporlarında, Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediyesi’nde 6,5 milyon TL ile yargılanıyormuş’ diyor. Buradan, bu konuyu bana hatırlattığı için, sayın mızıkçıya, Sayın Binali Yıldırım’a teşekkür ediyorum. Ben, Beylikdüzü Beldiyesi’nde mevzuatın ön gördüğü tavan ücretten çalışanına daha fazla ücret verdiğim için yargılanıyorum. Vallahi ben, birileri gibi araç saltanatı kurmaktan yargılanmıyorum, birileri gibi bir avuç insana kaynak ayırarak yargılanmıyorum. Ben, Sayıştay’da, işçisine, memuruna hakkı olanı verdiğim için yargılanıyorum. Helali hoş olsun. Unutmuştuk, onun sayesinde müjdemi yenilemiş olacağım. İBB’nin 82 bin çalışan, bizin dönemimizde hem ahlaklı bir yönetim ile buluşacak hem de onlara maddi manevi destek olan bir belediye başkanıyla bir araya gelecek.”
“BÖYLE SİYASET OLMAZ”
“Makam aracı saltanatı ve birçok saltanat kuranların bu sürecini, israfı yok ederek tasarrufa yönelerek bu süreci yürüteceğiz” diyen İmamoğlu, “6 yıldır kendi aracıyla her yere giden bir kardeşinizim. Sayın Yıldırım, benim Sayıştay raporlarımı inceleyeceğine, İBB’nin Sayıştay raporlarını okusun. Raporu ona yolladım. Ben, ortak yayına katıldığımız o alana kendi arabamla giderken, o yıllar önce görevi bitmesine rağmen, hala başbakanlık araçlarıyla gidiyor. Arabasını değiştirsin kardeşim. Ortak yayında dedim ki, ‘Tüm özgün ve özgür irademle size teşekkür ediyorum’ dedim. Birkaç dakika düşündü sonra teşekkür etti. Teşekkür etmek için bile sormak zorundalar bunlar. Böyle siyaset olmaz. Beni sormadan çaya davet etti mi diye tereddüt ediyorum. Yoksa birileri ona ‘Çaya davet et’ diye kağıt gösterdi de mi davet ettiler? Ben davet bekliyorum. Diyorum ki, ‘Bizi çaya davet et, şu milleti biraz güldürelim’. Şu millet bir rahatlasın. Gere gere milleti yazık değil mi? Ben hissediyorum. Millet beni gördüğünde sanki ferahlıyor. Biz, yine de kendilerine çay davetini hatırlatalım” ifadelerini kullandı.
“EN İYİ SAYIN ERDOĞAN BİLİR!”
“Ne kadar gerginleştirirlerse, gerginleştirsinler o yola girmeyeceğiz” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Bu milleti birleştirmeye, barıştırmaya geldim. Seçimden sonra kızgın demiri soğutma vakit demişlerdi. 23 Haziran’da millet iradesini ortaya koyacak. Millet İstanbul’a bir belediye başkanı seçecek. Ondan sonra aynı cümleleri kuracaklar. Özellikle AK Parti’ye oy vermiş hemşehrilerime sesleniyorum. Seçime giderken yargı şöyle karar verirmiş, İmamoğlu seçilse bile başkanlığı sıkıntıya girermiş. Bu şekilde bir dili kullanan Sayın Erdoğan, milletin iradesinin ne kadar önemli olduğunu, milletin iradesiyle nerelere geldiğini, milletin, ‘Muhtar bile olamaz’ derken hem belediye başkanı hem de Cumhurbaşkanı olduğunu en iyi onlar bilir. Ben, bu tehditkar sözleri söyleyenleri Allah’a havale ediyorum. AK Partili hemşehrilerimin vicdanlarına emanet ediyorum. Milletin emanetini gasp ettiler. Canımızı sıktılar. Çocuklarımızın moralini bozdular. 18 günde ne dediysek yaptık ya. E bunu yapınca birazcık tabi şaşırdılar ve strese girdiler. Hizmette sınır yok. Biz, bu şehre hizmet etmeye geldik. Bu şehrin sıkıntılarını çözmeye geldik. Çok iş yapacağız. Onların kadrolarından başka kadro, bu ülkeyi, şehri yönetemezmiş. Kapalı kapılar arkasında kaldıkları için öyle düşünüyorlar. Çocuklara, gençlere. Birlikte üreteceğiz. Çekirdek kadromuz var. 82 bin İBB çalışanı var. Bu şehrin her kesiminden faydalanmaya geliyoruz. Bir anket furyasıdır başladı. Anketlere tereddütlü bakmakla beraber yüzüm güleç. Gerçek anket sandıkta. Sakın ha. Buradan henüz İstanbul’a gelmemiş hemşehrilerime diyorum ki sizi çok özledim gelin. Biz, Pazar günkü anketi başarıyla geçmemiz gerekiyor.”
Meral Akşener: Ağabeyler saldırıya geçti
İmamoğlu, “Ankara’dan Abim geldi” diyerek Mansur Yavaş’ı, “Hepimiz için abla”diyerek Meral Akşener’i ve “Hep yanımda” diyerek de eşi Dilek İmamoğlu’nu konuşma yaptığı seçim otobüsünün üzerine davet etti.
İmamoğlu’nun ardından konuşan Akşener, İmamoğlu’nun israfın ne olduğunu gösterdiğini söyleyerek, “Ağabeyler, savunmaya geçti. 20 binin üzerinden partili martili havadan maaş alan yandaş besleme bilir. Haram zıkkım olsun. Çatalcalı’nın çocuğu işsizken, oğlunu kızını evlendirmek için kredi alırken, altı bin arabanın üstünde oturan kim olduğu ne olduğu belli olmayan o insanların kul hakkı yediği apaçıktır. 1994’te 2 milyar dolar İstanbul’un borcu vardı. 20 milyar dolar borçlandırılıp bu Çatalcalı’ya, İstanbullu’ya hizmet getirmek yerine okul arkadaşına şusuna busuna ve yandaş müteahhitlere aktarmak hizmet midir? Haram olsun. 23 Haziran’da Ekrem Başkanıma mazbatasını yeniden vererek ve o sandıkları oyla patlatarak yeniden seçmek için buradayız. Bunlar İstanbul’a hizmet ettiklerini iddia ediyorlar ama sayın Erdoğan’ın deyimiyle İstanbul’a ihanet ediyorlar” diye konuştu.
“KULLANDIĞIMIZ SEVİYELİ DİL BUNLARI ENGELLEDİ”
31 Mart’a kadar Cumhur İttifakı’nın ‘İllet, zillet’ dediğini kaydeden Akşener, “Kardeşliği bozmamak için bizim kullandığımız seviyeli dil, bunları engelledi. İllet dediler, olmadı. Zillet dediler, olmadı. Terörist dediler, olmadı. İstanbullu, Ekrem Başkanı, Ankaralı Mansur Başkanı seçti. Hiçbiri tutmayınca son iş kaldı, başka türlü iftira atmaya. O meşhur televizyon programında rezil oldular, rezil. Sayın Binali Yıldırım, Bakanlık yaptı yıllar boyunca. Başbakanlık yaptı, Meclis Başkanlığı yaptı hala arabasına biniyor. Alışık bunlar. Ama çok enteresan. İstanbul’un belediye başkan adayı olan, İstanbul’un 5 yıl yönetmek için yola çıktığını söyleyen Sayın Yıldırım, Sayıştay raporunu okumamış. Ekrem Başkan okumuş. Bu ne ciddiyetsizlik? Bu ciddiyetsizlik içinde mi Bakanlık yaptın? Bu ciddiyetsizlik içinde mi Başbakanlık yaptın? ‘Ulaştırma Bakanlığım zamanında şunu yaptım, bunu yaptım’ vatandaşlarımız vefat ettiler. Bir çıkıp özür dilemediniz” ifadeleriini kullandı.
“ANANI DA AL GİT DEDİĞİN ÇİFTÇİDEN ÖZÜR DİLEDİN Mİ?”
“Damat gibi söyleyim. Bakın burası çokomelli” diyen Akşener, “Şimdi, Sayın Binali Yıldırım da, Ekrem İmamoğlu da kardeşim yarışıyorlardı fakat Sayın Erdoğan sahneye indi. Diyor ki, ‘Ordu Valisi’nden özür dilemezse makama gelemez’ Seni seçen bu millet iradesi. Hadsizlik etme, senin haddine değil. Ama bu özür içinde duralım. Peki, Gaziantepli hemşerilerimize ‘Öküz’ diyen o milletvekili özür diledi mi? Özür talep ettin mi? Milletin yarısına ‘Adiler’ diyen Tarım Bakanı’ndan özür talep ettin mi? ‘Ananı da al git’ dediğin çiftçiden özür diledin mi? Sayın Bahçeli sana ‘Alçak, şerefsiz’ dedi. Sen ondan özür talep ettin mi? Sen Bahçeli’ye ‘Irkçı, faşişt’ dedin. Özür diledin mi?” diye sordu.
“TATİLDE OLANLARI ARAYIN”
Ekrem İmamoğlu, Çatalca mitinginin ardından vatandaşların yoğun ilgisi altında Silivri’ye doğru yola çıktı. İlgi, yol boyu sürdü ve İmamoğlu’nun içinde bulunduğu seçim otobüsünün yolu, Ortaköy ve Kavaklı’da çok sayıda vatandaş tarafından kesildi. İmamoğlu, kısa konuşmalar yaparak, vatandaşlarla selamlaştı ve fotoğraf çektirdi. İmamoğluü Silivri Atatürk Meydanı’nda da binlerce coşkulu vatandaş tarafından karşılandı. Alana sığmayan bazı vatandaşlar, mitingi, evlerin balkonlarından izledi.
İmamoğlu, konuşmasına, “Her yerde söylüyorum: Sevgi kazanacak, sevgi. Çocuklar, gençler ve kadınlar için çalışacağız. Bu şehrin insanlarına hizmet etmeye geliyoruz. Hazır mısınız 23’üne. Esas anket, Pazar günü, sandıkta. Rehavet yok. Çalışacağız, herkes sandığa gelecek, sandıkta görev alacağız, herkes oy kullanacak. Tatilde olanları arayın, gelsinler. Özledim onları” sözleriyle başladı. “Silivri’yi de Şile ve Çatalca gibi İstanbul’un göz bebeği yapacağız” diyen İmamoğlu, “Tarımı, turizmi destekleyeceğiz. Her yerde olduğu gibi çocukları, gençleri, kadınları destekleyeceğiz. Bu şehri adaletle yöneteceğiz. Bir avuç insana değil, 16 milyon insana hizmet edeceğiz. Silivri’nin belediye başkanıyla da dört dörtlük çalışacağız. Biz, bu şehre ve insanlarına hizmete geliyoruz” şeklinde konuştu.
“BIRAKIN BU İŞLERİ”
“31 Mart’ta kazandığımız seçimi, hukuksuzca elimizden aldılar, milletin iradesini gasp ettiler” saptamasında bulunan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Hatırlayın, 31 Mart seçiminin öncesinde de belediye başkan adaylarımıza iftiralar attılar. Zannettiler ki iftiralarla seçimi kazanırız. Ankara’ya yaptıklarını hatırlayın. Aynı şeyi, o zaman da yapmışlardı, daha yoğun biçimde bizim için yapıyorlar. ‘Pontus’, ‘Yunan’, ‘terörist’ dediler, olmadı. En son, ‘Sisi’ diyorlar. O da olmadı. Birincisi, herkesin etnik kökeni kendi şerefi, namusu. İkincisi, benim kim olduğumu herkes biliyor. Benim bu kente ve ülkeye en iyi hizmeti yapacağımı da herkes biliyor. Ya bırakın bu işleri. Bu işlerin size faydası yok.”
“MİLLET KONUŞACAK, BEN YAPACAĞIM”
İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha ötesini söyleyeyim. Hadi diğerleri söylüyordu. Rakibimiz söylüyordu. Hadi, Ekrem’den sorumlu devlet bakanları söylüyordu… Gülelim bunlara. Gerçekten çok komikler. Bir de mızıkçılık yapıyorlar. ‘Gelin, milletin huzurunda konuşalım’ dedik. Geldiler. ‘Vız gelir, tırıs gider, kim çıkarsa çıksın’ dediler. Her koşulu kendi belirledi. Talimat verir gibi, ‘O olsun, şu olsun…’ dedi. Ben hiç konuşmadım. İş oldu, bitti, ‘Yok efendim otelde gizli görüşme yapmışım Taksim’in göbeğinde’. Allah bunlara akıl versin. Ortak yayında dedim ki, ‘Tüm özgün ve özgür irademle size teşekkür ediyorum’ dedim. Birkaç dakika düşündü sonra teşekkür etti. Teşekkür etmek için bile izin almak zorunda, İstanbul’u nasıl yöneteceksin? Telefonun ucunda illa bir kişi konuşacak, onlar yapacak. Ben de diyorum ki, ‘Millet konuşacak, ben yapacağım’. Bu kadar basit. Ben, her şeye rağmen centilmenlik yapıyorum. Gelin ailece fotoğraf çektirelim dedim. Güzel de olmadı mı? Oldu. Hala çay davetini bekliyorum. Kaldı şurada 3 gün. Seçim günü bile çağırabilir. Biz, millete huzur vermeye geldik. Etmez, edemeyecek, ama ben onu 23 Haziran’dan sonra Saraçhane’ye çay içmeye davet edeceğim.”
“BEN DE KARIŞTIRYORUM KİMİNLE YARIŞTIĞIMI!”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerdeki çıkışlarını da gündemine alan İmamoğlu, şu yorumlarda bulundu:
“Efendim mahkeme olacakmış, İmamoğlu görevi alamayacakmış. Valiye yaptığı hakaretten dolayı bu görevi yapamazmış vs. vs. Önemsiz bunlar. Bunlar ne? Tehdit. Ne zaman yapıyorlar? Seçime 2 gün kala. Daha önce yaptılar mı? Evet, yaptılar. Ne oldu seçimden sonra? ‘Kızgın demiri soğutalım’ dediler. Seçime kadar bunu yapacaklar. Bakanlar yaptı, yetmedi. Rakibimiz yaptı, o da yetmedi. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı da buna eklendi. Ben de karıştırıyorum, kiminle yarışıyorum diye. Neticede bir İstanbul seçimi. İsterim ki, Sayın Cumhurbaşkanı tarafsız olsun. Kendisi tercih etmedi. Yapacak bir şey yok. Cumhuriyet kurulurken, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk, bu millete bir emanet bıraktı. O, hakimiyeti milliye dediğimiz duygu, asla yıkılmaz. Her yerde söyleyeceğim. Milletin iradesine karşı duracak kişi, henüz anasının karnından doğmadı, doğmayacak. Hiç kimse bizi tehdit etmeye kalkmasın. Gerek de yok. Millet de yutmuyor onu zaten. Millet, hizmet edene bakıyor. Bu şehrin ve bu ülkenin nimetlerini, bir avuç insana yollayanların yarattığı israf dünyasını yıkacağız. Tasarruf dünyası yaratacağız. Ve biz, paylaşacağız. Eşitlik, özgürlük getireceğiz ve bu şehre hak, hukuk, adalet getireceğiz.”