İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın: AKP son umudu bölücü başı Öcalan’a bağladı. Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının Öcalan’ın mektubunu onaylamasıyla, bebek katilinin bu ittifakın bir paydaşı olduğu tescillenmiştir.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, AKP’nin avukatlarıyla görüşmesinin yolunu açtığı ve 23 Haziran seçimleri için HDP’ye tarafsızlık çağrısında bulunan Abdullah Öcalan’ın mektubuna ilişkin yazılı basın açıklamasında bulundu.
Devlet Bahçeli’nin, Öcalan’ın mektubuna ilişkin açıklamalarını “Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının Öcalan’ın mektubunu mazur görüp, onaylamasıyla, bebek katilinin bu ittifakın bir paydaşı olduğu tescillenmiştir” şeklinde yorumlayan Aydın’ın açıklamaları şöyle:
“Kaybettiği seçimi iptal ettirmek için hukuku katleden, kurumları tahrip eden, milletin aklıyla alay eden ve her yolu deneyen AK Parti iktidarının, yenilenen seçimi ne pahasına olursa olsun kazanmak için sahneye koyduğu son oyun artık deşifre olmuştur.
Sözde yerli ve milli, özde ise gayrı milli olanlar, ülkücüleri aşağılayan ve milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, sırf seçim kazanabilmek için terör örgütü PKK’ya “PeKeKe” demişler, “Kürdistan ve Lazistan” söylemlerini yeniden dillendirmişlerdir.
AK Parti’nin bu riyakar siyasetini bilen feraset sahibi ülkücü, milliyetçi, vatansever, demokrat velhasıl aklı başında herkes, bu gidişatın İmralı Canisi Öcalan’a çıkacağını net olarak tahmin etmiştir.
İktidar, terör örgütü lideri ile açıkça işbirliği yapıyor, inandırıcı olsun diye devletin ajansı haber yapıyor, devletin başı da o mektubu uzun uzun değerlendiriyor. Yandaş medya “son dakika” diyor, “önemli gelişme” diyor, mesajı yenine ulaştırmak için çırpınıyor!
Şimdi hep birlikte soralım:
Bölücübaşı Öcalan’la iktidarın izni olmadan görüşmek mümkün müdür?
Görüşmenin içeriğini veya mektubunu iktidarın izni olmadan herhangi birinin açıklaması mümkün müdür?
İmralı canisinin mesajını iktidarın izni olmadan devletin ajansının haber yapıp servis etmesi mümkün müdür?
Ortada planlı, sistemli ve İmralı Canisi Öcalan’ı kullanmaya yönelik stratejik bir işbirliği olmasa bütün bunları ciddiye alıp Sayın Cumhurbaşkanının tek tek değerlendirme yapması mümkün müdür?
Seçim kazanabilmek için Millet İttifakı’na zillet, illet ve terörist diyenlerin, açıkça demediğini bırakmayanların tescilli terörist Öcalan’dan medet umması ve küçük ortağın da bu söylemler karşısında susması ama nihayetinde mektubu onaylaması asla kabul edilemez.
“PeKeKe” dediler sustunuz!
“Kürdistan” dediler sustunuz!
“Lazistan” dediler sustunuz!
Barzani’gillerle yeniden dost oldular sustunuz!
Son umutlarını terörist Öcalan’ın mektubuna bağladılar!
Buraya kadar sustunuz, sonra çıkıp Bölücübaşı’nın mektubunu mazur gördünüz, şimdi vicdanınız rahat mı?
Bizim kendilerine tavsiyemiz, “ya hayır söyleyin ya da susun” olacaktı. Ancak Cumhur İttifakı’nın küçük ortağından son dakikada gelen açıklama, ülkücü, milliyetçi ve vatansever kardeşlerimiz arasında infial yaratmıştır.
Milliyetçi bir partinin oy uğruna bölücü örgütün liderinin mektubunu ve mesajlarını mazur görmesi ne hazin bir tavırdır? Ülkücülerin ezici çoğunluğu “keşke sussaydınız, bu talihsiz ve skandal açıklamayı yapmasaydınız” diyecek ve gerekli tepkiyi mutlaka gösterecektir.
“Bebek katilinin Cumhur İttifakı’nın paydaşı olduğu tescillendi”
Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının Öcalan’ın mektubunu onaylamasıyla, bebek katilinin bu ittifakın bir paydaşı olduğu tescillenmiştir.
Ülkücü, milliyetçi, mukaddesatçı, demokrat ve nihayet ülkenin birliğinden bütünlüğünden yana olan herkes oynanan oyunun farkındadır.
Artık açık ve net olarak ortaya çıkmıştır ki Cumhur İttifakı İstanbul seçimlerini kazanmak için son umudunu terör örgütü liderinin mektubuna bağlamıştır. Bu politika iktidar için sonun başlangıcı, tükenmişliğin, çaresizliğin ve 23 Haziran’daki hüsranın açık bir işaretidir.
Ülkenin yarısını hain ve terörist yandaşı ilan edenlere gereken cevabı sandık verecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün dil sürçmesi sandığımız “terör örgütü zihniyetinin desteklediği Cumhur İttifakı” şeklindeki söylemi şimdi gerçek olmuş; terör örgütünün başı ittifaklarının paydaşı olmuştur.
Türk milleti önce 23 Haziran’da İstanbul’da, daha sonra da ilk seçimde; kazanmak için her yolu mübah görenlere, yalandan “Türkiye İttifakı” deyip ülkenin yarısını “hain” ve “terörist yandaşı” ilan edenlere ve onlarla işbirliği yapanlara karşı gerekli cevabı sandıkta verecektir.” (Kaynak: Yeniçağ)