İzmir’de Zorlu’nun 250 metrelik gökdelen inşaatı tartışılıyor

İzmir’in Konak ilçesinde 60 kat olacağı ve 250 metre yüksekliğe ulaşacağı belirtilen gökdelen tartışılıyor. Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası peşi sıra yaptığı açıklamalarla projeye karşı çıktı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise meslek odalarının aksine görüş bildirdi; “İstemezük algısını yıkmak gerekiyor. Yatırımcıyı küstürmemek lazım” ifadelerini kullandı.

İzmir Konak'ta Zorlu'nun 250 metrelik gökdelen inşaatı başladı
İzmir Konak’ta Zorlu’nun 250 metrelik gökdelen inşaatı başladı (Görsel: Proje temsili)

Mimarlar Odası İzmir Şubesi, söz konusu projeye ilişkin imar planlarının mahkeme tarafından sürekli iptal edildiğini, son dava tamamlanmadan inşaata başlandığını belirtti.

Zorlu Holding tarafından, Konak ilçesinin Pasaport mevkiindeki dev inşaatın yapımına başlandı. Bu kapsamda yeni inşaat alanındaki eski kapıların yıkım işlemlerine girişildi. 3 bin 532 mertrekare alana inşa edilecek gökdelenin 60 katlı ve 250 metre yüksekliğinde olacağı öne sürüldü. Yapı projesinde 142 konut, 13 iş yeri ve ilk 7 katın otopark olacağı belirtildi.


“İzmir’in kalbine hançer gibi saplanacak”

İzmir’in göbeğinde dikilmek istenen gökdelen tartışma başlattı. Kamuoyunda tartışma doğuran devasa yapılaşma ile ilgili ilk açıklama Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’dan geldi. Konak Belediye Meclisi toplantısında konuşan Batur, bu yükseklikteki bir gökdelenin Konak’ın merkezine yapılmasını hiçbir açıdan doğru bulmadığını ve mimarlık mesleğinden gelen biri olarak içine sindiremediğini dile getiren Batur, “İzmir’in kalbine hançer saplanacak” diye konuştu.

Tunç Soyer: Bizim hiçbir yerinde olmadığımız bir iş bu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise Batur ve meslek odalarının aksine görüş bildirdi.

Soyer, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada; “Benim kişisel olarak düşüncem başka bir şey, Büyükşehir Belediyesi olarak ne yapmam gerektiği başka bir şey. Kişisel olarak tabii ki içimize sindirmek, buna rıza göstermek mümkün değil. Ama Büyükşehir Belediye Başkanı olarak başka bir noktadayız. Bizim hiçbir yerinde olmadığımız bir iş bu” dedi.

Mahkeme tarafından söz konusu imar planlarının üç kere iptal edildiğini, Zorlu Holding’in de üç kere haklı olduğunu kanıtladığını öne süren Soyer, inşaat projesi sahiplerinin Sema Pekdaş’ın başkanlığı döneminde Konak Belediyesi’nden ruhsat aldığını söyledi. Soyer, “Bizim bu saatten sonra müdahil olup değiştirebileceğimiz herhangi bir alan da yok. Herhangi bir şey yapmamız mümkün değil. Dolayısıyla bizim susmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.

“İstemezük algısını yıkmak gerekiyor”

Projeye olumsuz bakmadığını anlatan Soyer, “Neye karşı çıkılacak, niye karşı çıkılacak bilmiyorum. İzmir’le ilgili bir algı var. ‘İzmir’de yatırım yapılmaz, mutlaka istemezükçü birileri çıkar, işte buna engel olur, yaptırmazlar, burnundan gelir’ algısı var. Doğrudur, yanlıştır, tartışmıyorum ama böyle bir algı olduğunu da kimse inkar edemez. Dolayısıyla bu algıyı da yıkmak gerekiyor. O nedenle Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yatırımcıyı küstürmemek lazım” ifadelerini kullandı.

Soyer topu Batur’a attı

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile meslek odalarının yapı projesinin şehircilik bilimine ve hukuka uygun olmadığı yönündeki açıklamalarına da yanıt veren Soyer, “O zaman Konak Belediyesi değerlendirir, gereğini yapar. Bizim yapacağımız bir şey yok. Bu, geçmiş dönemde alınmış bir karar. Eğer yasaya uygun olmayan bir uygulama varsa gereğini yapar, hepimiz de rahatlarız, kurtuluruz” dedi.

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur karşı çıkıyor

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ise gökdelene karşı duruşunu koruyacağını kaydetti. Söz konusu planlama sürecini anlatan ve 2008 yılına dayandığını hatırlatan Batur, 5 Aralık 2018 tarihinde de Konak Belediyesi’nin gökdelene yapı ruhsatı verdiğini söyledi. Batur, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

“Ben hem mimar olarak, hem de Konak Belediye Başkanı olarak, seçim sürecinde kentin tam merkezinde, üstelik eski kent dediğimiz alan içinde bu tür yüksek yapılara karşı olduğumu ifade etmiştim. Bizim parti programımız da bu yöndedir. Bu yapı kentin kalbine bir hançer gibi saplanacak demiştim. Bu bakışımızdan ve duruşumuzdan geri adım atma niyetimiz yok” diye konuştu.

Hilton Oteli’nin iki katı yükseklikte bir bina…

Geri adım atmayacağını belirten Batur, “Hilton Oteli’nin iki katı yüksekliğinde bir bina yapılmak isteniyor. Kentin tarihi nosyonunu ve genel siluetini bozacak, trafik ve altyapı sorunları oluşturacak, parsel bazında yapılan bir inşaat projesidir” dedi.

“Kentimizi korumak zorundayız”

Soyer’in “istemezükçü” çıkışına da yanıt veren Batur, “Biz asla yatırımcının önünü kesme, çalışmasını ve kente katkı yapmasını önleme anlayışında değiliz. Biz belediye başkanı olarak en önce kentimizi korumak mecburiyetindeyiz” açıklamasını yaptı. İstanbul’daki yoğun yapılaşmaların ortaya çıkardığı sorunlara işaret eden Batur, “Yönetenler tarafından dahi eleştiri konusu olan İstanbul’daki olumsuz yapılaşma sürecinin İzmir’e yansımasını önlememiz lazım. İmara ve ulaşım bütüncüllüğü planlama anlayışına uyacak yatırımlar olmalı” diye konuştu.

“Yargı sürecinin sonuçlanmasını bekliyoruz”

Abdül Batur, “Şehir Plancıları Odası ile Mimarlar Odası’nın 2008 yılından bu yana söz konusu plana devamlı itirazı olduğunu ve mahkemenin her seferinde 1/5000’lik planı iptal ettiğini vurguladı. Batur, “Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan plan tadilatına da itiraz edilmiş ve mahkemeye taşınmış. Fakat mahkeme kararı beklenmeden ruhsat verilmiş. Yanlış yapılmış” dedi. Selefi olan CHP’li Sema Pekdaş’ı gökdelen inşaatına geçit verdiği için suçlayan Batur, “Geçmişte yapılan bu hata ile ilgili bizim bir sorumluluğumuz yok. Ama Konak Belediyesi’nin geçmişte aldığı bu kararın gözden geçirilmesi ve hukuki açıdan neler yapabileceğimize ilişkin çalışmalarımıza başladık” dedi. Batur, mahkeme süreci tamamlandığında yargı kararını uygulayacağını söyledi.


“Ruhsat neye istinaden verildi?”

TMMOB’ye bağlı meslek odaları, projenin yasaya ve hukuka uygun olmadığını öne sürdü. Şehir Plancıları Odası’ndan yazılı açıklamada mevzuata aykırı şekilde ruhsat verildiği bildirildi. Açıklamada, yürürlükte olan nazım imar planına karşı TMMOB’a bağlı meslek odaları tarafından açılan davanın sürdüğü vurgulanarak, bu planların üst ölçekli plan ile uyumsuz olduğu halde yapı ruhsatının neye istinaden verildiğinin anlaşılmadığı ifade edildi.

Açıklamada, “10 Kasım 2008’de onaylanan Uygulama İmar Planı’nın kullanım kararının ‘ticaret seçenekli konut’ olması nedeniyle üst ölçekli plan ile uyumsuz olduğu görülmektedir. Dolayısıyla 5 Aralık 2018’de verilen yapı ruhsatının neye istinaden verildiği anlaşılmamaktadır” denildi.

“Belediye acilen gereğini yapmalıdır”

Alt ölçekli plan ile üst ölçekli plan arasında uyumsuzluk bulunması halinde, İmar Kanunu’nca işletilmesi gereken sürecin açık olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı;

“İmar Kanunu’na göre, alt kademe planların, üst kademe planların kesinleştiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde ilgili idarece, üst kademe planlara uygun hale getirilmesi zorunludur. Aksi halde, üst kademe planları onaylayan kurum ve kuruluşlar alt kademe planları en geç altı ay içinde uygun hale getirir ve re’sen onaylar.

Ancak 2 Kasım 2009’dan bugüne 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı’nın uyumlu hale getirilmesi yönünde ne Konak Belediyesi ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce bir adım atılmadığı gibi, plan uyumsuzluğu olmasına rağmen mevzuata aykırı bir şekilde ruhsat verilmiştir.

Bu nedenlerle Kadifekale’ye varan bir yüksekliğin konuşulduğu böylesi bir projeye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in olumlu bakması, ruhsatın kazanılmış bir hak olduğu ve herhangi bir işlem yapılmasının doğru olmadığı yönündeki ifadeleri talihsiz buluyoruz.

İmar planlarındaki ölçekler arası uyumsuzluk, imar durumu ve ruhsatın verilmesine ilişkin daha önceden yapılmış mevzuata aykırı işlemler açık olup, bu aykırılıklara istinaden Konak Belediyesi tarafından gerekli işlemlerin ivedilikle yapılmasını bekliyoruz.”

“Planlar sürekli iptal edildi”

Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Alpaslan da tepki gösterdi. Konak’ta yapılmak istenen bu gökdelenin de uzun zamandır tartışıldığını ifade eden Alpaslan, “2010 yılından beri plan süreçleri var. Büyükşehir Belediyesi Alsancak-Kahramanlar bölgesine ait 1/5000’lik plan kapsamında düzenlemeler yaptı. 2010 yılında ilk plan yapıldı. Biz Mimarlar Odası olarak dava açtık. Mahkeme lehimize karar verdi ve plan iptal edildi. 2013 ve 2015 yılında planlar yapıldı. Biz bunları iptal ettirdik. Önceki dönem Büyükşehir Belediyesi, bu plan konusunda çok ısrarcı oldu ve 2018 yılında aynı özelliklerdeki 1/5000’lik planı tekrar yürürlüğe soktu. Biz buna da dava açtık ve sürüyor. Bilirkişi raporları lehimize geldi. Ancak dava sürerken, şirket bir önceki dönem Konak Belediyesi’nden ruhsat alarak inşaata başladı” diye konuştu.

“Gelişigüzel gökdelen yapılmamalıdır”

Niçin itiraz ettiklerini ve çekincelerini dile getiren Alpaslan, uzun zamandır İzmir’de yüksek yapıların yoğun şekilde inşa edilmeye başladığına şahit olduklarını, İstanbul ve Ankara’da yüksek yapıların kente çok ciddi zararlar verdiğini, aynı sorunların İzmir’de de yaşanacağını belirtti.

Alpaslan, “İzmir’de Bayraklı’dan başka Bornova’da, Karşıyaka’da ve bugün kent merkezi olan Konak’ta yüksek yapılara rastlayabiliyoruz. Yüksek yapılar gerçekten de dikkatle inşa edilmesi gereken, normal bir apartman gibi her yere inşa edemeyeceğimiz karakterde yapılar. Yüksek yapıların çevreye, kentsel altyapıya ve siluete tahmin edebildiğimiz ve edemeyeceğimiz birçok olumsuz etkisi olabiliyor. Örneğin bu bölgenin trafiğine olumsuz yansımaları olacak.

Alt yapıda da çok ciddi sıkıntılara yol açacak. Yüksek yapılar kışın çevresinin daha az güneş almasına neden olacak ya da oluşturduğu mikro klima ile çevresini son derece olumsuz etkileyecek. Teknik alt yapı olarak da kanalizasyon sisteminden, elektriğe kadar şebekeye ciddi bir yük bindirecek. Bunların böyle gelişi güzel, özellikle de kent merkezine yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür binalar ancak yüksek yüksek yapılara uygun olarak planlanmış bölgelere yapılabilir” dedi.

Yüksekliği Kadifekale’yi geçecek


Alpaslan, “İzmir’deki en yüksek yapı gökdelenler bölgesinde yaklaşık 200 metre civarında. Burada yapılması planlanan yapı 60 katlı ve 250 metre yükseklikte. Kadifekale, kent için çok önemli. Atina’nın Akropolis’i neyse, İzmir’in Kadifekalesi de o. Bu proje öngörülen şekilde inşa edilirse, Kadifekale’nin bile yüksekliğini geçecek. Çünkü Kadifekale’nin deniz seviyesinden yüksekliği 186 metre. Kadifekale’den bile yüksek bir yapıyı kabul etmek mümkün değil. Atina’da Akropolos’in hemen yanında, bunu geçecek bir yapıya kimse izin vermez. Kente böyle ihanet edemezler. Ama bizde kolaylıkla böyle izinler veriliyor” ifadelerini kullandı.

Köprü ve otoyol garanti ödemeleri 7.8 milyar lirayı geçecek!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.