Geçen yıl eylül ayında kur şoku yüzünden dibi gören araba satışları bu eylülde toparlanmış gibi görünse de satışlar 2 yıl öncesine göre yüzde 41 daralmış durumda. Tablo Mercedes, BMW, Audi gibi lüks markalarda çok daha vahim…
Türkiye araba ve hafif ticari araç pazarı 2019 yılı 9 aylık döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 39,3 daraldı. Türkiye’de 9 ayda toplamda 281 bin 309 otomobil ve hafif ticari araç satıldı. Geçen yıl aynı dönemde bu sayı 463 bin 456 olarak gerçekleşmişti.
Öte yandan taşıt kredi faizlerinin düşmesi eylül ayında tıpkı konutlarda olduğu gibi hareketlilik yaşanmasına neden oldu. Geçen yıl eylül ayında 23 bin 28 adet otomobil ve hafif ticari araç satılırken, bu yılın eylül ayında satılan araç sayısı yüzde 82,3 artışla 41 bin 992 oldu.
Ancak geçen yıl eylül ayında yaşanan kur şokunun araba satışlarını sert şekilde gerilettiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle otomobil pazarının durumuna daha yakından mercek tutmak için 2 yıl önceki eylül ayı verileriyle bu yılı karşılaştırmakta fayda var.
Otomobil Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre; 2017 Eylül ayında toplam 71 bin 352 araç satıldı. Ancak bu eylül ayında bu sayı yüzde 41,1’lik azalarak 41 bin 992 oldu. Bu nedenle satılan araç sayısındaki yıllık artış, otomobil pazarının “eski güzel günlere” döndüğü anlamına gelmiyor. 2 yıllık küçülme hala yüzde 40’ın üzerinde.
Otomobil pazarındaki küçülmeye daha yakından bakmak için araçların markalarına bakmakta da yarar var. Zira geçmişte düşük faizle borçlandırılan yurttaşlar bugün daha lüks segment araçlara alıştı, ancak ekonomik durgunluk lüks araç pazarını daha sert vurmuş durumda.
Toplam araç satışındaki 2 yıllık daralma yüzde 41,1 iken Mercedes, BMW, Audi gibi 3 büyüklerin satışları adeta dibi gördü. Bu markalar arasında kuyruğu dik tutan görece Audi. Bu markalarda satış sayıları tablodaki gibi.
Kredi mekanizması durdu
Peki bu daralmada temel neden neydi? Türkiye’de özellikle son 15 yıldır talebi tetikleyen esas faktör kredi mekanizması. Türkiye ekonomisi bankacılık sektörü aracılığı ile dışarıdan aldığı borcu, yurttaşlara ve kurumlara borç vermek için kullandı. Fakat dışarıdan elde edilen borcun maliyeti artınca yurttaşlar taşıt kredisi kullanmaktan imtina ediyor. Alım gücünün düşmesi ise cabası. Eylül ayındaki kısmi toparlanma da taşıt kredi faizlerinin düşmesinden kaynaklanıyor. Ancak yine de taşıt kredisi yeterince talep görmüyor. Yukarıda 2017 ve 2019 eylül aylarındaki araç satışlarını incelemiştik.
Aynı dönemde taşıt kredisi borcu ise aşağıdaki gibi;
- 2017 Eylül: 5 milyar 798 milyon TL
- 2019 Eylül: 4 milyar 233 milyon TL
Dolayısıyla kredi mekanizmasının yavaşlaması halinde ekonominin gelir yaratma kanalları da duruyor.
Düşük faiz deyip geçmeyin!
Kamu bankaları başta konut sektörü olmak üzere tüm kredili talebi canlandırmak üzere faizleri maliyetlerinin dahi altına indirdi. Konut kredisinde faizler aylık yüzde 0,99’a taşıt kredisinde ise aylık yüzde 1,25’e kadar inmiş durumda. Ancak aylık yüzde 1,25 faiz düşük gibi görünse de 4 yıllık maliyet yüzde 40’a dayanıyor.
48 ay vadeli 100 bin lira taşıt kredisi kullanan bir tüketici 48 ayın sonunda toplamda 140 bin liradan fazla ödeme yapmak zorunda kalıyor. Durum böyle olunca önünü göremeyen yurttaşlar taşıt kredisi kullanmaktan imtina ediyor. (Kaynak: Birgün / Ozan Gündoğdu)