Bugün; 1 Ocak 2020. Dün gece yarısı yepyeni umutlar ektik yüreğimize. 365 günlük yeni bir yıla başlarken, hayaller kurduk, ümitler yeşerttik. Biz bunları yapabildik ama bu yıl yapamadığından emin olduğumuz tam 474 kadın var. Evet doğru duydunuz tam 474 kadın!
Kadın cinayetleri: İktidar savaşı…
2019 yılının kadın cinayetleri bilançosu: 474 kadın!
Kimi zaman ömür boyu beraberlik yemini ettiği eşi tarafından, kimi zaman öz babası tarafından, kimi zaman sevdiği erkek tarafından ya da bir zamanlar sevdiği erkek tarafından; o da olmadı amca, kardeş, enişte gibi gibi erkekler tarafından katledilen tam 474 kadın! Onlar bu yıl dilek tutamadılar! Belki şu an hayatta olan ama ölümü ensesinde hisseden yüzlerce kadın da yine o güzel hayalleri kuramadı.
Şimdi aklınıza ölümün cinsiyeti olmayacağı gelebilir ki doğrudur da. Ölümün cinsiyeti yoktur, tıpkı hakkın cinsiyeti olmadığı, daha doğrusu olmaması gerektiği gibi. Lakin bir yerde hala bir birey sade ve sadece cinsiyetinden ötürü boyunduruk altında tutulmaya çalışılıyorsa, orada görünenin ötesinde bir şeyler yok mudur?
Şimdi iyice düşünün kadın boyunduruk altına girerse ne olur?
Kadın boyunduruk altına girip susarsa, hele hele bunun normal olduğunu kabullenirse; tıpkı en tepedeki isimlerin dediğini yapıp itaat edip rahat ederse, kendinden sonrakini de öyle yetiştirir. Şimdi çocukları düşünün: Yaramazı, uysalı, içine kapanığı, aşırı sosyali gibi gibi… “Uysal çocuk” makbuldür bizim toplumumuzda.
Laf dinleyen, söylenilenin dışına çıkmayan tıpkı uysal vatandaşın makbul olduğu gibi! Susan, ses çıkartmayan, başına vurup ekmeğini alabileceğin; zammış, adaletsizlikmiş, liyakatsızlıkmış bilmeden, sadece şükretmesini bilen vatandaş en güzel vatandaştır. Başka türlü yaşamayı bilmez, hakkını savunmanın baş kaldırı olacağını düşünür çünkü. Eğer şikayet ederse yapılan haksızlığa, “şükür bilmez” denir diye korkar.
Şimdi kadın cinayetlerinden buraya nasıl geldiğimi düşünüyor olabilirsiniz. O zaman şöyle anlatayım: Katledilen kadınlar sizce neden öldürülmüştür? Haklı(!) -insan öldürmenin nasıl bir hakkı olursa- sebepleri nedir sizce?
Misal, içinde bakımsız olduğu için öldürüleni var. Evde yoğurt olmadığı için öldürüleni olduğu gibi. Çalışmak istediği için katledileni de; işveli güldü diye canından olan da, aşırı seven kocası yüzünden hayatını kaybeden de…
Ortak tek noktaları var. Kendilerini çizilen sınırları aşmaları, uymaları gereken kurallardan çıkmaları! Peki ya öldürenlerin durumu? Mesela aldattığını sadece düşündüğü için öldüren erkeğe, haklı sebepten indirim gelebiliyor.
Ölen konuşamadığı için zaten misal “Hakim bey/ Hakim hanım erkekliğime laf etti!” dediğinde kışkırtma olduğu için yine indirim alabiliyor! O da yetmiyor giydiği takım elbise iyi hal sebebi oluyor, yine indirim alıyor. Kısaca bir yan sopasını gösterirken diğer yanda “Bak bir şey olursa ben korumam!” diyor! Büyük yerlerde büyük büyük sözler sarf edenler iş bu adaletsizliğe gelince sus pus oluyorlar. Çünkü yönetmek herkesin ideali!
Eğer ezersen bir tarafı eğer kabullendirebilirsen sonrası kolay olur! Kadını susturduğun an evin reisi(!) olarak, o da kendinden güçsüzü susturmayı öğretir! Sen bir kadını susturmayı becerirsen, kadın senin dışında kalan tüm haneyi susturmayı başarır.
Peki bu zihindeki “erk”i kim susturur?
Bu zihne sahip erk zaten suskundur ama farkında değildir! Canı çıkar mesela çalışmaktan, sonrasında aldığı iki kuruşla egemenliğini kurtarmaya çalışırken, kulağına fısıldarlar: Şükret! Etmedin mi? Sopa hep en gördüğün yerdedir. Ensene inmek için bekler. “Binlerce işsiz var. Beğenmiyorsa git.” der sopa. Daha ağzını açıp, adaletsizlik demeye kalmadan sopa iniverir ensene. Sonra bir bakmışsın öğrenivermişsin tek derdin geçim olmuş. Tek derdin iktidarını ayakta tutmak olmuş. Sağlıkta problem varmış, eğitim gitmiş sana ne? Bak şimdi yönetmesi ne kadar da kolay her şeyi!
Zihniniz tüm bunları kabul ettikten sonra ister asgari ücretle çalışın, ister beyaz yakalı olun ya da holding sahibi olun hiç bir şey değişmez. Zihniniz sadece iktidar savaşı veriyorsa içinizdeki vahşiyi susturamazsınız. Paranız varsa sadece içinizdeki vahşinin dışarıdan görülmesini engelleme süreniz uzar sadece!
Ve kadın ister dört duvar arasında yaşamak zorunda kalsın, isterse en tepeye çıksın; eğer farkına varmazsa ya da vardığı halde bir çıkış yolu yoksa ve hayatında iktidar savaşı veren bir erkek varsa; değişen tek şey dışarıdan olup bitenler anlaşılmaması için kullandığı envanterdir.
Özgecan yasası..
474 kadın öldürüldü; bir senede! Eğer katledilen Özgecan’dan sonra çıkarılan yasa uygulansaydı belki onlar da hayatta olacaktı. Her şeye rağmen umutluyuz yasa yeniden gündeme geldiği ve yeniden çalışmalar başladığı için!
Bu yıl dilerim adaletin geldiği kadınların “Ölmek istemiyorum!” diye haykırmadığı bir yıl olur. Kadın, erkek, çoluk çocuk hatta hayvanlar, bitkiler ağaçlar istediğimiz sadece: Adalet, huzur, mutluluk.
Görün bunlar olduğunda iktidar kavgası da yok olacak ve o zaman ulaşacağız; o ulaşmak istediğimiz muasır medeniyet seviyesine. İnsana yakışır bir şekilde yaşadığımız bir yıl olsun.