Erdoğan ve iktidarını kutlamak gerekiyor! Neden mi?

Erdoğan güçlü siyasi karakterini sürdürmeye devam ediyor. Rakiplerinin teker teker gardını düşürdü. Türk siyasetinin güçlü bir aktörü, politikacısı olduğunu her seferinde gösterdi. Neden mi?

Erdoğan ve iktidarını kutlamak gerekiyor! Neden mi?

Erdoğan ve iktidarını kutlamak gerekiyor! Neden mi?

Geçmişten günümüze Erdoğan’a rakip olan, olmaya çalışan ya da rakipmiş gibi görünen kişilerin rakip olmaktan çıkıp Erdoğan’ın yanında olmayı tercih eden siyasi lider, gazeteci, yazar ve sanatçılar oldu.


Yiğit Bulut

Bunun milat kişisi, ekonomist kimliğinden önce “jöleli” lakabı ile ünlenen Yiğit Bulut oldu. Bulut, hatırlanacağı üzere AKP iktidarının ilk yıllarında veryansın ediyordu.

2007 ve 2008 yılında yaptığı bir konuşmada “IMF’ye teslim olmuş bir hükümet var. Yetmiş milyon nüfus beş bin kişi için çalışıyor… Bankaların % 51’ini sattım diye övünen bir ekonomi bakanı var.” diye AKP’yi eleştiriyordu.

Daha sonra Yiğit Bulut, dümeni öyle bir kırdı ki, AKP lideri Erdoğan’ın yanı başında gördük kendisini. Kendisine verilen ‘danışman koltuğu’ Yiğit Bulut’u AKP’nin en ateşli savunucusu yaptı.

Süleyman Soylu

Siyasilere bakıldığında ise belki de en hızlı ve büyük dönüşü Süleyman Soylu yaptı. “Beceriksizlik ve yetersizlikle, Türkiye’yi krizle karşı karşıya bıraktılar. Paçalarından yolsuzluk akıyor. Türkiye’de ihale ve yandaş belediyeciliği yapılmaktadır.” dedi ama sonuçta içişleri bakanlığı da fena bir koltuk değildi!

Numan Kurtulmuş

‘Süleyman Soylu dönüş yapar da ben yapamaz mıyım’ diye harekete geçen diğer isim Numan Kurtulmuş oldu. “Harun geldiler, Karun oldular” dedi. “AKP’ye geçmektense Saadet’e çaycı olurum” dedi demesine ama AKP’nin turizm bakanlığı veya AKP genel başkan yardımcılığı koltuğu sıcak gelmiş olacak!..


Bu kadar mı?..

Erdoğan güçlü siyasi karakterini sürdürmeye devam etti. Rakiplerinin teker teker gardını düşürdü. Türk siyasetinin güçlü bir aktörü, politikacısı olduğunu her seferinde gösterdi…

Yaşar Topçu ve Mustafa Destici

Demokrat Parti, Has Parti, derken sırada Büyük Birlik Partisi vardı. BBP’nin lideri Yalçın Topçu partisini bıraktı ama AKP’yi bırakmadı. “Devlet emretti, geldim” dedi. Mustafa Destici de ‘Yalçın Topçu yapar da ben yapamaz mıyım’ diyerek bir süre sonra o da AKP’nin yanında yer aldı. Muhsin Yazıcıoğlu bu günleri görse acaba ne derdi?

Önce Tuğrul Türkeş, sonra Devlet Bahçeli

Erdoğan ve AKP güçlü şekilde yola devam etti. Şimdi sırada dağlardan “Ne Mutlu Türküm diyene” yazıları silinirken AKP için akıl almaz sözler söyleyen MHP vardı. Önce Tuğrul Türkeş vardı. Kendisine bir koltuk verildi. ‘Tamam’ dedi ve bıraktı babasının partisini AKP’ye gitti. Ardından partinin lideri vardı: Devlet Bahçeli. Bir gün bir uyandık Bahçeli, kırmızı çizgimiz dediği başkanlığın güzelliklerinden bahsediyor.

Erdoğan’ı kutlamak gerekiyor. Sırayla hepsini yumuşatıyordu. Sadece siyasiler mi, ya sanatçı dediklerimiz?

Bir tanesini milletvekili yaptı. Meclis’te uyudu. 1 Kasım seçimlerinde aday gösterilmedi. Kimdi bu isim? Uğur Işılak. AKP’den önce neredeyse görünmediği parti kalmamıştı.

Hele biri var ki… Aleviler ona “Alevilerin yüz karası… İdeolojisini böyle satamaz” diyor. Gezi eylemlerinde AKP’ye muhalif olup sonrasında AKP’nin gemisine binen bir sanatçı… Tahmin edenler etmiştir diye düşünüyorum…


Gemisini değiştiren çok isim oldu. Bunları yine yazarız belki ama bugünlerde konuşulan diğer isimler Metin Feyzioğlu ve Nedim Şener. Bakalım bu isimler nasıl evrilecekler izleyip göreceğiz…

AKP’yi kendi silahları mı iktidardan indirecek?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…