Aşı yaptırmayan aile sayısı 23 bine çıktı: En çok postmodernler ve dindarlar reddediyor

Türkiye’de son yıllarda aşı karşıtı kampanyalar sonucunda aşı tereddüdü ve aşı reddi dikkat çekici boyutlara ulaştı. Yedi yılda çocuklarına aşı yaptırmayan ailelerin sayısı 183’ten 23 bine çıktı. 2019 yılının ilk dokuz ayında ise kızamık vakaları önceki yılın aynı dönemine kıyasla 5.2 kat artarak 2 bin 666’ya ulaştı.

Aşı yaptırmayan aile sayısı 23 bine çıktı: Reddeden gruplar postmodernler ve dindarlar
Aşı yaptırmayan aile sayısı 23 bine çıktı

Türkiye’de aşı reddi tehlikeli boyutta! Aşı yaptırmayan aile sayısı 23 bine çıktı. Kızamık vakaları 5.2 kat artış gösterdi. En çok reddeden gruplar postmodernler ve dindarlar.

Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman, Türkiye’deki kızamık vakalarında yaşanan artışa dikkat çekti.


Sağlık Bakanlığı’nın bulaşıcı hastalıklara ilişkin ‘sorun yok’ açıklamaları ile Dünya Sağlık Örgütü’nün kızamık hastalığına ilişkin verilerinin uyuşmadığını belirten Adıyaman şunları söyledi:

“Türkiye’de 2017 yılı itibariyle toplam kızamık vakalarının sayısı 69’dan 2018 yılında 510’a, 2019 yılının ilk dokuz ayında da önceki yılın aynı dönemine kıyasla maalesef 5.2 kat artarak, 2 bin 666’ya ulaştı. Ayrıca laboratuvarda doğrulanmış kızamıklı hasta sayısı 2017 yılında 69 iken 2018’in ilk dokuz ayında 510’a yükseldi. Türkiye’de herhangi bir müdahalede bulunulmadığında daha da büyüyebilecek olan bir kızamık salgını mevcuttur. Sağlık Bakanlığı’nı daha fazla zaman kaybetmeden, muhataplarını da bilgilendirerek, gereğini yapmaya davet ediyoruz.”

‘Aşı reddinde hukuki boşluk var’

Çocuk ölümlerine neden olan kızamık, çocuk felci, tetanos, boğmaca ve difteri gibi hastalıkların aşı ile alınan önlemler sonucu azaldığına dikkat çeken Adıyaman, UNICEF verilerine işaret ederek şöyle konuştu:

“Aşılar, çocuk ölümlerini azaltma aracı olarak önerilmesinden bu yana etkili bir biçimde beklentileri karşılamıştır. Aşı ile önlenebilir boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, çocuk felci, verem nedeniyle çocuk ölümlerinin sayısı 1989’da 5 milyon dolayındayken, bugün bu altı hastalıktan ölüm yılda yalnızca 100 bin dolayındadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesi aylık bildirim verilerinden elde edilen bilgilere göre, 2013 ve 2015 yıllarındaki kızamık salgınında hastalananların çoğu aşısız çocuklardır. DSÖ kızamık aşısı yapılmadığında yılda 2.7 milyon çocuğun kızamık komplikasyonları nedeniyle öleceğini öngörmektedir. Dolayısıyla ebeveynin yararını oluşturmak için çocuğun nesneleştirilmesine neden olan aşı reddi tercihine, çocuğun üstün yararı gözetilerek karar verilmelidir. Bu alanda hukuki bir boşluk da söz konusu.”


‘İç ve dış düzensiz göçler de aşı takviminde kırılmaya neden oluyor’

TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Filiz Ünal ise aşı reddi yapan ailelere ilişkin saha tecrübelerini anlattı. Ünal, çocuklar için en büyük tehdidin ‘aşı karşıtlığı’ olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan çocuk dönemi aşı takvimine dikkat çeken Ünal, ‘aşı kırılmasının’ okul çağında yaşandığını belirterek şöyle konuştu:

“İlkokul sekizinci sınıfa kadar olması gereken aşıların uygulama dönemleri aşı karnesinde yer alıyor. Türkiye’de aşı oranlarında yaşanan düşüşün bir sebebi de okul çağında yaşanan kırılmalar. Son dönemde yaptığımız tespitlerden biri de bu. Ya okuldaki prosedürler nedeniyle bir aksama yaşanıyor ya da aileler okul döneminde yapılan aşıları reddediyor. Bu da aşı takviminde kırılmalara ve aksamalara neden oluyor. İç ve dış düzensiz göçler de aşı takviminde kırılmaya neden oluyor. Yurt dışından gelen göçmen ailelerin çocukları ile mevsimlik işçilerin çocukları bu kapsamda yer alıyor. Örneğin, aşı takviminin kırılma zamanları ülke içi göçlerin başladığı tarihler; yani mevsimlik iş göçleri. Bu alanda da önlem alınması gerekli.”

‘Kızamıktan ölen çocuk görmedikleri için aşıyı sorguluyorlar’

Aile Hekimi olarak sahada aşı reddi yapan aileler ile birebir muhatap olduklarını ve iki grubun aşıyı reddettiğini belirten Ünal, “Biri dini gruplar; ‘günah’ sebebiyle, diğeri aşının güvenli olduğuna yönelik soru işaretleri olan postmodernler” dedi.

Aile hekimleri olarak çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırdıklarını vurgulayan Ünal, “Aşının içeriğine, gerekli olup olmadığına dair soru işaretleri oluyor. Postmodern ailelere, bilimsel doyuma ulaşmış bilgiler verildiği takdirde uzlaşı sağlayabiliyoruz. Ama asıl yönelinmesi gereken grup, dini nedenlerle aşı reddi yapan aileler. Onlara bilimsel veriler ile ulaşmak imkansız. Özellikle benim görev yaptığım Sincan bölgesinde çok sık rastladığımız bir durum” diye konuştu.


Ünal, dinsel algıların yanı sıra bazı politikacıların söylemlerinin de aşı karşıtlığını beslediğini söylerken, “Son dönemde aşı oranlarının düşmesi ülkeyi salgınlara açık hale getirdi. Şeyhler, şıhlar bilimle çatışıyor. Postmodernler artık kızamıktan ölen, ayağı sakatlanan, zeka engeli olan çocuk görmediği için aşının gerekliliğini sorguluyor. Burada devreye hükümetin çok yönlü politikası giriyor. Koordineli bir çalışma ile aşı oranlarını yeniden yükseltebiliriz” ifadesini kullandı.

Polio’nun sonu: Salgado’nun az bilinen foto röportajı


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.