Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şehit sayımız 36’ya yükseldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. Suriye’de yürüttüğümüz mücadeleyi hala kavrayamayanların bulunduğunu görüyoruz. Şehit sayımız 36’ya yükseldi. Şehitler tepesi boş kalmayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şehit sayımız 36 ya yükseldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti İstanbul milletvekilleriyle Dolmabahçe Ofisi’nde buluşmasında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:


Ülkemizin göz bebeği İstanbul’da ikamet eden siz mevcut ve eski milletvekili arkadaşlarımla bu vesileyle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Özellikli bir mücadeleyi yürüttüğümüz dönemde burada yapacağımız istişarelerin önemli olduğuna inanıyorum. Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. gerek siyasette gerek medyada gerekse diğer çeşitli platformlarda ülkemizin Suriye’de yürüttüğü mücadelenin anlamını hala kavramayanlar bulunduğunu üzüntüyle görüyoruz.

Terör örgütü sahada varlık gösteremez, tedbirleri aldık

Terör örgütü sahada varlık gösteremez tedbirleri aldık. Terör örgütlerinin istismar ederek vatandaşlarımızın kafasını bulandırdığı sorun alanlarını çözmek için tarihi adımlar attık. Geniş bir yelpazede uzanan bu adımların olumlu neticesini de hamd olsun aldık. Ekonomide ve temel hizmet alt yapısında sağladığımız genel iyileşme ile tüm vatandaşlarımızın hayat seviyelerini yükselttik. Bundan 9 yıl önce 2011 yılında ilan ettiğimiz 2023 hedeflerimiz ulaşmak istediğimiz seviyeyi gösteren çok önemli bir çıtaydı. Türkiye şahlanışa geçmişken Gezi olaylarıyla başlayıp ardı arkası kesilmeden devam eden iç ve dış sıkıntılarla karşılaşmaya başladık. Milletimiz bu süreçte her zaman hayranlıkla ifade ettiğimiz derin irfanıyla oynanan oyunu gördü ve bizim yanımızda yer aldı.

Ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar

Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ettik. Elbette bedeller ödedik. Hedeflerimize ulaşmada gecikmeler yaşadık. Ama ülkemizin yere kapaklanmasına, yeniden eski günlere dönmesine asla fırsat vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’yi içerden çökertme girişimlerinin zirvesini teşkil ediyordu. Buradan da netice çıkmayınca, bu defa ülkemizi bir terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. Şu gördüğünüz mekan 15 Temmuz’u tam manasıyla yaşamış bir mekandır. Çatımızın üstüne çıkmaya yeltendiler, duvarlara merhume annemle ilgili haşa edepsizce, hayasızca sloganlar yazdılar. Ve 500 metre ötede bezmi alem valide sultan camiini üç gün üç gece işgal ettiler ve orada bira şişelerini kutularını topladık. Bütün bunları yaşadık. Bunlar burada yaşandığı halde kendilerine güya vatansever havasına girenler, bu ülkeyi sevdiklerini ilan edenler ne yazık ki aydınlık gençler diye ana muhalefetin başı bu gençleri ilan etmeye çalıştı. Bunlar aydınlık filan değil tamamıyla aldatılmış gençler. Bu da ifademin en iyi yanıdır.

4 milyon insan sınırımıza doğru şu anda harekete geçmiştir.

Bölgede etkinlik gösteren güçlerle diyaloğu sürdürmeye özel ehemmiyet verdik. Ne kadar bize verilen sözlerin çoğu tutulmamış olsa da bu yolu açık tutmak için özel gayret gösterdik. İdlib meselesi ise diğer kazanımları elimizden almak için özellikle kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen 4 milyon insan rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir. Bunların 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım ve iskan edelim diye çalışmalar yürütüyoruz.

Burada garip şeyi ifade edeceğim, Merkel’e dedim ki…

Burada garip şeyi ifade edeceğim. Merkel’e dedim ki, bak böyle bir durum var. Sizin bana daha önce verilmiş büyük rakamlarla sözleriniz vardı, şuraya gelin siz de destek verin, bir an önce burayı yapalım. Söyleye söyleye en fazla 25 milyon avro ben de vereyim dedi. Biz ona da tabi kabul dedik. Ve sonra kızılhaç’a vereceğini, kızılhaç’tan da kızılay’a bu aktarılır. Anlama, tanıma; ve bu rakam takip ediyoruz.

Dediler ki BM Mülteciler Başkomiserliğine gitmek durumundadır. Mülteciler, dünya BM mülteciler başkomiserliğine gidecekler oradan da kızılhaç’a oradan da kızılay’a yaklaşımını ortaya koydular. Aradım tekrar şansölyeyi. Para hazır dedi. Dedim, hazır olan paranız buraya gelmiyor. Verecekseniz verin, vermeyecekseniz, dün söylediğimi söylüyorum. O zaman bu mültecileri biz size gönderelim, o zaman biz size 25 değil 100 milyon Euro gönderelim. Ben dedi onu istemem dedi. Ben sizin pratik olmanızı istiyorum dedim. Biz ölüm kalım mücadelesini veriyoruz.


Biz oraya Esed’in davetlisi olarak gitmedik

Üç beş yaşındaki yavruların ne halde olduğunu izlemiyor musunuz dedim. E izliyorum. E o zaman bunu bir an önce göndermeniz lazım.  Yani güvenmek mümkün değil. Hep söylüyorum ya biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz. Sadece 3,7 milyon Suriyeliyi biz ülkemizde barındırıyoruz. Tabi yeni bir göç dalgasını kaldıracak durumda değiliz. Ayrıca İdlib’deki, onca insanı rejimin insafına terk etmek de bizim ne tarihimize ne inancımıza sığar. Bize diyorlar ki “Sizin orada ne işiniz var” Şu anda Suriye tabi ki diyorlar, işgal altındaki topraklarını korumak durumundadır. Bunu da çok açık net söyleyenlere söyledim. Dedim ki, kusura bakmayın; biz oraya Esed’in davetlisi olarak gitmedik. Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik.

Trump diyor ki, Putin’in ne beklentisi var?

Suriye halkı “tamam bu iş bitti” demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok. Bunu da dedim özellikle bilmenizi istiyorum. dün sayın Putin’e de söyledim. “Sizin orada ne işiniz var” Üs kuracaksanız üssü yine kurun. Ama şu anda siz bizim önümüzden çekilin, rejimle baş başa bırakın. Biz gereğini yaparız. E tabi ona da “biz çekildik” diyemiyorlar. Menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz. İki üç tane üs ise e kurun. Bununla bizim bir derdimiz yok.

Ve dün gece Trump diyor ki, burada Putin’in diyor ne beklentisi var, ne isteği var? Bunları söyledikten sonra Kamışlı’da bir petrol olayı bunların dedim. Orada petrol var mı dedi, orada petrol var dedim. Ondan sonra böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Fakat bizim böyle bir derdimiz yok. Ne petrol derdimiz var, ne toprak derdimiz var. güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz. Bütün bunlardan sonra tabi İdlib’de şu anda 3-4 milyon insanın yaşadığı yerde her tarafı yerle yeksan ettiler acımasızca. İdlib’deki ısrarla mücadeleyi sürdürmenin arkasında bu yavruların, insanların muhatap kılındıkları acımasız felakettir.

Bugün Kamışlı’da Tel Abyad’da Cerablus’da Münbiç’de El Bab’da İdlib’de vermediğimiz savaşı Allah göstermesin yarn Şırnak’ta Hatay’da Gaziantep’te Şanlıurfa’da vermek zorunda kalırız. Karşımızdaki senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye’dir. Suriye’de istediklerini alanlar namlularını yarın Türkiye’ye çevireceklerdir. PKK’nın 1984 yılında gerçekleştirdiği ilk eyleminden itibaren kendi topraklarımızda 7 bin 500’e yakın güvenlik görevlimiz ile 6 bin 800’e yakın sivil vatandaşımızı kaybettiğimizi unutmayalım. Bugün sadece Suriye’de eğitilmiş ve donatılmış bölücü terörist sayısı 40 bin ile 60 bin arasında ifade ediliyor. Suriye’deki mücadeleyi başarıyla sonuçlandıramazsak teröristlerin çoğu ülkemize yönelecektir.  Öyleyse Suriye’de verilen mücadelenin hepimizin geleceğiyle ilgili olduğunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor.

Milletime özellikle söylüyorum. “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var” sorusu, aslında Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olma önerisini bize tavsiye ediyorlar. Buradan milletime soruyorum. Terör örgütlerine teslim mi olalım? Ülkemize düşman rejime düşman rejime boyun mu eğelim? Vatanımızın bütünlüğüne göz dikenlerin önünde diz mi çökelim? Bölgemizde her yerde evinden yurdundan olanların gidecek yerleri var. En azından onları koyalım bir kenara hiçbir şey olmasa bile Türkiye var.

Peki bizim evimizden yurdumuzdan olduğumuzda gidecek bir yerimiz var mı? Kimileri Avrupa’yı kimileri Amerika’yı aklından geçirebilir. Ama milletimin herhangi bir ferdinin gitmeyi düşünebileceği hiçbir yer olmadığını biliyorum. Değerli arkadaşlar şahsen benim yok. Sizlerin de olmadığına inanıyorum. Öyleyse ülkemize, devletimize, vatanımıza sıkı sıkıya sahip çıkacak bunların bekası için hangi mücadeleyi vermek gerekiyorsa vereceğiz, hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz.

Şehit sayısı 36’ya çıktı


Şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor. Bin yıldır bu topraklarımızı vatanımız kılmak için yürüttüğümüz mücadeleyi verdiğimiz sayısız şehitler kervanına bunu da ilave etmemiz gerekiyor. Ve şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak. İdlib harekatımızda önceki gün vermiş olduğumuz 36’ya çıktı. 20 günlük harekat boyunca vermiş olduğumuz şehitlerin ailelerine şahsım, milletim adına baş sağlığı dilerken milletimizin de başı sağ olsun diyorum.

İdlib’de şehit düşen kahraman Mehmetçiklerin isimleri


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.