Corona virüsü (Covid-19) nedir? En sık görülen belirtileri neler? Korunmak için nelere dikkat edilmeli? Ne tür bir beslenme olmalı?
Son bilgilere göre dünya genelinde Corona virüsü (Covid-19) taşıdığı belirlenen kişi sayısı 114 bin 452’ye çıktı. Bunların 80 bin 756’sı Çin‘de bulunurken 9 bin 172 kişi İtalya’da, 7 bin 513 kişi Güney Kore’de ve 7 bin 161 kişi İran’da bulunuyor. Çin’in ardından salgından en çok etkilenen ve ölüm görülen ülkeler olarak İtalya ve Güney Kore olarak sıralanıyor.
İtalya‘da hayatını kaybedenlerin sayısı 631’e, İran‘da 291’e, Güney Kore‘de 54’e yükseldi. Hayatını kaybedenlerin sayısının 30’a ulaştığı İspanya ve Fransa, İtalya’nın ardından Avrupa’da en fazla ölümün görüldüğü ülkeler oldu.
Hastalıkta en tehlikeli dönem ilk 14 gün
Yeni tip Corona virüsü (COVID-19), öksürük, hapşırık gibi solunum yolları damlacıklarının yanı sıra burun akıntısı veya balgam gibi yüzeylere bulaşan salgılara temasla bulaşıyor.
Virüsü alan kişide, korona 27 güne kadar canlı kalarak çoğalır. En tehlikeli dönem ilk 14 gündür. Yaşlılar için ölüm riski gençlere oranla daha fazladır. Şimdilik ölüm oranı yüzde 3 civarındadır. SARS’da ölüm hızının yüzde 9.6 ve MERS’de ise yüzde 30 olduğu göz önüne alındığında COVID-2019’un ölüm hızının daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Ne var ki ilerleyen süreçte vaka sayısı artarsa bu oran değişebilir. Tabii ki hastaların tedavi-bakım koşulları ve hastanın şeker hastalığı-kronik tıkayıcı akciğer hastalığı (KOAH)-kalp ve damar hastalığı, tansiyon yüksekliği-kanser ve benzeri yıpratıcı hastalığının olması da hayatta kalma süresini dolayısıyla ölüm oranını etkiliyor.
Ancak şunun altını çizmekte fayda var. COVID-2019 virüsü salgınının ölüm oranı SARS ve MERS virüslerinin ölüm oranına göre daha düşük ama yayılma hızı ve bulaşma yeteneği diğerlerine göre çok daha şiddetli öyle ki virüs gözden bile girebiliyor.
Corona virüsü hastalığında boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık daha az görülüyor!
Corona virüsünün de tıpkı üst solunum yolu hastalıklarına neden olan diğer virüsler gibi ateş, halsizlik, kuru öksürük gibi belirtilerle başladığına dikkat çeken Dr. Yenice, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Ancak koronada diğerlerinden farklı olarak burun akıntısı, hapşırık, boğaz ağrısı az görülür. Hastaların yüzde 80 kadarı orta derecede hastadır, yüzde 20 civarında hastanın ilerleyen solunum sıkıntısı yüzünden bir hafta sonra hastane tedavisine ihtiyaç duyar. Hastaların yüzde 14’ünde ise ağır zatürreye bağlı solunum sıkıntısı baş gösterir.
Bütün vakaların yüzde 5’i solunum yetmezliği, septik şok ve çoklu organ yetmezliğiyle yoğun bakım tedavisine ihtiyaç duyar. Maalesef hastaların yüzde 2.2’si de hayatını kaybeder. Hastalığın henüz bir tedavisi bulunmuyor, geliştirme aşamasında bulunan aşısı ise henüz rutin kullanıma sunulmadı. Bu nedenle önlem almak büyük önem taşıyor.
Hastalanmamak için ne yapmalı?
Corona virüsüne karşı dikkat edilmesi gerekenler bir hayli fazla… İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Dr. Şükrü Yenice, önlemleri şöyle sıralıyor:
• Ellerinizi temiz tutun, sık sık yıkayın. Ellerinizi sabun ve bol suyla en az 20-30 saniye süreyle yıkayın. Ellerinizi yıkamadan asla ağzınıza, burnunuza ya da gözünüze dokunmayın. El sıkışma ve tanıdıklarla sarılıp öpüşme geleneğinizi askıya alın, hatta bırakın.
• Her gittiğiniz yerde sabun ve su bulamama ihtimaline karşı yanınızda alkol bazlı el dezenfektanı taşıyın.
• Bol sıvı alın, iyi beslenin, bol meyve yiyin, organik gıdalar tüketmeye çalışın, alkol-sigara-mısır şurubu vs. bağışıklığı zayıflatır unutmayın, uykunuzu iyi alın, havasız yerlerden uzak durun.
• Et ve süt ürünlerini iyice pişirerek tüketin.
• Kelle-paça-keçiboynuzu pekmezi gibi besinler virüsü öldürmez, bu iddialara kulak asmayın. Bu yiyecekleri seviyorsanız yiyebilirsiniz ama virüse karşı kurtarıcı değildir. Bitkisel karışımlar, ev yapımı ilaçlar diye satışa çıkarılan şeylere kanıp paranızı kaptırmayın, Sirkeli su ile burun temizliği, bitkisel göz damlaları, yüze buhar maskesi yapmak da iyileştirmez hatta korumaz.
• Tuzlu suyun Corona virüse karşı koruyucu etkisi iddiası da Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul görmemiştir, T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün de görüşü bu yöndedir. Lütfen böyle iddialara inanıp rahat davranmayın, önlemlerinizi gevşetmeyin. Tuzlu su ile gargara yapmak ağız-boğaz temizliği için faydalıdır, farenjitin (Boğaz iltihabının) iyileşmesine de katkı sağlar ama ağızı boğazı virüsten temizlemez, virüsü öldürmez.
• Hastalardan uzak durun. Yakınınız hasta ise ve hastaneye yatması gerek görülmeyip evde tedavi ediliyorsa eldiven, maske, gözlük ve önlükle yaklaşın ama çok yakın durmayın. Hastanın bulunduğu odadaki yüzeyleri sık sık dezenfekte edin. Hastanızın odası iyi havalanan bir oda olsun, tabak- kaşık vs. yanı sıra mümkünse banyo ve tuvaleti ayrılsın. Çamaşırlarını 60-90 derece arasında deterjanla yıkayın. Ziyaretçi kabul etmeyin. Yanına bir kişi girip çıksın, tüm ev halkı odasına girmesin. Hastaları iyileşinceye kadar evden dışarı çıkarmayın.
• Sağlıklı kişiler maske takmalı. Ancak maske ağız ve burunu tamamen kapatmalı ki mikroplu öksürük-hapşırık kökenli damlacıklar bu engeli aşamasın.
• Grip benzeri öksürük, hapşırık, burun akıntısı belirtileri olan kişiler de maske takmalı ki virüs yakınlarına ve diğer hastalara geçmesin.
• Üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan kişiler bu durumu ciddiye alıp doktora başvurmalı.
• Çok zorunlu olmadıkça hastalığın görüldüğü ülkelere, hatta o ülkelere komşu olan coğrafyalara seyahatler ertelenmeli.
• Havaalanlarındaki kontroller sıkı tutulmalı, yalnız havaalanları değil kara ve deniz taşımacılığı istasyonları da bu önlemlere katılmalı.
• Sosyal medyada yer alan “Çin’in Wuhan Eyalet Hastanesi Başhekimi Dedi Ki”; “Dünyaca Ünlü Alman Profesör Uyarıyor”, “Falan Hoca Filan Ev Yapımı İlaçla Corona virüs’e Savaş Açtı” gibi başlıklara inanıp kendinizi kandırmayın.
Özel koruyucu maske kullanımı ve hijyen kuralları önemli!
Virüsün boyutu 3 mikron civarındadır. Bu nedenle normal ağız ve burun maskeleri hastalıktan korunmada yarar sağlamasa da hasta olan kişilerin bu tip maskeleri kullanması, çevrelerine virüsün bulaşmasını önemli oranda azaltmaktadır. Virüsten koruyucu özellikteki maskelerin çok daha özel filtreleri bulunmaktadır ve bunlar, koruma gözlükleriyle birlikte kullanılmalıdır. Hijyen kurallarına uyulması, el temizliğine dikkat edilmesi, eller ile göz, ağız ve burun temasından kaçınılması çok önemlidir.
Corona virüsü belirtileri:
- Ateş
- Öksürük
- Nefes darlığı
- İshal
- Bulantı – Kusma
Hastalık belirtileri görülen kişilerden mutlaka örnek alınmalı!
Hastalığa yakalanan kişilerin tedavisinde özellikli bir yöntem henüz keşfedilmiş değildir. Virüsü taşıyan ve hastalık şüphesi taşıyan kişilerden virüs tanısı için örnek alınmalıdır. Tanı konulan kişiler karantinaya alınmalı ve genel destek tedavileriyle takip edilmelidir. Hastalıktan korunabilmek için henüz bir aşı bulunmamaktadır.
Corona virüsü salgınından korunmak için bu uyarıları dikkate alın:
1- Ellerinizi sık sık, 20 saniye süreyle su ve sabunla yıkayın.
2- Küçük çocuklara hijyen kurallarını sürekli hatırlatın, ellerini yıkamasını sağlayın.
3- Su ve sabun bulunamıyorsa, alkol bazlı bir el dezenfektanı kullanın.
4- Öksürürken veya hapşırırken, ağzınızı ve burnunuzu kağıt mendille kapatın, ardından mendili mutlaka çöpe atın.
5- Kirli ellerle ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmayın.
6- Hastalarla aynı tabaktan yemek yemek, aynı bardağı paylaşmak veya yakın temastan kaçının.
7- Kapı kolları ve oyuncaklar gibi sık dokunulan yüzeyleri temizleyin ve dezenfekte edin.
8- Riskli bölgelere seyahat edilmesi gerekiyorsa hayvanlarla temas öncesi ve sonrası düzenli olarak ellerinizi yıkayın.
9- Hasta hayvanlarla temastan kaçının.
10- Çiğ ya da iyi pişmemiş hayvan ürünlerini tüketmeyin.
COVID-19 yeni Corona virusün yayılmasını önlemenin yolu erken teşhisten geçiyor
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından Yeni Coronavirus’e dair farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen seminerde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İlker İnanç Balkan ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Laboratuvar Sorumlusu Uzm. Yasemin Öztürk söz aldı. Doç. Dr. Balkan “Ülkemizde yapılan testlerin sayısı muhakkak artırılmalı. Şu an milyon nüfus başına ülkemizde on bir test yapılıyor” dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Yeni Coronavirus’ün bilinen ve bilinmeyenlerini tartışmak, Türkiye’de olası bir salgın durumunda alınması gereken önlemleri ele almak amacıyla Dolapdere Kampüsü’nde bir seminer düzenledi. Akademisyenlerin ve öğrencilerin katılımıyla düzenlenen seminerde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İlker İnanç Balkan ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Laboratuvar Sorumlusu Uzm. Yasemin Öztürk söz aldı.
Test sayısı artırılmalı
Doç. Dr. İlker İnanç Balkan; “Ülkemizde yapılan testlerin sayısı muhakkak artırılmalı. Şu an milyon nüfus başına ülkemizde on bir test yapılıyor. Bu sayı Erzurum ve İstanbul’da da yapılmaya başlanacak testlerle artırılacak. Özellikle son 14 gün içinde riskli bölgelerde bulunan kişiler kesinlikle teste tabi tutulmalı ve izole edilerek takip edilmeli” dedi.
Şu anda İstanbul’da Yeni Coronavirus salgını için hazırlanan dört hastane bulunduğunu belirten Doç. Dr. Balkan, “Özellikle sağlık çalışanları iki kat fazla risk altında. Maalesef bu virüs nedeniyle dünya çapında 1700’den fazla sağlık çalışanı hastalandı ve 5’i hayatını kaybetti” şeklinde konuştu.
Corona viruslü bir kişi 2, 9 kişiye hastalığı bulaştırıyor
“Bir virüsün yayılma hızı (R0) 1’in üzerindeyse salgına dönüşür. Yeni Coronavirus’ün yayılma hızı ise şu anda 2, 9. Bir kişi 2, 9 kişiye hastalığı bulaştırıyor. Yayılma hızının yüksek olmasına karşın ölüm oranı MERS-CoV ve SARS-CoV virüsü ile karşılaştırıldığında oldukça düşük. Ölüm oranının yaşlılarda yüksek olmasının nedeniyse, kalp hastalığı, diyabet, KOAH gibi hastalıkların sıklığının yaşla artması ve virüsün solunum sistemi hücrelerinde hedef seçip bağlandığı reseptörün (ACE2) ileri yaş gruplarında daha fazla bulunması. Bilinen bir kronik hastalığınız yoksa ölüm oranı yüzde 0, 9 civarında” dedi.
Hastalar mutlaka maske takmalı
“Hastaların, öksüren kişilerin mutlaka maske takması gerekiyor. Hastalarla yakın temasta bulunmayacak sağlıklı kişilerin ise maske kullanmalarına gerek yok. Ancak tabii ki ülkemizde vakalar görüldüğünde çapı belirlenecek çeşitli karantina önlemleri alınması gerekecektir” dedi.
İnfluenza daha ölümcül
COVID-19 vakalarında ölüm hızı yüzde 3 civarında, mevsimsel gripte ise bu oran yüzde 0, 1 civarında. Bununla birlikte grip (İnfluenza) virüsünün dünyada daha fazla sayıda ölüme yol açtığını belirten Doç. Dr. Balkan, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, İnfluenza her yıl 300 – 600 bin arası kişinin ölümüne sebebiyet veriyor. Son üç ayda Amerika’da 16 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu” dedi.
Sık sık el yıkamak hayat kurtarıyor
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Laboratuvar Sorumlusu Uzm. Yasemin Öztürk ise virüse karşı alınabilecek en kritik önlemin el hijyeni olduğunu vurguladı. Uzm. Öztürk, “En az 20 saniye boyunca sabun ve su kullanarak eller yıkanmalı. Parmak araları, el üstü, baş parmaklar ovularak yıkanmalı, tırnaklar avuç içlerinde ovularak temizlenmeli, bilekler de unutmamalıdır. Normal bir sabun ve su el yıkama için yeterlidir. Antibakteriyal sabunlar elimizdeki mikrobiyal floraya zarar verdiğinden sık kullanımını tavsiye etmiyoruz.
Antibakteriyel sabunların virüslere karşı etkisi yoktur, onlar bakterilere karşı etkilidirler. Sıvı sabunların kullanılması tercih edilmelidir. Elimizi yıkayamadığınız durumlardaysa alkol bazlı el antiseptikleri kullanabilirsiniz ancak ortalama 3-4 kullanımdan sonra arada mutlaka yine su ve sabun kullanarak ellerimizi yıkamalıyız” uyarısında bulundu.
Corona virüsü salgınından korunmak için öneriler
Daha çok hayvanlarda hastalık etkeni olan “Corona virüs” ailesine ait mutasyon geçirmiş ve “2019-nCov” olarak adlandırılan virüs, geçen yılın Aralık ayının son günlerinde Çin’in Wuhan kentinde insanlarda da hastalık oluşturmaya başladı.
Corona virüsü ailesinin SARS ve MERS olarak adlandırılan üyelerinden farklı olarak insandan insana bulaşabilen virüs, akciğer enfeksiyonları ve tedavi edilmediğinde, ağır akut solunum yetersizliği sendromu hastalıklarına yol açabiliyor. Corona virüsünden korunmak için gerekli önlemleri almak yaşamsal önem taşıyor. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak, “Corona virüs” hakkında uyarılarda bulundu.
Hızla bulaşıyor, risk oluşturuyor…
Corona virüsü, influenza virüsünün neden olduğu gribal enfeksiyonlara benzer şekilde hapşırık ve öksürük sonucu, havadan damlacık yoluyla solunum sistemine ulaşabilir. Ayrıca enfekte yüzeylerden temasla, ağız ve gözler de bulaş yolu olabilir. Virüsün geçişini takiben 5-11 gün içinde öksürük ve ateş gibi genel grip şikayetleri ortaya çıkar.
Hastalığın tanısı, solunum yolu salgılarından alınan örneklerle konulmaktadır. Üst solumum yollarındaki bu tabloya, alt solunum yolları tutulumu da eklendiğinde hastanın durumu ağırlaşabilir. Corona virüs; SARS’ta %11 -12 ve MERS’te %35-50 olan yaşam kaybı oranları ile karşılaştırıldığında, %1-2 gibi oldukça düşük bir orana sahip olsa da hızla bulaşabilme özelliğine sahiptir ve bu nedenle tehlike oluşturmaktadır.
Corona virüsü salgını konusunda doğru bilinen yanlışlar:
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Özgüneş, Corona virüsü (Covid-19) ile alakalı doğru bilinen yanlışları açıkladı!
Corona virüsü yeni çıkan en tehlikeli virüs! (Yanlış)
Öncelikle bu virüs, yeni değildir. Corona virüsü, 2003 SARS (Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu) ve 2012’de önce Ürdün sonra Suudi Arabistan’da görülen MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) olaylarından sorumlu olan virüstür. Corona virüsü tehlikeli bir hastalıktır ancak dünya üzerindeki en tehlikeli hastalıktır diyemeyiz.
Corona virüsüne yakalananlar mutlaka hayatını kaybeder! (Yanlış)
Her Corona virüsü hastası, hayatını kaybetmemektedir. Bu oran, sanıldığı kadar yüksek değildir. Normal grip hastalığından ölen kişiler, Corona virüsüten ölenlerden 60 kat daha fazladır. Corona virüsüün ölümcül seyrettiği hastalar genellikle; bir hastalık nedeniyle bünyesi zayıf olan kişiler ve yaşlı hastalardır. Bu kişilerin, virüsten korunmaya daha çok dikkat etmeleri ve bağışıklık sistemlerini güçlendirmeleri gerekmektedir.
Hasta birisinden biraz uzak dursam yeter! (Yanlış)
Dünya Sağlık Örgütü’nden ilk olarak; hastalık belirtileri (öksürmek, hapşırmak, burun akıntısı, yüksek ateş) olan kişilerden 1 metre uzak kalınması gerektiğini açıklamıştı. Ancak şu anda hastalığın yayılmasına bağlı olarak uygun olan, hastalık belirtisi olan kişiden en az 2 metre uzaklıkta kalınmasıdır. Buna ek olarak, mutlaka hijyen kurallarına uymak gerekir.
Corona virüsünden korunabilmek mümkün değil! (Yanlış)
Gerekli tedbirleri aldığınız zaman korunabilmek mümkündür. Hastalığın başlıca bulaşma yolu öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile ortama saçılan damlacık enfeksiyonu ile olduğundan, bulaşmayı engellemek için solunum yolu enfeksiyonlarından korunma önlemlerine uyulması önerilir.
Bunun ilk şartı; insandan-insana yakın temastan kaçınılmasıdır. Yakın temasın anlamı, hasta bireye yaklaşık 2 metre mesafede bulunmak, öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile saçtığı damlacıklara maruz kalmak, öpüşmek, sarılmak gibi durumlardır. Çünkü böylelikle virüs; yakındaki kişinin ağız, burun, göz mukozasına ulaşabilir.
El hijyeni, tüm hastalıklarda olduğu gibi Corona virüsüte de önem taşımaktadır. Eller yıkanamıyorsa alkol bazlı dezenfektan tercih edilmelidir. Öksürürken veya hapşırırken, ağzınızı ve burnunuzu dirseğinizle veya bir kağıt mendille kapatın, ardından mendili kapalı bir çöpe atın ve ellerinizi yıkayın.
Soğuk algınlığı, ateş veya öksürük gibi grip semptomları olan kişilerle yakın temastan kaçının. Ateş, öksürük, solunum güçlüğü gibi belirtiler gösterirseniz en yakın sağlık kurumuna veya doktorunuza hemen gidin.
Korunabilmenin tek yolu özel maske ve kıyafetler! (Yanlış)
Maske ve özel kıyafetler genellikle hastalığın kesin olarak görüldüğü alanlarda uygulanmaktadır. Bunun dışında günlük hayatta, bunlara gerek yoktur. Ancak kişiler yine de önlem olarak toplu alanlarda maske kullanabilir. Yukarıdaki korunma yöntemlerine dikkat edilirse, Corona virüsüten korunabilmek mümkündür.
Elimi yıkamam yeterli olur! (Yanlış)
El hijyeni, Corona virüsüten korunmada önemlidir ancak tek başına yetersizdir. Diğer korunma önerilerine de dikkat etmek gerekir.
Maskeyi birkaç defa kullansam bir şey olmaz! (Yanlış)
Maskeler genellikle tek kullanımlıktır. 2 kere dahi kullanılmamalıdır.
Çin’den gelen malzemeleri kullanmayalım! (Yanlış)
Uzun süre yolda kalmış kuru ürünlerde Corona virüsüün taşınması mümkün değildir. Virüs bahsettiğimiz gibi, kişiden kişiye yakın temas halinde bulaşmaktadır.
Hayvanlardan uzak duralım! (Yanlış)
Corona virüsüün yarasa ve karıncayiyen üzerinden bulaşıldığı düşünülmektedir. Virüs ilk etapta hayvanlardan bulaşmış olsa bile, özellikle evcil hayvanlar için şu anda böyle bir durum söz konusu değildir.
Şu besinler Corona virüsüten koruyor! (Yanlış)
Herhangi bir besinin şu an için Corona virüsüten koruması mümkün değildir. Kişiler tek bir besine odaklanmak yerine, genel olarak sağlıklı beslenerek bağışıklık sistemlerini güçlü tutmalıdırlar.
Corona virüsü salgınına karşı bağışıklık sisteminizi bu besinlerle güçlendirin!
Bağışıklık sistemini güçlendirerek, birçok hastalıktan olduğunu gibi Corona virüsüten de korunabilmek mümkün! İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Sinem Usuk, açıkladı.
Corona virüsü hakkında fırtınalar kopmaya devam ediyor. Salgın hastalıklar kadar, bu hastalıklarla ilgili yanlış bilgiler de, çok hızlı yayılıyor. Rivayetler yerine gerçek bilgilerle hareket ederek, Corona virüsü veya bir başka viral/bakteriyel salgın fark etmeksizin doğru şekilde önlem alabiliriz.
Corona virüsüte bağışıklık sistemimizin virüse verdiği tepkiler sonucu, hastalığın kişinin hayatının tehdit edecek noktaya gelmesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bağışıklık sistemimizi ne kadar güçlü tutabilirsek; Corona virüsü veya bir başka virüs fark etmez, vücudumuzun savaş gücü o kadar yüksek olmaktadır.
Mucizevi tek bir besin yoktur!
Bağışıklık sistemimizi ayakta tutarak, salgın hastalıklardan korunmanın en önemli yollarından biri ise şüphesiz “besin”lerden geçiyor. Tek bir besinin ise; Corona virüsü veya bir başka hastalık üzerinde mucizevi iyileştirici etkisinin olmadığının altını çizmekte fayda vardır. Her bir besinin, kendine özgü besleyiciliği mevcut ve ne kadar çeşitli beslenirsek bu besin öğelerini vücudumuza o kadar zengin bir şekilde sunacak, hastalılardan korunma kalkanımızı, yani bağışıklığımızı o kadar güçlü tutacağız.
A, C, E vitaminleri ile çinko minerali öne çıkıyor
Besin öğelerini, besinlerin içerisine saklanmış esas süper kahramanlar olarak düşünebiliriz. Bağışıklık sistemi söz konusu olduğunda ön plana çıkan öğeler ise A, C, E vitaminleri ile çinko minerali oluyor. Omega-3 yağ asitleri de yine immün sistemin en güçlü destek kuvvetlerinden biridir.
Mevsime uygun beslenerek aslında bu saydığımız tüm besin öğelerini, kolaylıkla bağışıklık sistemimize sunabiliyoruz. Sebze ve meyve tezgahlarında kışın hakim olan koyu yeşil yapraklı sebzeler, parlak turuncu renkler boşa değil, havalar soğudukça yağlanan leziz balıklar da… Hepsi tam da; bu besinlerin içerdiği vitamin ve minerallere olan ihtiyacımızın arttığı dönemlerde, beslenmemize dahil olmak üzere hazırlar!
Güçlü bağışıklık sisteminde bunlara dikkat!
A vitamini, özellikle solunum sistemi yolu enfeksiyonlarından koruyucu rolüyle etkisi kesin olarak kanıtlanmış bir vitamindir. Besinlerle günlük ihtiyacımızı, çok rahat karşılayabilmekteyiz.
Hayvansal kaynakları arasında karaciğer, yumurta, süt ve tereyağı yer alırken bitkisel olarak ise özellikle, koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı vb) ile turuncu renkli (havuç, kış kabağı vb.) sebzeleri tüketeceğiniz bir diyetin; A vitamini ihtiyacınız konusunda yeterli olacağına emin olabilirsiniz.
Etrafınızda soğuk algınlığı geçiren insan sayısının artmasını takiben yeşil, sarı ve turuncu renklerin de beslenmenizdeki hakimiyetinin artması gerektiğini unutmayınız. A vitamini karaciğerde depolanabildiğinden, besin takviyesi olarak bilinçsiz tüketilmesi de zehirlenmelere yol açabilir.
2 mandalina günlük C vitamini ihtiyacını karşılayabilir
En temel koruyucularımızdan olan C vitaminini, suda eriyen ve vücudumuzda depolanamayan bir vitamin olduğu için günlük olarak almamız gerekiyor. Beslenmedeki C vitamini deposu gıdalarımız ise; taze sebze ve meyveler. Hayvansal besinler bu noktada C vitamini açısından oldukça zayıf, hatta birçoğunda neredeyse hiç C vitamini bulunmuyor.
Yetişkin bir bireyin günlük ortalama 90 mg C vitamini alması gerekiyor. Bu teorik bilgiyi pratiğe dökecek olursak; 2 küçük boy mandalina 85 mg, 1 orta boy portakal 115 mg, 1 adet kivi 75 mg, 3 sivri biber 110 mg C vitamini içeriyor. Yani sabah kahvaltıda 3 adet yeşil biber ve gün içinde 2 adet mandalina tüketerek, günlük C vitamini ihtiyacımızın üstüne dahi çıkabiliyoruz.
Bu nedenle salgınlar başladı diye eller hemen C vitamini preparatlarına değil, C vitamini zengini sebze ve meyvelere gitmeli. Emziren annelerin C vitamini ihtiyacı, emzirmeyen yetişkin bireylere göre daha yüksek olduğundan bu dönemdeki kadınların C vitamini alımını daha yüksek tutmalarında fayda var. Yoğun stresli bireylerde, alkol ve sigara tüketenlerde, ateşli ve viral hastalıklarda, antibiyotik ve ağrı kesici kullanımı olan kişilerde de günlük C vitamini ihtiyacı daha yüksek oluyor.
Çinko daha hızlı toparlanmanızı sağlar!
Çinko güçlü bir antioksidan mineraldir. Dolayısıyla bağışıklık sisteminin güçlenmesinde veya güçsüz düşüp hastalandığımızda daha hızlı toparlanmamızda önemli rol oynar. Bu yüzden de bizler, birçok multivitaminin içerisinde hatta bazen sadece C vitaminiyle kombine olarak çinkoyu görmekteyiz. Besinsel çinko kaynaklarına baktığımızda ise özellikle hayvansal besinler, kırmızı et başta olmak üzere iyi birer çinko kaynağı. Bununla birlikte yağlı tohumlar (özellikle kabak çekirdeği), koyu yeşil yapraklı sebzeler de çinko açısından bizi desteklemektedir.
Su tüketimi ve uyku bağışıklık sisteminin olmazsa olmazı!
Yeterli su tüketimi, bağışıklık sistemi elemanlarının sorunsuz çalışması için çok değerli. Havaların soğuk olduğu zamanlarda ise, su tüketimimiz artması gerekirken ne yazık ki azalıyor. Ancak özellikle enfeksiyon durumlarında su tüketiminin ekstra özenli bir şekilde arttırılması gerekmekte. Kronik yorgunluk da hastalık riskini arttıran faktörlerden biridir. Beslenmenize gösterdiğiniz özeni günlük uyku düzeniniz için de göstermeniz sistemin tüm çarklarının doğru çalışması için gerekli.
Bilinçsiz yapılan diyetler bağışıklık sistemini düşürür
Bilinçsizce uygulanan, yeterli ve dengeli olmayan beslenme programları, özellikle çok düşük kalorili şok diyetler; metabolizmayı her anlamda hırpalar ve sizi hastalıklara açık konuma getirir. Özellikle; düşük kalorili diyetler, kişilerde yeterli besin öğesi desteğini sağlamadığından bağışıklık sistemini zayıflatır.
Kilo vermek için bir diyet sürecinde de olsanız almanız gereken zorunlu besin öğeleri vardır. Kısa vadede hızla kilo vermek amaçlanarak gereksiz besin kısıtlamaları yapılan diyetlerde arka planda bağışıklık sisteminizi zayıflattığınızı unutmayınız.
Doğal antioksidanlar için rengarenk beslenin
Besinlere gökkuşağının renklerini veren maddelerin tamamı vücudumuz için antioksidan, anti-inflamatuvar, anti-bakteriyel, anti-viral bileşikler sağlar. Gün boyu kırmızı, mor, sarı-turuncu, yeşil, beyaz, kahverengi-ten rengi besinleri tüketiyorsanız vücudunuza yeterli besin desteğini veriyorsunuz demektir.
Besin öğesi ihtiyaçlarınızı multivitaminler yerine, gerçek besinlerden almalısınız. Bir hap ile yutulan C vitamini yerine, 2 adet mandalina tüketirseniz bu sayede; sadece C vitamini almaz, bu vitaminle ortak çalışarak vücuttaki etkisini artıracak birçok maddeyi de almış olursunuz. Günde en az 5 porsiyon, farklı renklerde seçeceğiniz sebze ve meyve tüketmek her gün bağışıklığınızı güçlü tutmak adına en temel hedefiniz olmalı.
Kaynak:
- Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) – Q&A on coronaviruses (COVID-19)
- World Health Organization (WHO) – Coronavirus disease (COVID-19) outbreak
- Worldometer – Coronavirus cases and deaths