Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’nun Avrupa’da Türkiye’yi şikayet ettiğini iddia ederek “ahmak” ifadesini kullanmıştı. Soylu, “Strasbourg’da Türkiye’yi şikayet etmek, terörden görevden alınan belediye başkanlarını savunmak doğruysa ben milletimden ve İmamoğlu’ndan özür dilerim” dedi.
Süleyman Soylu’nun açıklamaları şöyle:
— Her hafta pazartesi sabah okula giderken bu ülke bize İstiklal Marşı okuttu. Milletimize söz verdik bu ülkenin birliği için. Bakanlık yemini ettik bu millete söz verdik. Gidip Avrupa’da, Strasbourg’da Türkiye’yi şikayet etmek, hukuk ihlalleri yaptığını iddia etmek, terörden görevden alınan belediye başkanlarını savunmak doğruysa ben milletimden ve İmamoğlu’ndan özür dilerim. Bu görevi yapmamın da bir anlamı olmadığını da söylemek isterim.
“Söylediğimiz her sözün arkasındayız. Bedeli neyse ödemeye hazırız”
— Bizim hükümet olarak sorumluluğumuz var. Bu insanlar neden şu anda Resulayn’da Tel Abyad’da var? Misket oynamaya mı gittik? Terör koridoru oluşturmuş PYD ve PKK. Konuşmayalım, gidelim 3 – 5 tane PKK köpeğine ülkeyi teslim edelim, var mı öyle? Söylediğimiz her sözün arkasındayız. Yaptığımız her şeyin arkasındayız. Bedeli neyse ödemeye hazırız.
“Bu ülkeyi şikayet edenler belli”
— Ana muhalete sesleniyorum. Bu ülkede Deniz Baykal CHP Lideri oldu. Benim ülkemi satmadılar dışarıda. Bu ülkeyi şikayet edenler belli, PKK’lılar, HDP’liler. Ama ülkemizi bir belediye başkanını şikayet etmesi. Afedersiniz bu hendekleri ben mi kazdım? Avrupa’ya gidip Türkiye’yi şikayet etmek bir akıl sağlığı işaretidir. Bizi bir belediye başkanının şikayet etmesi bir hukuk ihlalilidir.
Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu için ne demişti?
Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’na yönelik olarak; “Avrupa’ya giderek Türkiyeyi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Yazıklar olsun, bu milletin sana okuttuğu okula yazıklar olsun. Bu milletin sana verdiği emeğe yazıklar olsun” diye konuşmuştu.
Ekrem İmamoğlu’ndan yanıt
Ekrem İmamaoğlu “Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Seviyesine inmeyeceğim bir alan bu” ifadesini kullandı.
Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu:
— Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Seviyesine inmeyeceğim bir alan bu. Seçim sürecinde de seviyesine inmeyeceğimi defalarca dile getirmiştim. Bu seviye noktasından söyledikleri ve yaptıkları da zaten belli. O tarafına çok girmek istemiyorum. Ve bu seviye noktasında söyledikleri, yaptıkları da zaten belli. O tarafına çok girmek istemiyorum ama oraya bir cümle kurmak isterim.
— 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın. Ama çok tabi benim inmeyeceğim seviyede.
Yeter bıktım artık!
— Yine ben onu devlet adamlığı yapmaya davet ediyorum ama yeter! Bıktım artık! Artık davet ede ede o da bir karşılık bulmadı.
— Birincisi; ben, Strasburg’da Türkiye’yi nasıl anlattığımı çok iyi biliyorum. Tamamı YouTube’da var. Bir-iki kelimeyi bilgi edinip, bunu söylemek… Sadece işte böyle araştırmadan, lafını bilmeden, bugün söylediğini yarın unutan kişiler ancak bunu yapabilir. 6-7 sene önce birini övüp, ona karşı tehdit savuranlar ancak böyle hatalar yapabilir. Ben, o seviyeyi bilmiyorum. Ama ben, Strasburg’da memleketimi gayet iyi savundum.
— Onların söyleyemeyeceği, yapamayacağı derinlikte ve şiddetle, mülteci konusunda, sığınmacı konusunda Avrupa’nın Türkiye’yi nasıl yalnız bıraktığını anlattım. Aynı zamanda, buraya gelip raportör olarak çalışan heyete, hükümetin izin vermesi konusunun önemli olduğunu söyledim ve hükümete teşekkür ettim. Birçok içeriği var. Ben, orada geçerli şeyleri tek tek sıraladım. Bu konuda benim milliyetçiliğimi, benim milli duygularımı eleştirecek veya bunları seviyelendirecek…
Bir İçişleri Bakanı’na yakışmadı
— Makamını bir kenara koyuyorum; öyle bir Allah’ın kulu yok. Benim kimseyi sorgulamayacağım gibi, o da sorgulayamaz. Zaten Allah’a havale ediyorum onu. Daha çok haddini bilen bir tavrı olmadığı için Allah’a havale ediyorum. Ama ben, orada memleketimle ilgili çok değerli, çok güzel tespitler yaparak, savunmamı da yaparak, Avrupa’yı sorumluluğa da davet ederek cümleler kurdum. Üzücü. Bir İçişleri Bakanı’na yakışmadı.