Çorlu tren kazasında yedisi çocuk 25 kişi öldürüldü. Ölenlerin yakınları, yaralananlar ve avukatları, savcılığın bazı sorumlular hakkında kovuşturmaya gerek olmadığı yönündeki kararına karşı Ankara’da Anayasa Mahkemesi önünde açıklama yapmak istedi. Polis gruba plastik mermiyle müdahale etti.
Çorlu tren katliamında yaşamını yitirenlerin ailelerinin Anayasa Mahkemesi önünde yapmak istediği basın açıklamasına polis plastik mermilerle saldırdı. Adalet isteyen ailelere bunuda yaptılar, hiç mi vicdanınız yok! #AymYargıyaYolAç #CorludaTakipsizlikKalksın #ÇorluTrenKazası pic.twitter.com/d74YOYKNR3
— Hüseyin Yıldız (@HYildizMVK) 12 Haziran 2019
Çorlu’nun Sarılar Mahallesi yakınlarında geçen yıl 8 Temmuz’da meydana gelen tren kazasında 25 kişi hayatını kaybetti, 340 kişi de yaralandı. Kazanın ardından Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianame, Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
İddianamede, hazırlanan bilirkişi raporunda; ‘kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu’ bulunan TCDD 1’inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14’üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü’nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği’nde Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği’nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve geçen Mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında, ‘taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapisle cezası talep edildi. Dava, 3 Temmuz günü, Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak.
Sadece 4 kişinin yargılanmasına itiraz ettiler
Kazada hayatını kaybedenlerin yakınları, yaralılar ve avukatları, kazada sadece 4 kişi hakkında dava açılıp, diğer sorumlular hakkında takipsizlik kararı verilmesine karşı bugün Ankara’ya gelerek Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yapmak istedi.
Polis ailelere önce kalkanla müdahale etti
AYM başvurusu öncesi AYM önünde açıklama yapmak isteyen ailelere, Sosyal Haklar Derneği (SHD) üyeleri ve avukatları, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar ile TİP Hatay Milletvekili Barış Atay, CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel ve CHP eski milletvekili Aylin Nazlıaka da destek verdi.
Ancak, aileler henüz açıklamaya başlamadan, polis müdahale etti. Aileleri kalkanlarla karşı kaldırıma sürükleyen polis müdahalesinde, aileler ve avukatlar hırpalandı.
Polis sonra plastik mermiyle müdahale etti
“Can var ortada. Çocuk da öldü, polis de öldü”
CHP’li Milletvekili Sertel, kendilerini engellemek isteyen polislere, “Can var ortada. Orada çocuk da öldü, polis de öldü. Bunu zorlarsanız zarar verirsiniz. Polis teşkilatına, iktidara, hukuka da zarar verirsiniz” dedi.
Aileler, hırpalanmalarına rağmen açıklamayı gerçekleştirmek istedi. Ancak, polis, ailelerin ve milletvekillerin tüm ısrarına rağmen, bu kez plastik mermi ile müdahale etti. Kazada yaşamını kaybeden Oğuz Arda Sel‘in dedesi fenalaştı. Bir kişinin de gözaltına alındığı belirtildi.
“Yedisi çocuk 25 kişi öldürüldü! 7 çocuk öldürüldü; 7 çocuk!”
Polisin ikinci müdahalesinin ardından konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, şunları söyledi:
“Yedisi çocuk 25 kişi öldürüldü. Kaldırıma, yola gösterilen hassasiyet bu dosyaya gösterilmedi. Bu dosyada bir tane tutuklu yok. Devletin bu dosyaya hassasiyet göstermesini istiyoruz. Yedi çocuk öldürüldü, yedi çocuk!”
“Susmayacağız”
Polis müdahalesi ile mahkemenin önünden uzaklaştırılan aileler basın açıklamasını parkın önünde yaptı. Tren kazasında annesini ve babasını kaybeden İsmail Kartal, “Kazada annemi, babamı kaybettim. Bunun hesabını sormayacağımı mı zannediyorsunuz? Sessiz kalabileceğimizi mi zannediyorsunuz? Milyonlarca insan bizi destekliyor. Susmayacağız, susturamayacaksınız” dedi. Grup üyelerinin Anayasa Mahkemesi önünde bekleyişi sürüyor.
Aileler: Gözümüzün içinde bakarak yalan söylediler!
İki polis müdahalesine rağmen aileler, AYM önünde basına açıklama yaptı. Aileler adına yapılan açıklamada şöyle seslenildi:
“Bundan yaklaşık on ay önce ananız, babamız, eşimiz, çocuklarımız, kardeşlerimiz devletin demiryollarında devletin trenin altında kalarak can verdi, yüzlercemiz yaralandı. Elim kaza dediler. On ay boyunca sesimizi çıkarmadan adliyelerde hâkimlerden, savcılarından, bilirkişilerden medet umduk acımızı bir az olsun hafifletsinler diye, bir daha böyle katliamlar olmasın diye, suçlular açığa çıkarılsın diye.
“On ay sonunda savcı bula bula bu katliamda sorumluluğu bulunan şirketlerden birinin yönetim kurulu üyesini ve soruşturmanın yürütüldüğü şirketlerden birinin danışmanını bilirkişi diye karşımıza çıkardı. Bu bilirkişiler de 25 canın sorumlusu diye küçücük görevleri olan dört kişiyi gösterdiler ve bunu kabul etmemizi istediler, istiyorlar. ‘Yetkilileri de ayrı soruşturuyoruz’ dediler. On ayın sonunda gözümüzün içine baka baka bize yalan söylediler, sürekli bizi oyaladılar.”