Namus mevzu: Ama dediğin müddetçe biz hep öleceğiz!

Bol küfürlü bir gün daha! Kimimiz Emine Bulut için ağlıyor, kimimizin yüreği kızı için paralanıyor ama gerçek yine tüm çıplaklığıyla dikiliveriyor karşımıza! Çürümüşlük o kadar işlemiş ki iliklerimize; ne temizlenebiliyoruz ne söküp atabiliyoruz.

Namus mevzu: Ama dediğin müddetçe biz hep öleceğiz! emine bulut anne lütfen ölme

Aşağıdaki konuşmalar Twitter’da; henüz 38 yaşında kızının gözleri önünde katledilen bir kadınla ilgili…

emine bulut hakkında yapılan paylaşımlar

İlki bu! Kadının ölme sebebini, uzaklaştırma kararına bağlayan erkek! Diyor ki: “Kadın uzaklaştırma kararı alırsa erkek ne yapsın? Nerede yatsın nerede kalksın?”

Bu ülkede kaşın gözün dağılıp karakola sığınırsın, polis iyilik(!) yapar barıştırıverir seni kocanla! Zar zor şikayetçi olursun, karar çıkması için aylarca beklersin! Sonunda karar çıkar denir ki “Bu adam tehlikeli. Kadını, çocuğu koruyun.” Ama gel gör ki koruma kararı altında bile katledilir kadın ve sonra biri çıkar der ki “Kadın uzaklaştırma kararı almasaydı tüm bunlar böyle olmazdı.”


Sanırsın ülkede ah deyince uzaklaştırma kararı veriliyormuş gibi! Uzaklaştırma kararı almak için zaten ölüme bir eslik zamanın kalmış olması gerektiği gerçeği yokmuş gibi.

Bir de namusçular var! 

Namusu kadına yükleyenler, kendi namussuzluklarını onunla kapatanlar…

“Ama” dediğin an biter her şey! “Ama”dan önce kurulan tüm cümleler kaybeder hükmünü! Tıpkı yukarıda kaybettiği gibi! “Öldürmesi doğru değil elbette ama kadınlar asla unutulmamalı ki erkek namusu için yaşar.”

Sahi nedir namus denilen şey? Neden sadece kadının sırtına yüklenir? Erkek doğuştan mı namusludur, yoksa erkek olunca namuslu olup olmamak önemli değil midir?


Bu topraklarda, kadının yazgısı doğunca çizilir. Doğan bebek erkekse ilk iş çıplak fotoğrafı çekilip baş köşeye asılır. Biraz büyüyünce sünnet düğününde kutsanır erkek (!) oluşu.

Kız doğar kırk kata sarılır. Biraz büyüdün mü “Göster amcalara pipini” denirken yaşıtı erkeğe kıza sıkı sıkıya tembihlenir: Ört bacaklarını! Kıza o gün işlenir namus bacak arasındadır ve namus kızdan sorulur.

Ergenliğe girer, biraz daha küçülür utancından. Regl olmak kutsanmaz mesela ya da “Kadın oldun” denilmez. Ki bu topraklarda “Kadın” kelimesi bile bekarete bağlı kullanılır. Kadın demek, bekaretini kaybetmiş kız demektir. Öyle herkese kullanılmaz ayıptır.

Sonra kadın sevemez mesela, aşık olamaz, olsa dile getiremez, ayıptır çünkü. Erkek öyle mi ama? O gerim gerim yürüme hakkına sahiptir. Daha doğrusu erkek her şeyin sahibidir. Kadının sahibi erkektir! Namusun sahibi erkektir (!)

Bu minvalde yontulunca erkek zanneder ki, tüm evreni kendi yarattı! Sever, öldürür! Kıskanır, öldürür! Karşılık alamaz, öldürür! Kıskanır, öldürür! Yemek yapmadı der, erkeklik gururum der, aldattı der, çok işveli güldü der… Der de der çünkü erkek o. İster ki her şey istediği gibi olsun.


Velhasıl tek gücü erkekliği olan tipler yetiştirdikçe, yasa koyucu yasayı koymadıkça, mahkeme başkanları bir takım elbise giydi diye indirim verdikçe ve sen canım kardeşim öldürülmüş “AMA” dediğin müddetçe biz hep öleceğiz! Kadınlar öldükçe de bu toplum hep çürüyecek!

Emine Bulut: Ölmek istemiyorum!


Elif Aver
Elif Aver; 1987 yılında İstanbul'da doğdu. Cumhuriyet Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Özel sektörde mesleğini yapmakta, ayrıca TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yönetim kurulu üyesi. Yazmak, çizmek ve okumak çocukluğundan beri en büyük tutkusu. Ondan sebep söz yitene kalem bitene kadar yazanlardan.