Dolandırıcılar yüzünden neredeyse canı yanmayan insan kalmadı diyebiliriz. Türkiye’de profesörlerden, emniyet müdürlerine kadar herkes dolandırılabiliyor. Onlar zaaflarımızı kullanıyor! Satış işlemlerinde dolandırıcılık konusunu, iki dönem İzmir Barosu Başkanı olarak görev yapan Avukat Aydın Özcan ile konuştuk.
Dolandırıcılar insanların İyi niyetini ve güvenini kullanarak varlıklarına varlık katmaktadırlar. Aslında her mağdur kendi iradesiyle bu tuzağa düşmektedirler. Tabi ki buna sebep olan şey; dolandırıcının sinsile halindeki hileli davranışlarıdır. Hile; kişinin gerçeği bilseydi yapmayacağı türde işleri psikolojik oyunlarla uygun kanaatler oluşturarak yapmaya sevk etmesidir.
Türk ve dünya tarihinde pek çok örnekte görülüyor ki zekâ ve tecrübe dolandırıcılara karşı kalkan olamıyor. Profesörlerden, Emniyet Müdürlerine kadar herkes dolandırılabiliyor. Dolayısıyla asıl mesele kim olduğunuz değil, bu hileli davranışlar neticesinde hakkımıza sahip çıkıp çıkmadığınızdır.
Pek çok insanın sadece utandığı için maruz kaldığı dolandırıcılığın peşine düşmediğini biliyor muydunuz?
Dolandırıcılar yüz kızartıcı bu suçları işlerken utanmıyorlarsa, biz de Kanun önünde deşifre etmekten asla utanmayalım!
Deşifre adını verdiğim bu röportaj serisinde onlarca dolandırıcılık çeşidini, onlarca hukukçuyla tek tek işleyeceğiz. Sadece bununla kalmayarak arkasından pek çok farklı röportajla bu konuyu her açıdan ele alacağız.
Röportaj: Av. Aydın Özcan
‘Satış İşlemlerinde Dolandırıcılık’ konusunu Sayın Avukat Aydın Özcan’a sorarak, onun engin bilgilerinden faydalandık. Kendisine vakit ayırdığı teşekkür ediyor sevgilerimizi gönderiyoruz.
Genel olarak dolandırıcılık suçunu tanımlayıp, Türk Ceza Kanunu’ndaki yeri ve unsurları hakkında bir bilgilendirme yapabilir misiniz?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘Kişilere Karşı Suçlar’, başlıklı ikinci kısmının ‘Malvarlığına Karşı Suçlar’ başlıklı bölümünde yer alan ‘Dolandırıcılık’, söz konusu kanunda “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” olarak tanımlanmaktadır. (TCK md.157)
Dolandırıcılık suçu mal varlığına karşı irtikâp (hileli davranış) edilen yüz kızartıcı suçlardandır. Eğer failin yalanı mağduru kandırmışsa, aldatmışsa bu durumda dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Malvarlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması, şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Dolandırıcılık; iyi niyet kuralının ihlalidir.
Dolandırıcılık, bir kimsenin, hileli davranışlarla, kendisinin çıkarına olarak, başka bir kimsenin malvarlıklarına zarar vermesi eylemidir.
Dolandırıcılık suçu kaç çeşittir?
Basit ve Nitelikli olmak üzere iki çeşittir. Dolandırıcılığın ‘basit’ hali Türk Ceza Kanunu’nun 157’nci maddesinde, ‘nitelikli’ hali 158’inci maddesinde ve ‘daha az cezayı gerektiren hali’ de 159’uncu maddesinde düzenlenmiştir.
Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişi Türk Ceza Kanun’umuzun 157. maddesine göre basit dolandırıcılık suçunu işlemiş kabul edilmektedir.
Dolandırıcılık teşkil eden fiilin;
- Dinin istismar edilmesi,
- Kişinin içinde bulunduğu zor durumdan yararlanılması,
- Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanılması,
- Kamu kurum veya kuruluşlarının araç olarak kullanılması veya bu kurumların zararına işlenmesi,
- Basın-yayın kuruluşlarının sağladığı kolaylıklardan yararlanarak işlenmesi,
- Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması,
- Ticari faaliyet sırasında işlenmesi,
- Serbest meslek sahibinin mesleğine duyulan güveni kötüye kullanarak işlemesi,
- Sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi halinde ise nitelikli dolandırıcılık suçu işlenmiş olur.
Ve basit dolandırıcılık suçunda hükmedilen 1 yıldan 5 yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adli para cezası, nitelikli hal söz konusuysa 3 yıldan 10 yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adli para cezasına kadar arttırılmaktadır.
Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir. (Pascal)
Peki, satış yoluyla işlenen dolandırıcılık suçlarına örnekler verebilir misiniz?
Bu tür dolandırıcılık kaparo alınması, internetten satış, farklı özellikte veya sahte ürün, vekâletname elde etme, aracı kurumlar kullanılmak suretiyle ve hileli tartı kullanma vb. yollarla yapılmaktadır.
Son günlerde dolandırıcılar, internet üzerinden verdikleri cazip fiyata ev ya da araç kiraladıklarını, otomobil, ev ya da eşya sattıklarını duyurarak ‘kaparo’ adı altında para toplayıp insanların iyi niyetinden faydalanmaktadır.
Parayı alıp ürün göndermeyen, hatalı veya düşük kalitede ürün gönderen, bozuk terazi kullanarak tartıda dahi hile yapan dolandırıcılar her gün haberlerde ve tabi ki mesleki hayatta karşımıza çıkmaktadır.
Bu konuda özellikle internet ortamındaki alışverişlerde sitenin güvenli olduğundan emin olmak, sosyal paylaşım sitelerini kullanıp sizden güvenlik açısından kart bilgisi, şifre, onay kodu gibi kritik bilgileri almayı deneyen dolandırıcılara dikkat etmek, gayrimenkul satışında öncelikle taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalamak, satış işlemlerinde para transferlerini banka üzerinden açıklama kısmına neye ilişkin olduğunu belirterek yapmak, çekler, senetler için gerekli araştırmaları yapmak teyit aldıktan sonra işlem yapmak, en önemlisi vatandaşların mümkünse bir avukatı yetkilendirmek suretiyle hukuki destek alarak dolandırıcıların mağduru olmaktan kurtulmaları mümkündür.
Ancak ülkemizde vatandaşlarımızın hukuksal destek başvuruları genellikle mağduriyetten sonradır. Bu konuda vatandaşların mağdur olmadan hukuksal destek almaları hayati önem arz etmektedir.
Umuyorum ki bundan sonraki zamanlarda insanlarımız bu konuda daha temkinli ve bilinçli davranır.
Bu konuda siz meslek hayatınızda ne tarz örneklerle karşılaştınız?
A- Özellikle bir dosyamda; araç alım satımlarında alıcı bankadan kredi kullanarak aracı satın alacağını belirtmekte ve bu krediyi kullanabilmesi için de noterden aracın kati satışının yapılması gerektiğini bildirerek müvekkille anlaşmıştır.
Müvekkilim kredi çekilecek banka ile görüştüğünde kredinin onaylandığını kati satış yapmasında bir engel olmadığı bankaca bildirilmiş olması neticesinde kati satış noterden yapılmış ve satış sözleşmesini müvekkil hesabına para girişi olmadığı için tedbiren elinde tutmuş alıcı bu esnada yurtdışından misafirlerim gelecek havaalanında karşılamam gerekir diyerek satışa konu aracı teslim almıştır.
Alıcı ertesi günü notere giderek yapılan kati satış sözleşmesinden sözleşmeyi kaybettiği gerekçesiyle suret istemiştir. Müvekkilin tanıdığı olması nedeniyle durumu bilen noterin “satış parasını tahsil ettin mi” sorusuyla müvekkilim dolandırıldığını anlamıştır. Hemen kendisine alıcının kredisinin onaylandığı ile ilgili bilgi veren bankayı arayarak, alım satıma ilişkin satış bedelinin halen kendi hesabına aktarılmadığını sormuştur.
Söz konusu banka çalışanı müvekkile alıcının kredisinin hazır olduğu ancak alıcının kendilerini aradığını ve satışa konu aracı almaktan vazgeçtiklerini çıkan krediyi bir başka araç alımında kullanacaklarını ifade ettiğini öğrenmiştir.
Bu bilgilerle tarafımıza müvekkil başvurduğunda ilk iş olarak cumhuriyet başsavcılığına şikâyet dilekçesi ile durumu anlatır başvurumuzu yaptık. Görevli cumhuriyet savcısının olayın ciddiyetini hızla anlaması ve talimatı sonucunda arabanın 3. Kişilere satılma aşamasında hatta birkaç dakikalık gecikme olsa satılacağı anda araç kayıtlarına ihtiyati tedbir kararı konuldu ve savcılığın talimatı ile karakol vasıtasıyla araç bulunarak müvekkile teslim edildi. Ancak hukuk mahkemesinde yargılama yaklaşık bir, bir buçuk yıl sürdüğünden müvekkilim söz konusu aracı bir başkasına satarak tasarruf imkânından kısıtlanmış oldu.
B- Uygulamada bir diğer konu da özellikle gayrimenkul alım satımlarında bankalar kullanılmak suretiyle paranın satıcının hesabına geçmeden tapuda işlem yapılması yoluyla nitelikli dolandırıcılık suçu işlenmektedir.
Bu konuda da özellikle tapu devri yapılırken öncelikle satış bedelinin satıcının hesabına girmeden devredilmemesi ya da satış yapıldığında satıcının hesabına devredileceğine dair aracı bankada alıcının hesabına bloke konmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Aksi halde hiçbir bedel ödenmeden tapu devir işlemi gerçekleştirilmekte ve satıcı bankaları kullanılmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunun mağduru edilmektedir.
C- Yine bir başka araç alım satımında müvekkilim aracını 22.500TL üzerinden satmak için ilan verdiğinde alıcıların müvekkille temas kurdukları ve yanlarında birçok para hazır bir şekilde gelmişler, 5000 Euro kaparo vermişler ve aracı teslim almışlardır.
Ertesi gün alıcılar müvekkili işyerlerine davet etmişlerdir. Müvekkil alıcıların iş yerine gittiğinde masanın üzerine satış bedelinin dört beş katı parayı koymuş ve müvekkile “dün vermiş olduğumuz 5000Euro kaporayı/ parayı iade et” biz tüm satış bedelini banka hesabınıza yatıracağız diyerek önceki gün vermiş oldukları kaporayı müvekkilin elinden almışlardır.
Müvekkil de masanın üzerindeki paraları da görünce alıcıların kötü niyetli kişiler olamayacaklarına kanaat getirerek üzerindeki 5000Euro’luk kaporayı da iade etmiştir. Noter işlemleri yapılmıştır. Müvekkilin hesabına beklediği satış bedeli gelmemiştir.
Bunun üzerine müvekkil günlerce şahit olmalarını sağlamak amacıyla yanında birkaç kişiyle alıcıların işyerlerine gidip gelmiştir. Alıcılar üç dört kardeş olduğundan aracı satın alan adına değil de aracı alanın kardeşi tarafından vade konularak bir senet düzenlenmek suretiyle müvekkilin eline senet teslim edilmiştir.
Senet tarafımızca icra işlemine tabi tutulduğunda senedi imzalayanın üzerinde hiçbir malının mülkünün olmadığı ortaya çıkmıştır. Sonradan aracı resmi olarak satın alanın ise üzerinde her türlü malvarlığının kayıtlı olduğu görülmüştür.
Söz konusu kişiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz şikâyet neticesinde, sanıklar hakkında kamu davası açılmış ve yapılan yargılama sonunda her biri adına 3 yıl hapis ve 500 gün adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına; 500 gün karşılığı ise adli para cezasının da günlüğü 20 TL ‘den her biri adına 10.000 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Bu örnekte araç satıcısı müvekkil ancak sanık alıcıların ceza almaları ve cezai yaptırımdan korkmaları neticesinde satış işlemindeki parasına 2 yılsonunda kavuşabilmiştir.
Konuyla ilgili başka örnekler vermek gerekirse Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 29.05.2006 tarihli ve 2013/11998E. 2006/4811K. Sayılı kararında;
“Satışın yapılmasında hileli hareketler rol oynamışsa dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Örneğin; kuyumcunun yüzük almak için gelen mağdura yüzükleri gösterdikten sonra elinde çok iyi işlenmiş kaliteli bir bilezik olduğunu, kendi atölyelerinde yapıldığı için işçilik ücreti almayacağını, bu nedenle ucuz vereceğini söyleyerek bakır, nikel karışımı, düşük ayarlı bileziği 22 ayar bilezik diye satmasında dolandırıcılık suçu oluşacaktır;
Katılana gönderilen değişik cinsteki kimyasal maddelerin içinde bulunduğu kapakları mühürlü bidonlardan alınan numunelerin laboratuar ortamında yapılan analizleri sonunda düzenlenen analiz raporları ve bilirkişi raporundan, anılan kimyasal maddelerin orijinallerine selüloziktine ve su ilave edilerek standartlarının düşürüldüğünün tespit edilmiş olması karşısında sanığın alıcı firma tarafından düzenlenen malzeme talep ve satın alma sipariş formlarında özelliklerini belirttiği kimyasal maddeler yerine katkı maddeli ve düşük standartta ürün satmaktan ibaret eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu” kanaatine varılmıştır.
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 02.04.2013 tarihli 2012/6-1556E. 2013/109K. sayılı kararında;
“Aldatma aracı olarak kullanılan “cenaze için dua ya da Kur ‘an-ı Kerim okunması ve ardından ölen kişinin zekât borçlarının ödenmesi ” hususunun dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu ve mağdur Meryem ‘in bu yönde aldatılarak sanıklara bileziğini vermesinde etkili olduğu anlaşıldığından, sanıkların sabit kabul edilen eylemleri dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmaktadır.” şeklinde nitelikli dolandırıcılık suçu gerçekleştiği görülmektedir.
Bir başka kararda; “Sanığın, katılana diğer sanığın içerisinde kiracı olarak oturduğu evi satmak amacıyla göstererek evi katılana 59000 TL’ye sattığı, ancak tapuda devir işlemi yapılırken henüz inşaat halindeki başka bir daireyi katılana devrettiği olayda sanığın eyleminin 5237 sayılı yasanın 158/1-d maddesinde belirtilen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, bu nedenle sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkûmiyet yönünde hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi kanuna aykırıdır.” İfadesi yer almaktadır. /Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/100 E., 2016/6621 K. T. 22/06/2016
Dolandırıcılık suçunda ihbar ve şikâyet süreleri nelerdir?
Dolandırıcılık suçu, kural olarak re’sen takip edilen bir suçtur. Ancak, hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçu irtikap (icra) edilirse bu durumda, şikayete tabidir.
Ayrıca basit dolandırıcılık suçu, taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.
Savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma yapmak ve suçun işlendiği kanaatindeyse kamu davası açmak zorundadır.
Bu suçta zamanaşımı süresi ne kadardır? Ve görevli ve yetkili mahkeme hangisidir?
Suçun en basit halinde ise dava zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan en geç 8 yıl içinde şikayet hakkının kullanılarak olayın savcılığa bildirilmesi gerekir. Nitelikli halinde ise 15 yıl’dır.
Gerek basit gerek nitelikli dolandırıcılık suçu bakımından görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri’dir. Yetkili Mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.
Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun çevresinde döner. Konfüçyüs
Bu suçun failleri nasıl cezalandırılmaktadır?
Dolandırıcılık suçunun cezası TCK’da düzenlenmiştir. Basit dolandırıcılık suçunda fail TCK’nın 157. maddesi gereğince 1 yıldan 5 yıla hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Hapis cezası ve adli para cezası birlikte verilmektedir. Aynı zamanda faile verilecek adli para cezasının miktarı meydana gelen zararın büyüklüğüne göre belirlenecektir.
Nitelikli dolandırıcılık suçunda öngörülen cezai yaptırımlar nelerdir?
24.11.2016 tarihinden önce işlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıdır.
Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası 6763 sayılı kanun ile arttırılarak TCK md. 158’de yeniden düzenlenmiştir. Buna göre nitelikli dolandırıcılık suçu işleyen fail, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezasının alt sınırı ise;
• Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
• Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
• Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
• Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
• Sigorta bedelini almak maksadıyla;
• Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle, olmak üzere 4 yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. Ulaşılan cezanın suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olması durumunda adli para cezası, TCK 158. maddenin birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca suçtan elde edilen menfaatin iki katına çıkarılacaktır (YCGK-K.2013/51).
Bu suça ilişkin etkin pişmanlıktan yararlanılabilir mi?
TCK’ya göre etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için belirli koşulların varlığı halinde fail etkin pişmanlıktan yararlanabilecektir.
TCK m.168’e göre dolandırıcılık suçu tamamlandıktan sonra ve ancak bu sebeple hakkında kovuşturma başlamasından önce, failin, yardım edenin ya da azmettirenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğramış olduğu zararı aynen geri verme ya da tazmin sureti ile gidermesi halinde faile verilecek olan ceza üçte ikisine kadar indirilecektir. Ancak kısmen geri verme ya da tazmin halinde etkin pişmanlıktan yararlanılması için mağdurun rızasının da alınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra eğer etkin pişmanlık kovuşturma başladıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce gösterilirse, bu durumda faile verilecek olan ceza yarısına kadar indirilebilecektir.
Bu suçta arabuluculuk uzlaştırma gibi yollar devreye girebilecek mi?
Dolandırıcılık suçunda yalnızca uzlaştırma yolu mevcuttur. Bu yol da ancak basit dolandırıcılık suçunda geçerli bir yoldur. Nitelikli halde uygulama alanı bulmamaktadır. Bu nedenle basit dolandırıcılık suçu, taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.
Ülkemizde en yaygın dolandırıcılık yöntemleri nelerdir?
Günümüzde, teknolojinin gelişimi ile birlikte dolandırıcılık türlerine her geçen gün bir yeni dolandırıcılık yöntemi de eklenmektedir. Ülkemizde dolandırıcılığa ilişkin yaygın yöntemler de bulunmaktadır.
Özellikle gündemdeki olan ve halkın duygusal açıdan hassasiyet gösterdiği durumlarda toplum tarafından tanınan ve bilinen dernek ve vakıf isimlerine benzer isimlerle halkı yanıltarak yardım adı altında para toplama yöntemi çok rastlanan bir durumdur.
Nitekim satım işlemlerinde, kendine ait olmayan menkul veya gayrimenkullerin satılması kiralanması için anlaşılması veya ev, arsa gibi yerlerin gösterilenden farklı olarak satılması yöntemleri de görülmektedir.
Bu suçun mağduru olmamak için nelere dikkat edilmeli, siz neler tavsiye edersiniz?
Kişisel bilgi verilerin kimseyle paylaşılmaması gerekmektedir. Satış işlemlerinde yasal prosedüre uygun olarak işlem yapılması iki taraf için de güvenli bir ortam yaratacaktır. Ayrıca değişik telefon numaralarından aramalar sonucu kendini farklı tanıtan ve para isteyen kişilere itibar edilmemelidir. İnternet üzerinden yapılan satışlarda ise aksi bir durumu önlemek adına güvenliğinden emin olmadığınız sitelerde ödeme şeklini kapıda ödeme olarak seçmek ve ürünü gördükten sonra ödemeyi gerçekleştirmek daha sağlıklı olacaktır.
Mağdurlar dolandırıcılık suçuna maruz kaldıklarında ne yapmalıdırlar?
Mağdurların dolandırıcılık suçuna maruz kaldıkları hileli davranışları delillendirmesi bu süreçte büyük önem taşımaktadır. Suça konu olayla ilgili her türlü yazılı belge, fotoğraf, video, tanık ve buna benzer deliller ispat açısından önemlidir.
Mağdurlar bu suça maruz kaldıklarında öncellikle en yakınında bulunan bir karakola veya Cumhuriyet Savcılığına giderek ilgililer hakkında şikâyetçi olarak başvuruda bulunup, Cumhuriyet Savcılığı vasıtasıyla şüpheli failler hakkında soruşturma açılmasını ve sonrasında kamu davası açılmasını sağlayabilirler.
Ayrıca bahsi geçtiği gibi basit dolandırıcılık suçları uzlaştırmaya tabiidir. Basit dolandırıcılık suçu mağduru kişiler şikâyetçi olduktan sonra uzlaştırma süreci başlayacaktır. Eğer uzlaşma sağlanamadıysa soruşturmaya devam edilir ve savcılık tarafından iddianame hazırlanması ile yargılama sürecine geçilir.
Ayrıca mağdurların suç nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarını tazmin için hukuk mahkemelerinde tazminat davası açarak failden talep hakları mevcuttur.
Adaleti, aklın yardımı olmadan yerine getirmek imkânsızdır. -J.A. Froude
Biyoğrafi: Av. Aydın Özcan
(2014-2016 ve 2016-2018 İzmir Barosu Başkanı)
68 Yunanistan Dedeağaç doğumlu. İlkokulu Batı Trakya Türk Azınlık Okulu olan Kösemescit Köyü Azınlık okulunda okudu. Orta öğretimini Karabağlar Cumhuriyet Lisesinde yatılı öğrenci olarak tamamladı.
1987 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başladı, 1991 yılında mezun oldu. Avukatlık stajını Bursa Barosu’nda tamamladı.1993 yılından bu yana İzmir Barosu’na kayıtlı olarak serbest Avukatlık yapmaktadır.2005 yılında siyaset yapma kararı almış ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olmuştur.
2007 yılında gerçekleştirilen genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nden 1. Bölge 11. Sıradan milletvekili adayı gösterilmiştir. 2008-2009 yıllarında İzmir Cumhuriyet Halk Partisi İl Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. 2009 Yerel Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İl Hukuk Komisyonu Başkanı olarak görev yapmıştır.
2011 yılında gerçekleştirilen Genel Seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nden 1. Bölge 7. Sıra milletvekili adayı gösterilmiş, 670 oy ile seçilememiştir. Bunun yanında 2018 yılında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Vergi Hukuku ve Uygulamaları alanında yüksek lisansını tamamlamıştır.
İzmir Rumeli ve Balkan Dernekleri Kurucu Platform Başkanlığı yapan Aydın Özcan, 2002-2015 yılları arasında Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şube Başkanlığı görevini yürütmüştür. Balkan dernekleri ile birlikte Türkiye ve Balkan ülkeleri arasında Turizm ve Ticareti geliştirecek birçok ortak etkinlik yapmıştır.
2008-2010 döneminde İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyeliği ve Baro Başkan yardımcılığı görevlerinde bulunmuş, Aynı yıllar arasında İzmir Barosu Kadın Hakları Komisyonu, İzmir Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, İzmir Barosu Fikri ve Sınai Haklar Komisyonu başkanlıkları ve İzmir Barosu CMK Komisyonu Üyeliği görevlerinde hizmet vermiştir.
2014-2016 ve 2016-2018 dönemlerinde iki dönem İzmir Barosu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Yunanistan Selanik, Bulgaristan Filibe baroları ile kardeş baro protokolleri, Kadın ve Çocuk hakları konusunda ortak paneller gerçekleştirilmesine, İzmir barosu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ziyaretlerini 50 kişilik avukat meslektaş grubu ile gerçekleştirilmesine öncülük yapmıştır. Fransa Strasburg Baro Başkanlığı ile İzmir Barosu Başkanlığı arasında kardeş baro görüşmelerini başlatmıştır. Çok iyi derecede Yunanca bilmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.