İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, canlı yayın öncesi moderatör İsmail Küçükkaya’nın Ekrem İmamoğlu ile yüz yüze görüşmesine tepki gösterdi: Tam bir tezgah, öbür adayla otelde saatlerce bu işin provasını gerçekleştiriyor, hepimiz aldatıldık.
Soylu’dan Küçükkaya’ya: Tam bir tezgah!
Süleyman Soylu: Geçen akşam herkesin gözü önünde oldu; bir televizyon programına çıkıyorsunuz. Başından itibaren taraflılık çok net kimse sesini çıkarmıyor. Milletin ihbarı olmasa biz bunu anlayamayacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Moderatör, Binali ağabeyle işi salmak için telefonla konuşuyor. Tam bir tezgah, öbür adayla da oturuyor otelde saatlerce bu işin provasını gerçekleştiriyor. Hepimiz aldatıldık. Bir özür hakkı yok mu? Niye insanlar tepki göstermiyor? Eğer bu işi söyleyemeyeceksek, 3-5 tane gazeteciye bırakacaksak yapmayalım bu işi.
İsmail Küçükkaya ne demişti?
Nagehan Alçı’nın dün akşam Habertürk ekranlarında Didem Arslan Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı Türkiye’nin Nabzı programında Ekrem İmamoğlu ve İsmail Küçükkaya’nın görüştüğü yönünde iddiaları üzerine İmamoğlu ve Yıldırım’ın katıldığı ortak yayının moderatörü İsmail Küçükkaya canlı yayına telefonla bağlanarak açıklamada bulundu.
İsmail Küçükkaya, “Mahir Ünal ve Engin Altay ile görüşme gerçekleştirdim. Her iki tarafın da isteği üzerine Ekrem İmamoğlu ile 2-3 dakika görüştüm. Binali Yıldırım’ın danışmanları ile görüştüm” dedi.
Negahan Alçı’nın gündeme getirdiği “Ekrem İmamoğlu ile görüştüğü” iddialarıyla ilgili sorulan soruya İsmail Küçükkaya şöyle yanıt verdi:
— Mahir Ünal ile Engin Altay bu süreci beraber götürdü. Moderatör konusunda en son bana geldi görev. Beni Engin Altay aradı iki aday sizin isminizde mütabakat sağladı denildi. Ben de dedim ki, eğer ortak açıklama ile bunu duyurursanız kabul ederim dedim.
İsmail Küçükkaya: Soruları ben hazırladım, kimseye de vermedim!
— Sonra iki parti kurmayları anlaştı ve Mahir Ünal ile Engin Altay ile bir otelde buluşup konuştuk. Aslında ilk önce 10 soru CHP hazırlasın, 10 soru AK Parti hazırlasın denilmiş ama bu kabul görmedi. Mahir Ünal ile Engin Altay’la görüşmemizde formatla ilgili tüm ayrıntıları konuştuk. Programın formatını tamamen onlar belirledi. Bana 3 dakika sınırlaması mutlaka olmalı denildi. Bize insiyatif bırakılmadı ama soruları ben hazırladım. Kimseye de vermedim.
— Görüşme isteği de Mahir Ünal ile Engin Altay’dan geldi. Bir otelde Binali Yıldırım’ın danışmanı ile görüştüm. Sonra da İmamoğlu’nun danışmanları ile görüştüm. Hata iki adaya da 31 Mart seçimlerinin mutlaka sorarım dedim. 6 Mayıs YSK kararını sorarım. 23 Haziran seçimlerinin sorarım dedim. Her iki adayın kurmaylarına da 31 Mart gecesi yaşananları sorarım dedim. Daha sonra bir otelde İmamoğlu’nun danışmanını aradım sonra bir otelde programları olduğunu söyledi ve ben de otele gittim.
— Binali Yıldırım’ın danışmanlarına yaptığım bilgilendirme ve formatla ilgili detayların aynısını İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a da yaptım. Orada Ekrem İmamoğlu ile 2-3 dakika konuştuk. Zaten boğazı rahatsızdı. Görüşme denilen konuşma bu kadardı.
Soruları verdi iddialarıyla ilgili konuşan Küçükkaya, “Bir gazetecinin bir röportajdan önce soruları vermesi ahlaksızlığın en büyüğüdür. 30 yıllık bir gazeteciyim. 5 yıl Genel Yayın Yönetmenliği yaptım. Bütün Türkiye’nin izlediği biri adil, eşit bir yayın yaptım” dedi.
Süleyman Soylu’dan Canan Kaftancıoğlu’na: Domuz yiyerek büyümedim
CHP İstanbul il başkanın (Canan Kaftancıoğlu) adını unuttuğunu ve unutunca kendisine çok kızdığını kaydeden Soylu, “Diyor ki geçmişini iyi biliriz. Ne yapmışım geçmişte yani? Yaptığımız işler ortada. Domuz yiyerek de büyümedim. Bir büyük operasyona getirilmek isteniyor Türkiye. Ben de merak ediyorum İstanbul’un kararını. İstanbul, Türkiye yönünde ne etki edecek? Ben de bekliyorum pazar gününü. Haklı ve doğru bir karar verme, Türkiye’nin istikametini maceraya sürüklememesi, hem Türkiyemizin hem de kendi zamanının kaybetmemesini diliyorum” dedi.
“Menderes döneminde Kürt isyanı yok”
İstanbul’da Deniz Ticaret Odası buluşmasına katılan Soylu, Adnan Menderes döneminde tek bir Kürt isyanı olmadığını ifade etti. Soylu, şöyle konuştu:
— Aleviler kendi kimliklerini ilk kez bulmuşlardır ve dindarlar ilk kez kendilerine konulan tahrikleri kullandıkları oylar ve demokrasiyle beraber ortadan kaldırmışlardır. Rahmetli Özal zamanında da rahmetli Erbakan’dan Recep Tayyip Erdoğan’a milli akımla devam etmiştir. Sebebi de şudur; bu üç fay hattından Türkiye’yi germeye çalışanlar ve bu üç fay hattında Türkiye’ye bedel ve maliyet ödetmeye çalışanların istismarını engellemek gerekirdi ve bu milli akım, şuur bunu getirmiş, birlikteliği sağlayabilecek bir anlayışı ortaya koymaya çalışmıştır. Bu toprakların bir tek şifresi birliktir. Zayıflatmaya çalışanlar bize dönem dönem maliyet ödettiler ve ödetmeye çalışıyorlar. 1960 darbesi olmasaydı 1967’de Türkiye nükleer santralini yapıyordu. Şimdi Türkiye nükleer santrallerini yapıyor.
“Demokrasi iğfal edildi”
“Demokrasinin iğfal edildiğini” söyleyen Bakan Süleyman Soylu şöyle devam etti:
— 17-25 Aralık’ta Tayyip Erdoğan tek başına direnmeseydi o gün de demokrasiyi iğfal edeceklerdi. Ben buna şahidim. Bu sadece Tayyip Erdoğan’ın meselesi diyen insanların da ne kadar yakınlarında olduğunu biliyorum. Ama isyan ediyorum ve itiraz ediyorum bu Tayyip Erdoğan’ın meselesi değil. Çok net söylüyorum. ‘Bize S-400 alma’ diyor. Yoktu bundan önce imkanımız. İmkanımız var, parayı basar alırız. Özgürlük ve bağımsızlığımızı satın alıyoruz. Ben ne yaptığımızı biliyorum. Siz de biliyorsunuzdur. S-400 bizim özgürlüğümüz ve bağımsızlığımızdır. Koruyoruz evimizi.
— İstanbul’u teslim edeceğiz, kime? Geldiği gün belediye logosunu LGBT logosuna değiştiren kişiye teslim edeceğiz. Bugün Selahattin Demirtaş açıklama yapacak; Kandil’den Saraçhane’ye tünel açacaklar. Ben bir tehlikeyi anlatmaya çalışıyorum. Gözünü karartmış marjinalizm ve rövanşizm mantığı ile teslim almaya çalışıyor. Adam açık açık it demiş devletin valisine, görevini yaptığı için. Ne yapacak vali? Görevini yapacak.