İmamoğlu: Ortamın kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil

Ekrem İmamoğlu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan beş aydır cevap bekliyoruz. Oturalım Sayın Cumhurbaşkanı ile bakanlar, belediye başkanları ile, ortamın kahramanı kim olacaksa olsun umurumda değil. Milletin canını kurtaralım.

ekrem imamoğlu Erdoğan deprem çağrısı: Oturalım, milletin canını kurtaralım
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulundu: Birlikte oturalım, milletin canını kurtaralım.

Ekrem İmamoğlu: Ortamın kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 24’ncü ilçe belediyesi ziyaretini Şişli’ye yaptı. İmamoğlu’nu makam odasında ağırlayan Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, İBB Başkanı ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti.


İstanbul’un 39 ilçesini gezdiklerini belirten İmamoğlu, “Tek tek bütün ilçelerimizin sorunlarını dinliyoruz. İBB ile müşterek çalışma biçimini, beraber tarifliyoruz. Şişli’de olduğu gibi, diğer ilçelerde de beraber hangi projeleri geliştirebiliriz, geçmişten bugüne hangi projeler var, onlardaki aksaklıklar, sahada yürüyen işler… Bunları analiz ediyoruz” dedi.

Ekrem İmamoğlu: Cumhurbaşkanı’ndan 5 aydır cevap bekliyoruz

İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da Keskin’in makam odasında yanıtladı.

Yerel yönetimler yasa taslağı, uzunca bir süredir gündemdeydi. Cumhurbaşkanı’yla görüşmenizde de bu konu ele alınmıştı. Son durum nedir? Yürürlükteki 57’nci maddenin değişmesi de gündemde. Orada, ‘Devletin ortaya koyduğu projelerde hizmet aksarsa, yetki valiye ve valiliğin oluşturacağı en az üç kişilik komisyona geçer’ diye bir cümle var ki; bunu ‘kayyım’ olarak yorumlayan bir kitle de var. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

 Henüz Meclis’e gelmemiş bir taslak üzerinden konuşmayı çok fazla düşünmüyordum. Ama basına düştü. Konuşuluyor. Bizim de elimize geçen bir taslak var. Bazen, ‘Bu taslak nereden çıktı’ diye düşünüyoruz. Sonra, ‘Henüz öyle bir konu yok ki’ diye cevap geliyor genelde hükümet yetkililerinden. Ondan sonra bir bakıyoruz, ‘tak’ diye önümüze gelmiş.

 Böyle bir süreç yönetiliyor Türkiye’de. Bahsettiğiniz eylül ayındaki buluşmamızdan bu yana tam beş ay geçti. Biz beş aydır yerel yönetimlerin, büyükşehir belediyelerinin kanun taslağıyla ilgili çalışmasıyla ilgili davet bekliyoruz. Bu daveti bize söz veren ülkemizin Cumhurbaşkanı. Sayın Cumhurbaşkanı’mız dedi ki; ‘Bir komisyon kurulacak. Bu komisyona üç tane CHP’liyi görevlendiriyorum.’ Kendisi isim saydı. Benim ismimi, Sayın Büyükerşen’i ve Sayın Mansur Yavaş’ın ismini saydı. Diğer taraftan da üç belediye başkanı… Ve altı bakan görevlendirdi.

 Beş aydır biz bu sözün yerine gelmesini bekliyoruz. Bir araya geleceğiz. Doğru kanun nasıl çıkar, içinde neler olmalı? Yerel yönetimlerin katkılarını sunacağız. Tümüyle demokratik bir tavır bu. Bu, bizim talebimizdi. Sayın Cumhurbaşkanı da bunu kabul etti ve bize böyle bir görevlendirme sundu. Bu işi de Sayın Fuat Oktay’a havale etti. Dedi ki: ‘Bu işi siz takip edeceksiniz, siz yapacaksınız.’ Ben de her gördüğüm yerde, bunu kendisine hatırlattım. Karşılaştığım yerde hatırlattım. Hâlâ cevap bekliyoruz.

Milyonlarca insanı hiçe sayan, bir kısım bürokrasinin kararıyla yol alınan bir sisteme karşıyız!

 Orada bir kanun taslağı hazırlanmış. Bizim de elimizde bir nüshası var. Madde madde inceliyoruz. Bir komisyonumuz üzerinde inceleme yapıyor. Hatta geçen milletvekillerine verdiğim brifingde, bunu onlarla da paylaştım. Tartıştık. Öngörülerimizi, görüşlerimizi paylaştık. İçinde, tümüyle antidemokratik, yani yerel yönetimi hiçe sayan, yerel yönetimi boşa çıkaran bir kısım tanımlamalar var.

 Bahsettiğiniz de onlardan bir tanesi. Devlet projesi… Yani bir nevi Kanal İstanbul şifresiyle tanımlanan kanun maddeleri sıralanmış. Bu, tabii olması mümkün olmayan, döneme göre, kişiye göre, o dönemin siyasi bakışına göre tanımlanmış bir taslak. Yürümez. Böyle bir taslakla yerel yönetim olmaz. Demokrasi hiç olmaz. Umarım doğru değildir. Umarım, böyle bir taslak Meclis’e gelmez. Buna, toplumun tepkisi büyük olur. Tümüyle, milletin iradesine ters düşen bir anlayışla hareket biçimini doğurur.

• Üç beş bürokratın karar verdiğine, milyonlarca insanın tavrını hiçe sayan, tamamen oradaki bir kısım bürokrasinin kararıyla yol alınacak bir sistem tanımlanmış. Karşıyız. Şu an takip ediyoruz. Gerçek olmadığını umut ediyoruz. Zamanla inşallah bunu düzeltiriz diye düşünüyorum. Ancak, ben hâlâ Sayın Cumhurbaşkanı’nın emaneti olan, sözü olan, talimatı olan, bizimle bu kanun hazırlanacak şeklindeki taahhüdünün karşılığını bekliyorum.

Mesaimin başındayım

Elazığ depreminin ardından yapmış olduğunuz tatil hala tartışılmaya devam ediyor. Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?

• Bizim öyle bir konumuz yok. İstanbul’u konuşuyoruz. Şu an İstanbul’dayız, Şişli Belediyesi’ndeyiz. Kimin ne konuştuğundan ziyade, mesaimdeyim” yanıtını verdi.

Profesör Yaltırak’a katılıyorum

Prof. Dr. Cenk Yaltırak katıldığı bir TV programında şu ifadeleri kullanıyor: İstanbul’a bir yıl lale ekmezseniz, bütün yer bilimleri projelerini finanse edebilirsiniz… Bu konuyla ilgili bir açıklamanız olacak mı?

• Tümüyle israfı ortadan kaldıran, bu ve buna benzer çalışmalarımız var. Sadece lale değil. Saksılarda çiçeğin bakımı 10-15 milyon lira. ‘İstemiyorum ben bunu’ dedim. ‘İstanbul halkının da isteyeceğini düşünmüyorum’ dedim. Duvarlardaki çiçeklerin bakımı şu kadar, bu kadar. Harcanan paraya yazık günah.

 Ben 2-2,5 milyona bir kreş kazandırıyorum. Yıllar boyu hizmet edecek. Her sene sadece çiçeklere harcanan parayla her sene beş altı tane kreş kazandırırım. Beyefendinin söylediği gibi. O bakımdan israf kalemlerini yok edecek bir çalışma yapıyoruz arkadaşlarımla. İnşallah o yönde de kararlar alacağız. Ve bunu yapmayacağız.


 O da bir öneri. Evet simgesel bir bitkidir lale İstanbul için. Onun simgesini koruyacak ve insanlara anlatacak bir şekilde faaliyetler elbette yaparız. Onu yok saymayız, sayamayız. Tarihsel bir geçmişi var. Ama kalkıp on milyonlar liralıkta iş yapmayız. Yazık günah. Bu şehrin bu milletin parasına yazık. Bilim insanı beyefendiye yüzde yüz katılıyorum.

O görüntüleri paylaşacaklar

Deprem toplanma alanlarında kaçak inşaatlar varmış. Sizin tespit ettiğiniz inşaatlar var mı? İBB olarak, daha önce belirlenmiş olan, İstanbul halkına kazandırmaya dönük çalışmanız olacak mı?

• İhbar nedir ne değildir bir bakalım. Benim şu anda bir somut bilgim yok. İmar hakkı olmayan bir yerde kaçak bir yapı varsa gider yıkarız, gözünün yaşına bakmayız.

İstanbul’da kentsel dönüşümün durup başladığı yerler var mı? Şişli’de durum nedir? Acilen yapılması gereken noktalarla ilgili çalışmalarınız ne oldu?

 Şişli’de çok önemli iki nokta, büyük bir kentsel dönüşüm alanı. Yani, bununla ilgili olarak İBB’de geçmişte başlayan bir süreç de var. Bugünkü görüşmemizde, başkanımın masaya yatıracağı en önemli hususlardan biri olacağını düşünüyorum. Buna çalışacağız.

 Ben altı yıldır belediye başkanıyım. Altı aydır büyükşehir belediyesindeyim. Deprem konusunda nasıl acı bir siyaset yapıldığını yaşamış birisiyim, meclis kayıtlarında var. Tepkim de var orada Beylikdüzü Belediye Başkanı’yken. Tek başıma Meclis’e girip, nasıl tepki gösterdiğimi, dönüp iki üç sene önceki görüntülerden görürsünüz.

 Yani, komisyondan olur çıkmış bir konunun, bir siyasi parti ilçe başkanının talimatıyla nasıl geri çekildiğini ben, ilçe belediye başkanı olarak yaşadım. Yaklaşık 4-5 bin konutluk bir alanda. Görüntüleri bile var. Cevap bile veremediler. Çıkarır gösteririz size. Arkadaşlarımı talimatlandırıyorum, o günkü görüntü kayıtlarını çıkarıp paylaşsınlar. Biz, kentsel dönüşüme dair siyaset yapmıyoruz. Bu şeffaf bir iş.

Avcılar kıvranıyor, planları çıkmıyor, yazık değil mi insanlara?

 Bakın Avcılar kıvranıyor. Beni bugün bir TV programına davet ediyorlar, gidemeyeceğim. Avcılar Belediye Başkanı, ‘Oturma eylemi yapacağım’ diyor. Niye? Kararı çıkmıyor. Başka ilçeler için çıkıyor ama, dört beş yıldır bekletilen Avcılar’ın planları çıkmıyor. Niye? Yazık değil mi insanlara? İnsanların önünü açmak. Bunu konuşalım, evet ona da varız.

 O zaman biz de teklif etmiştik bir siyasi olarak. Biz varız, oturalım konuşalım. Ben daha ötesine gidiyorum. Bu memleketin en önemli meselesi depremdir. Bakın bana, ‘Niçin Cumhurbaşkanı’ndan randevu istiyorsunuz’ diye Temmuz ayında sorduklarında, dediğim ilk şey; depremi konuşacağım demiştim.

 Görüntülerde var, dinleyin. En önemli mesele deprem. Elbette başka konular da var. Kendisine brifing vermeye hazırım. Ama ana mesele deprem. Size samimiyetle söylüyorum; silelim süpürelim şu masa üzerindeki boş konuları. Yani boş mevzuları, Buna Kanal İstanbul da dahil. O da boş bir konu. Silelim, süpürelim, atalım. Oturalım, depremi konuşalım, depremi çözelim. Memleketimizin 100 milyarlarca dolarını kurtarırız.

Büyük depremin İstanbul’a zararı

 Dün söyledim, yine söylüyorum: Sayın İlhan Kesici, en az 60 milyar dolara yakın ya da 50 milyar dolara yakın İstanbul depreminin bedeli olur diye bir açıklama yaptı. Katılıyorum. Gerçekçi bir bakış açısı. Ama ben ilave ediyorum: İstanbul’da yaşanacak büyük depremin, ülkeye 400-500 milyar dolar zararı olur.

 Bunları konuşalım, bunları çözelim. Ne varsa kaynağımız ben, o masanın hamalı olmaya hazırım. Ben, o masanın her türlü talimatı almaya hazır bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan olmaya hazırım.

Ortamın kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil!

 Oturalım Sayın Cumhurbaşkanı ile bakanlar, belediye başkanları… Biz talimatları alalım ortaklaşa. Ortamın kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil. Milletin canını kurtaralım. Bu şehrin değerlerini kurtaralım. Tek isteğimiz bu. Bu kadar basit, bu kadar açık konuşuyorum.

• O masada da açık konuşurum. Kim bunu yaparsa, minnet duyarım şehrim adına, ülkem adına, milletim adına… Bahsettiğim kanun toplantısı da bunlardan bir tanesi aslında. Niye bir araya gelmekten imtina ediyoruz? Bir araya gelelim. Bu kadar net. Umarım çözeriz. Kentsel dönüşüm bizim önemli bir konumuz. Güzel çalışmalarımızı, Büyükşehir nezdinde br iki  hafta içerisinde başlatacağımız projeleri de sizlerle paylaşacağız.

Asbest konusunda tedbirliyiz

Kadıköy-Bostancı arasında yüksek katlı binalar var. 45-50 yıllık binalar. Bunlarla ilgili çalışma var mı depremle ilgili? Binaların yıkımında asbestli parçalar var. Eski su boruları, çatı kaplamaları… Onları bir hortumla ıslatıyorlar. Bunun da sonucunun akciğer kanseri olduğu iddia ediliyor uzmanlar tarafından. Bununla ilgili sizin döneminizde bir tedbir alınacak mı?


Asbest konusunda tedbirli davranıyoruz. Bunu engelleyici birtakım talimatlarımız oldu. Arkadaşlarım bu süreçleri takip ediyor. Birçok yıkım çalışmaları, ilçe belediyeleri tarafından yönetiliyor. Bunun bilinmesini istiyorum. Yani biz o alanda, direkt müdahaleci bir belediye değiliz. Ama bunu takip ediyoruz arkadaşlarımla.

Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na: Utanmadan soruyor ‘deprem paralarını nereye harcadınız’ diye


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.