Yeni bir itham kazandık: “Edepsiz!” Olayı dillendiren kişi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atanan Bülent Arınç. Kendisi 18 bin TL’lik maaşını eleştirenlere tepki göstermiş ve demiş ki “Benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki nitekim bazı edepsizler bunun üzerine yorum yapsınlar. Milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar maaş alıyor seni ne ilgilendiriyor kardeşim?”
Mevzu tabi ki “Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış.” mevzusu değil. Mevzu bu ülkede işsizlik maaşı öderen bile vergi kesintisine uğrayan, onlardan kesilen vergilerle maaş alanların çizgiyi geçmeleri.
Ne diyordu eski vekil, şimdilerde Yüksek İstişare kurulu üyesi “Milletvekilinin ne kadar maaş aldığı kimseyi ilgilendirmez!” Pekâlâ o maaşın kaynağı milletken, milleti ilgilendirmeyip kimi ilgilendirir?
Sahi milletvekili nedir?
En basit manayla milleti temsil eden kişi. Peki millet yani asıl olan asgarî ücretle yaşam mücadelesi verirken; yetmezmiş gibi aldığı iki kuruşun üzerinden sürekli vergi öderken, milletin vekilinin millete bu kadar uzak olması mıdır doğal olan?
Misal maaşları çok az olduğu için midir lokantalarındaki ucuzluk? Aldıkları maaş yetmediği için midir kıyak telefon kullanım tarifeleri? Bu kadar varlık, bu kadar imkân içerisinde olunca acaba oradan millet de mi aynı durumda gözükür?
Ankara’dan nasıl görünür bilemiyorum ama eğer sokağa çıkarsanız milyonlarca insanın iş aradığını görürsünüz. Milyonlarcasının 10-12 saat asgari ücretle, hatta çoğu zaman daha altında sigortasız çalıştığını görürsünüz.
Semt pazarlarından sonra meyve sebze toplayanları, ucuz olsun diye geç pazara çıkanları görürsünüz çünkü gerçek hayatta, meclis lokantası gibi bir yer yoktur.
Biraz daha dolaşırsanız diplomalı işsizleri görürsünüz. Seyyar satıcılık yapan öğretmeni, inşaatta tuğla taşıyan mühendisi görürsünüz!
İnsanlar çalmadan, çırpmadan ayakta durmaya çalışırken üstüne bir de maaşınızı öderken “Edepsiz” demek hangi vicdana sığar? Ya da ne zamandan beri ödediği paranın ne olduğunu sorgulamak edepsizlikle nitelendirilir?
En başında söylediğim gibi mevzu “Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış.” mevzu değil. Mevzu vekille asılın karışması mevzu.